Ve bu da, esasında Richard'ın söylediği derin şey: Bir şeyi anlamak için, küçük parçalarını anlamak lazım. Etrafındaki her şeyden azıcık anlamak lazım. | TED | ولذا، فأنه شئ عميق أن تحدث ريتشارد حول: لفهم أي شئ، يتوجب عليك فهم قليل من القطع. شئ قليل عن كل شئ يحيط به. |
Sen uyandırana kadar hiçbir şeyden haberim yoktu, değil mi? | Open Subtitles | لم اعرف اى شئ عنها حتى أيقظتنى, اليس كذلك ؟ |
İçindeki o şeyden kurtulmak için ne yapman gerektiğini anlıyor musun? | Open Subtitles | تفهم ما يجب عليك فعله للتخلص من ذلك الشيء الذي بداخلك؟ |
Merak etme. O bir mürekkep uzmanı. Hiçbir şeyden şüphelenmeyecek. | Open Subtitles | لا تقلق، إنه مجرد خبير بالأحبار ولا يشك في شيئ. |
Bir şeyden eminiz. Siz sahte değilsiniz. Gerçek bir budalasınız. | Open Subtitles | شىء واحد نعلمة , أنك لست مزيف أنت أحمق جداً |
Yani, belki kurtuluşunuz bana söyleyeceğiniz üç şeyden biri değildi. | TED | ربما الناجي لم يكن أحد الأشياء الثلاثة التي تقولها لي |
Nötrinoları yavaşlatan şeyden bir örnek alabilirsek fiziğin temelini değiştirebiliriz. | Open Subtitles | عينة صغيرة مما يبطئ النيوترينات يمكنه تغيير علم الفيزياء كاملا |
Böyle bir şey olabiliyorsa o zaman hiç bir şeyden emin olamam. | Open Subtitles | لو ان شيئا مثل هذا يمكن ان يحدث عندها,قد يحدث اى شئ |
Seni her şeyden çok seviyorum. Daima bunu hatırla,tamam mı? | Open Subtitles | أنا أحبك أكثر من أي شئ أخر فقط تذكري ذلك |
Seni bu dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum Heather. | Open Subtitles | انا احبك, هيثر اكثر من اى شئ فى هذا العالم |
El kitabı yeni öğrenci ücreti diye bir şeyden bahsetmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شئ حول رسوم الطالب المستجد في الكتيّب |
Charles ona geçmişini hatırlatan her şeyden uzağa taşınmamızı istediği için bunu yaptım. | Open Subtitles | تشارلز أرادنا أن نبتعد عن كل شئ يذكّره بالماضي ولماذا تركته يفعل ذلك |
Gücüm tükenmek üzere, bu şeyden kurtulmak zorundayım. Birazdan yanındayım. | Open Subtitles | طاقتي على وشك النفاذ يجب أن أخرج من هذا الشيء |
Üzgünüm, eşiniz durumdan bana biraz bahsetti. Kızınızı huysuz yapan şeyden. | Open Subtitles | آسفة، لقد أخبرنى زوجك بذلك هذا الشيء الذى يجعل ابنتكم تعيسة |
Çocuklar bir erkeğe dünyadaki her şeyden başka kutsal gelebilen tek şey nedir? | Open Subtitles | أيّها الأطفال، ما الشيئ المقدس للرجل أكثر من أيّ شيئ آخر في العالم؟ |
Hiçbir şey, herhangi bir şeyden rahatsız değil onun için kesin birşey diyemem. | Open Subtitles | لست متأكد ما الذى على أن أقوله أنها لا تعانى من أى شىء |
Çok ilginç biri. Kitaplardan ve bir sürü şeyden bahsettik. | Open Subtitles | أنه شاب مسلى.لقد تحدثنا عن الكتب والعديد من الأشياء الأخرى. |
Zaten bildiğim şeyden daha ilginç olabilecek bir şeyler bulamam. | Open Subtitles | ليس وكأني سأجد شيئاً هنا أكثر إثاره مما أعرفه مسبقاً |
Hayır. Blöf yapıyor. Ailesi onun için her şeyden daha değerlidir. | Open Subtitles | كلّا، إنّه يهزي فحسب، عائلته تهمّه عن أيّ شيءٍ في الوجودِ. |
Sam, seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum Sam. | Open Subtitles | سـام أحبك أكثر من أي شي اخر في العالـم ياســام |
Yani çekirdek nikel ve demirden çok daha ağır bir şeyden oluşuyor olmalı. | Open Subtitles | لذا الصميم يجب أن يكون مصنوع من شيء ما أثقل من النيكل والحديد |
Çift olarak bir sorun yaşıyorsanız iki şeyden birini yaparsınız: | Open Subtitles | كشخصين مرتبطين، عندما تبلغا عائقاً، يمكنكما القيام بشيء من اثنين: |
Bu, benim eve getirdiğim o korkunç şeyden kaçma yerleri. | Open Subtitles | إنها مهربهم من الشئ المروع الذي أحضرته أنا إلى المنزل |
Aranızda böcekler dışında bir şeyden korkan biri var mı? | Open Subtitles | هل يوجد هنا من يخاف من شيء اخر غير الحشرات؟ |
Şimdi hem eşimin hayatı hem de yüzlerce hastam için yaptığım şeyden bahsedelim. | TED | دعونا نتحدث عما قمت به لنفسي ولزوجتي ولعدة مئات من المرضى الذين عالجت |
- Maggie'ye olan güvenim doğruyu söylemesi haricinde hiçbir şeyden etkilenmiyor. | Open Subtitles | ثقتي في ماجي ليس لها علاقة بأي شيء سوا الاشياء الصحيحة |
Teyit edilmemiş bir kaynağım içkilerdeki bir şeyden olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لدي مصدر غير مؤكد، يقول بأن هناك شيئًا في المشروبات |