ويكيبيديا

    "ışıkla" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الضوء
        
    • ضوء
        
    • بالضوء
        
    • بضوء
        
    • بالنور
        
    • للضوء
        
    • طلوع
        
    • أضاء
        
    Ve bildiğiniz bir sonraki şey, ışıkla aktifleşebilen bir nörona sahip olduğunuz. TED وإذا بنا نحصل الآن على عصبون يمكن ان يتم تفعيله بواسطة الضوء
    Yani sadece kırmızı ışıkla kemik ve bedenlerimizin içini görebiliyoruz. TED لذلك باستخدام الضوء الأحمر نستطيع المرور عبر الجمجمة، العظام واللحم.
    Bunun sebebi köpüğün değişik açılarda ışıkla etkileşim içine girmesi ve yoğunluğunun değişmesi. TED وهذا وفقًا لتفاعلها مع الضوء في الاتجاهات المختلفة، وكذلك حسب التغيرات في سُمكها.
    Bu, yine, eğer başlangıçta uygulanabilirse düşük maliyetli, doğal ışıkla hoş bir taşıma, çok düşük maliyetli bir çözüm olacaktır. TED سيكون هذا حلاً، ذو تكاليف ضئيلة ايظاً إذا تم دمجه منذ البداية، تكاليف ضئيلة، عبور سهل تحت ضوء الشمس الطبيعي.
    Ve bu ışık yılları sürecek bir yolculuğu gerektirmiyor, ama burası ışıkla tanımlanan bir yer. TED انها لست رحلة تتطلب مئات السنوات الضوئية من السفر انه مكان كل شيء فيه محدد بالضوء
    Yeterli ışıkla çöl, soğuk veya kayalık en yaşanamaz bölgelerde büyürler. Open Subtitles بضوء كافي وستنمو بأغلب المناطق الغير صالحة للعيش بالصحراء، بالبرد، والصخر
    Kocanızın atölyesi onun için mükemmel bir oda olurdu. Sevgi ve ışıkla dolu. Open Subtitles أستوديو زوجكِ سيكون غرفة رائعة لها مليء بالنور والحب.
    Bir yerde ölmeden önce gördüğün ışıkla ilgili birşey okumuştum bu sadece beyninin ölüm acısını dindirmek için saldığı çok miktarda endorfin Open Subtitles قرأت في مكان ما بأن الضوء الذي ترينه قبل الموت ،انه فقط عقلك يطلق كميات هائلة من الاندروفين ليسهل الآلم عند الموت
    Doğaya dair algımızı görünür ışıkla sınırlandırmak müziği tek bir oktavda dinlemeye benzer. Open Subtitles حصر إدراكنا للطبيعة الى الضوء المرئي فقط يشبه الإستماع الى الموسيقى بأوكتاف واحد
    Ve şimdiye kadar açık olarak bu moleküllere ya da beynin ışıkla aydınlatılmasına karşı herhangi bir güçlüğe dayalı aleni reaksiyonlar görmedik. TED وحتى اليوم لم نجد عائقاً او مانعاً للقيام بذلك مرتبط بتلك الجزئيات او أعراض جانبية قد تنشأ نتيجة تسليط الضوء على الدماغ
    Kendinizi ışıkla korumanın başka yolları vardır. TED وهناك طرق اخرى يمكنك بواسطتها حماية نفسك بواسطة الضوء
    Bu cismi farklı ışıkla inceliyorum: ultra-viyole, optik ve yakın kızılötesi ışıkla. TED درست هذه المجرة تحت أضواء مختلفة. الضوء الفوق بنفسجي، والضوء المرئي، وضوء الأشعة تحت الحمراء.
    Fark ettik ki, bu yalnızca ışıkla ilgili, güneşle ilgili, doğayla ilgili, fraktal hâle getirmekle ilgili. TED وادركنا انه في الاساس حول الضوء انه حول الشمس، انه حول الطبيعة، انه حول الفراكتالات
    Ama onlara floresan ışıkla bakarsanız, çok sayıda desen görürsünüz. Aralarındaki farkı gerçekten görebilirsiniz. TED لكن لو نظرت إليها تحت الضوء الفلوري، سترى الكثير من الأنماط، يمكنك حقاً أن ترى الإختلاف فيما بينهم.
    Eski Staten Adası Feribot iskelesinden bize ışıkla sinyal veren biri var. Open Subtitles أرى شخص ما ومعه ضوء يلوح لنا بجانب دعامة معدية جزيرة ستاتن
    Planımız, özetle, cadde üzerindeki güneş ışığını toplayan basit bir sistemle doğal güneş ışığını yeraltına çekmek, onu şehir kaldırımlarının aşağısına yönlendirmek ve yeraltına yönlendirilen ışıkla bitkilerin ve ağaçların büyümesini sağlamaktı. TED خطتنا،باختصار، أن نجذب ضوء الشمس الطبيعي إلى ماتحت الأرض باستعمال نظام بسيط يجمع ضوء الشمس في أعلى الشارع، وتوجيهه تحت أرصفة المدينة، مما سيسمح للنباتات والأشجار بالنمو بالضوء الذي سيوجّه تحت الأرض.
    Burada gördüğünüz, ilk fare kafesin solunda yanacak olan ışıkla bilgilendiriliyor. Ödül almak için kafesin soluna baskı yapması gerekiyor. TED لكن ما ترونه هنا هو أول فأر تم تبليغه بواسطة ضوء سيظهر على يسار القفص أن عليه أن يحدد القفص الأيسر كي يحصل على مكافأة.
    Yıldızları ışıkla bastırdığınız zaman, onları göremezsiniz. TED لا يمكنكم رؤية النجوم إن أغرقتموها بالضوء.
    Dokunmayla çalışan elektronik dövme veya ışıkla kızaran ya da dalgalanan giysiler gibi konseptlerde çalıştım. TED لقد عملت في مشاريع مثل الوشم الإلكتروني ، والذي يعمل باللمس ، أو الملابس التي تحمر خجلاً أو ترتعش بالضوء.
    Üçüncü bileşeni ise rezervuarın altında bulunan dijital ışık yansıtma sistemi, morötesi bölgede ışıkla aydınlanıyor. TED أما المكون الثالث فهو نظام اسقاط ضوئي رقمي تحت الخزان، يتوهج بضوء فوق بنفسجي.
    Gittikçe daha da güçlenerek sokaklarımızı ışıkla doldurdu. Open Subtitles لقد زادت قوته وملأ شوارعنا بالنور
    Kan hücreleri ışıkla karşılaşınca kimyasal maddeler üretiyor. Open Subtitles خلايا الدم تصنع مواد كيميائية كرد فعل للضوء
    Ay yükselmeden bir saat önce hava morötesi ışıkla dolu ve tilki bunları göremez. Open Subtitles في الساعة التي تسبق طلوع القمر يمتلئ الأثير بأشعة فوق بنفسجية لا يراها الثعلب
    Birdenbire, ev ışıkla doldu. Open Subtitles فجأة،أصبحالمنزلمملوءبهذا .. الضوء والطاقة، أعني أنت من أضاء كل شيء.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد