Bilirsiniz, dünya daha basitken, açıklık, mesuliyet ve ölçme sorun değildi. | TED | تعلمون: الوضوح، المسؤولية، القياس كانت قيم فعالة عندما كان العالم أبسط. |
Kaynatma kaplarını, ölçü tüplerini ve diğer ölçme aletlerini getiririm. | Open Subtitles | سأجلب قوارير الغليان وأنابيب القياس وأسطوانات الغاز |
Cetvel getireyim. - ölçme çubuğu getirsen daha iyi olur. | Open Subtitles | يمكننا القياس أنا سَأُصبحُ مسطرة |
Duyularımıza güvenme dürtümüz ölçme aletlerimizin gerçekliğin asıl doğasıyla ilgili söylediklerine üstün geliyor. | Open Subtitles | إصرارنا على تصديق حواسنا يغلب ماتخبره أجهزة قياسنا عن الطبيعة الفعلية للواقع |
Ancak inanıyorum ki, ölçme devrimi için hazır olduğumuz bir zamanda yaşıyoruz. | TED | لكنني أؤمن اننا نعيش في اللحظة عندما نكون مستعدين لثورة قياس. |
Ayrılık dönemleri, size her zaman aşkın değerini ölçme fırsatı verir. | Open Subtitles | إن فترةً من الهجران دائماً ما تمنحك الفرصة لقياس قيمة الحب. |
Julie! Ben de yeni ölçme kabınıza hayran hayran bakıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أتأمل فقط كوب القياس الجديد |
ölçme kabını o arada düşürmüş olmalıyım. | Open Subtitles | لا بد أنني أسقطت كوب القياس أثناء ذلك |
Hayır, bu ölçme kabı sadece idrar için kullanılmıştır. | Open Subtitles | لا , كوب القياس هذا كان دائما للبول |
- İkiniz de, ölçme bantlarını atın. | Open Subtitles | - بما فيه الكفاية، كل واحد منكم، وضع أشرطة القياس بعيدا. |
ölçme kabını bulamıyorum. Nerede olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | لا أجد كوب القياس هل رأيتيه؟ |
- ölçme kabında. | Open Subtitles | - كأس القياس الزجاجي |
ölçme. | TED | القياس. |
ölçme kabın. | Open Subtitles | كوب القياس |
O bizim ölçme kabımız. Sadece bizim olanı geri alacağız. | Open Subtitles | إنه كوب قياسنا نحن نستعيد فقط ممتلكاتنا |
Belirsizlik çoğu zaman ölçümün bir sonucu olarak açıklanır; yani nesnenin konumunu ölçme işlemi onun hızını değiştirir | TED | عادةً ما يُفسّر اللايقين بأنه نتيجة للقياس، أي أن قياس موقع الجسم يغير سرعته أو العكس. |
Şu an kongrede ırk ayrımını ölçme ile ilgili bir tasarı var: | TED | فهناك الآن مشروع قانون في الكونجرس حول قياس التمييز العنصري. |
Yani, yaptığı tüm iyileştirmeler, ve bizim ayarlanabilir enerji ölçme birimimiz watt, onun adını aldı. | TED | أعني، أن جميع التحسينات التي أضافها وهي تبرر تسمية وحدة قياس الطاقة اليوم سميت على اسمه، الواط |
International Consortium for Health Outcome Measurement. (Uluslararası Sağlık Sonuçlarını ölçme Topluluğu) | TED | إنها تمثل الجمعية الدولية لقياس النتائج الصحية. |
Bu da şelalenin bir mekan ölçme aracı olduğunu gösteriyor. | TED | إذاً هذا يعني أن الشلال هو طريقة لقياس المكان . |
Deneyimleyen benliğin mutluluğu ile anımsayan benliğin tatmini arasındaki fark son yıllarda tanındı ve artık bu ikisini ayrı ölçme konusunda önemli çabalar mevcut. | TED | الفرق بين سعادة نفسية التجربة والرضا لنفسية الذكرى تم التعرف عليها في السنوات الأخيرة، وهناك جهود الآن لقياس الأثنين كلٌ على حدى، |