ويكيبيديا

    "özü" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • جوهر
        
    • خلاصة
        
    • المغزى
        
    • الخلاصة
        
    • الجوهر
        
    • المقصد
        
    • عصارة
        
    • مستخرج
        
    • نواة
        
    • بيت القصيد
        
    • رحيق
        
    • النعمة
        
    • النسغ
        
    • صميم
        
    • جوهرُ
        
    Hayattaki diğer her şey gibi, kalbi, yaşamının özü, gücünü yitirdiği zaman, o da sıradan yıldız günlerinin sonuna ulaştı. TED تماما مثل كل شيء في الحياة، فلقد وصلت إلى نهاية أيامها النجمية العادية عندما قام قلبها، جوهر حياتها، باستنفاذ وقودها.
    Gerçek şu ki insanın özü sevgi ve inanç, ...cesaret,duyarlılık,cömertlik ve fedakarlıktır. Open Subtitles الحقيقة هي أن جوهر الإنسان هو الحب والإيمان الشجاعة والحنان والكرم والتضحية
    Konuşmanın özü birkaç kez duyduğum iki kelimeyi barındırıyordu: Sıradaki kim? TED خلاصة تلك الأحاديث تتلخص في كلمتين سمعتهما لعدة مرات: من التالي؟
    Hayır, sayılmaz. Meselenin özü şu ki; hepimizin gizli düşünceleri vardır. Open Subtitles كلا، كلا، ليست كذلك ولكن المغزى هو جميعنا لدينا أفكار سرية.
    İşin özü; evrim, dikey ya da kusursuz algının tarafını tutmaz. TED الخلاصة هي أن التطور لا يحابي الحقيقة، أو الإدراك الدقيق
    Var olan herşeyin ruhani bir özü vardır. Ya da gerçekte yoktur. Open Subtitles كل ما هو موجود لديه جوهر روحي أو ليس كذلك على الإطلاق
    Çalışmalarımın sonucunda şöyle bir bağlantı buldum: dinin özü şefkatmiş. TED نتيجة لدراستي، لقد وجدت الخيط الذي يقود إلى أن جوهر الأديان هو التعاطف.
    Dünyayla ve onu algılayışımızla oynamak, gerçekten de görsel efektlerin özü. TED التلاعب بالعالم، وإدراكنا له، هو حقيقة جوهر التأثيرات المرئية.
    Bana göre, bu gazeteciliğin özü ve benim bağlılıkla yaptığım şey. TED بالنسبة لي، هذا هو جوهر العمل الصحفي وهذا ما أنا ملتزم بفعله.
    Bir başka deyişle, sade ve ucuz yeniliğin özü olan az olanla çok yapma sanatında uzmanlaşmışlar. TED وبعبارة أخرى، فإنها تتقن فن فعل المزيد مع الأقل، وهذا هو جوهر الابتكار المُقتَصِد.
    dedim. Günümüzdeki iklim değişikliği sorununun özü bu. TED وأنا أعتقد أن هذا هو جوهر قضية التغير المناخي اليوم.
    İşin özü, eğer birisine değer veriyorsanız, fedakârlıkta bulunmak çok kolaydır. Open Subtitles خلاصة الموضوع هي أنكِ ,إن كنت تهتم بشخص ما منالسهلجداًأنتقوم بالتضحية
    Sözün özü şu ki hapishanemiz artık üst uç hormonları sağlayamıyor. Open Subtitles خلاصة الموضوع أن السجن لا يمكنه توفير ذلك النوع من الهرمونات
    Sözün özü şu: Okyanuslar keşfedilmemiş durumda ve bunun ne kadar önemli olduğunu size söyleyemem çünkü bizim için çok önemli. TED دعوني أخبركم خلاصة الأمر نحن نقوم الآن باستكشاف المحيطات ولا يمكنني أن أخبركم مدى أهمية هذا الأمر لأن المحيطات مهمة لنا.
    İşin özü, işverenin ölümünle ilgilensin istiyorsan, iki bin yaşında olmalısın. Open Subtitles المغزى من القصة أنك إذا كنت تريد الموت لجذب اهتمام رب عملك تأكد من أنك أيضابعمر 2،000 سنة
    Neyse işte, işin özü hem kendi gücümü hem de Sennin gücünü kullanmana izin vereceğim. Open Subtitles الخلاصة هي أنني سأدعك تستخدم كلاً من تشاكراي وتشاكرا الناسك حاليًا
    Hür iradeyle seçim yapmazsanız, istemeyerek, baskıyla inanırsanız, daha sonraki yaptıklarınızdan mesul tutulamazsınız, İslam'ın asıl özü budur. Open Subtitles إختيار حر إرادي للإيمان لا يمكنك تحمل مسؤولية أعمالك فيما بعد هذا هو الجوهر الذى يدور الاسلام حوله
    İşin özü, çok geniş kapsamlı güvenlik iznine sahip. Open Subtitles المقصد أن لديه إخلاء عالي المستوى على السطح
    Bu kır çiçeğinin özü bu kızgın akrepleri uysallaştırıyor. Open Subtitles عصارة تلك النبتة البريّة تجعل هذه العقارب الغاضبة مطيعة و حنونة
    Bitki özü. Open Subtitles وهو مستخرج من النباتات
    Bu ülkenin California'nın sağlıklı ekonomisine ihtiyacı var, bunun özü de enerji. Open Subtitles الان ، هذه البلاد تعتمد على اقتصاد قوى فى كاليفورنيا و نواة ذلك الاقتصاد هو الطاقه
    Sözün özü, hala sınırlarla, duvarlarla çevrili, beraber harekete geçemeyen devletlerin dünyasında politik yaşıyoruz hayatımızı. TED بيت القصيد هنا لا نزال نعيش سياسياً في عالم من الحدود عالم من الحوائط عالم حيث ترفض الدول ان تعمل معاً
    Cinsi cazibenizin özü iyi bir şarap gibi yıllanıyor. Open Subtitles رحيق الجنس معك يصبح مُعتّق مثل نبيذ لذيذ
    Büyüyü yapacak yeterli özü aldık mı? Open Subtitles هل لدينا مايكفي من النعمة للقيام بتعويذة الاستدعاء؟
    Onun bağışıklığı kırmızı özü panzehire çevirmenin anahtarı olabilir. Open Subtitles إنّ مناعته قد تكون المفتاح لتحويل النسغ الأحمر إلى دواء حقيقي
    Yani Bitcoin zinciri, Bitcoin'in nasıl çalıştığının özü. TED إذًا فإن سلسلة كتل البيتكوين من صميم كيفية عمل اللبيتكوين.
    Hayır, bu saf lezzetin özü. Open Subtitles لا، هذا هو جوهرُ النكهةِ الصافية

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد