Savaştan öğrendiğim şey, kayıpların üstesinden gelip hayata devam etmek. | Open Subtitles | من الأور التي تعلمتها بالقتال التعامل مع الخسارة والمضي بحياتي |
Babam da tuz madeninde çalışırken hep böyle insanların üstesinden gelirdi. | Open Subtitles | لقد اعتاد ابي التعامل مع مثل هذا الشي في منجم الملح |
Kraliçenin kişisel olarak geri çevirmesiyle üstesinden gelinemeyecek bir biçim hatası değil. | Open Subtitles | لم يكن ذلك الخلل الذي يمكن التغلب عليه للتنصل من شخص الملكة |
Bunun üstesinden gelemeyeceksen, bana halledebilecek birini getir. | Open Subtitles | لو لم تستطيع التعامل معه, ائتنى بمن يفعل |
Bilirsin, sorununu bilmekle, onun üstesinden gelmek iki ayrı şeydir. | Open Subtitles | كما تعلمين , معرفة تفاهاتكِ و تخطي تفاهاتكِ شيئان مختلفان |
Derler ki, sağlam bir evliliğin varsa her zorluğun üstesinden gelebilirsin. | Open Subtitles | يقولون أن المرء يستطيع تجاوز أيّ محنة لو كان زواجه صلباً |
Her seferinde bir saati kazanacağız. Bunun üstesinden beraber geleceğiz. | Open Subtitles | سوف نكون معاً كل ساعة سوف نتخطى هذا الأمر معاً |
İnsanların bunun üstesinden gelmek için pek çok yol bulduğunu söylemek istersin. | Open Subtitles | مع كل ما وصل إليه الناس من جميع أنواع التعامل مع ذلك |
Rick, eğer gidersen, üstesinden gelebilirim, ama annemin kalbini kırarsın. | Open Subtitles | يمكنني التعامل مع الأمر إن رحلت، لكنكَ ستفطر قلبَ والدتي. |
Hakkımda her şeyi öğrendin sanıyordum, her şeyin üstesinden gelebilirim. | Open Subtitles | وأنا ظننت أنك تعلمت شيء يمكنني التعامل مع أي شيء |
Ama günahlarımızın üstesinden gelmeyi tartışan güzel bir grubumuz vardı. | Open Subtitles | و لكن حظينا بحديث جماعى جيد عن التغلب على الخطيه |
Ben sadece üstesinden ben söz ne zevk için engelleri, yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | أردت فقط أن أساعدك في التغلب على الحواجز للسرور، وكان ذلك ما وعدت |
Her ne zorluk olursa olsun, seninle birlikte üstesinden gelmek istiyorum. | Open Subtitles | مهما حدث ، أرغب فى أن أحاول التغلب على الأمر معكِ |
Öylece devam ederler. üstesinden gelirler. | Open Subtitles | أمر قد اعتادوا عليه ، ويمكنهم التعامل معه |
Sence içmek gerçekten, ayrılığın üstesinden gelmene faydası olacak mı? | Open Subtitles | هل تظن حقا أن الشرب سوف يساعدك على تخطي علاقتك؟ |
Onların kültürü okula uymuyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için düşünebileceğimiz yöntemleri sizinle paylaşacağım. | TED | فثقافتهم لا يتم استيعابها في المدارس وسوف اشارككم بعض الطرق التي اظن انها تمكننا من تجاوز هذه المشكلة |
üstesinden geleceğiz ve hayatımıza devam edebileceğiz. | Open Subtitles | , سوف نتخطى هذا و سوف نستطيع المضي قدماً |
Sadece söyleyebileceğim, macera aramaya gittim ve üstesinden gelebileceğimden daha fazlasını buldum. | Open Subtitles | دعنا فقط نقول انني خرجت ابحث عن المغامره و وجدت اكثر مما استطيع معالجته |
Yapman gereken şeyin ağırlığından nasıl üstesinden geleceğinden konuşup duruyorsun. | Open Subtitles | أتتكلم عن وزر ما يتوجب عليك فعله وكيف يمكنك تحمله |
üstesinden gelemiyormuşsun. Dayanamıyormuşsun. | Open Subtitles | لا تستطيع التعاون, ولا تستطيع تحمّل الغضب, قُل ما عندك |
O öldürme olayının, üstesinden geldiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | وهذا ما أنوي إستيعابه كدليل على أنك تخطيت قتل ذلك العملاق |
İşte burada üstesinden gelebileceğimizi düşündüğüm bazı harika hedefler var. | TED | لذا إليك بعض الأهداف المدهشة التي أعتقد أننا يمكننا التعامل معها الآن. |
Ayrıca bazı yetersizliklerinin üstesinden gelebilmemizi sağlamak için, bir liste hazırladım. | Open Subtitles | وقد جضرت قائمة بالطرق التي قمنا فيها بمساعدتك للتغلب على المعوقات |
İnsan zihninin, süregelen düşmanlık ve öfkenin üstesinden gelişinin gücüne tanıklık etmek üzereyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك مشاهدة قوة العقل البشري يتغلب على سنوات من العداء والغضب |
Ama bunun üstesinden gelmeye çalışıyorum. Bu, bu dünyada. | Open Subtitles | لكنني تدرّبت على معالجة هذا و معالجة أمر هذا العالم |
Fakat görülüyor ki hidrojeni nasıl üreteceğimizi biliyoruz, makul bir maliyet ile nasıl üreteceğimizi ve güvenli bir şekilde nasıl üstesinden de geleceğimizi biliyoruz. | TED | وذلك يمكننا من معرفة تصنيعه، نعلم كيفية تصنيعه بتكلفة مناسبة وكيف نتعامل معه بطريقة آمنة |