Şuraya bak. Fareler bile burada ölmeyecek kadar gururludur. | Open Subtitles | أنظر لهذا المكان أن الفئران لا تعيش هنا حتى لا تموت |
Şuraya bir bak, domuz ahırına dönmüş. | Open Subtitles | إلهي, أنظري لهذا المكان, إنه زريبة خنازير |
hayır,bekle elini ver üç deyince.bir... iki,üç onu Şuraya koyalım | Open Subtitles | ساعدني عند عد الثلاثة واحد.. اثنان . ثلاثة سنأخذه لهناك |
Şuraya geçin de, memur sizin ifadenizi alsın. | Open Subtitles | لما لا تذهب لهناك الى الضابط لكي يأخذ افادتك بالكامل |
Pekala şişko, geç Şuraya. İkiniz de kapıya, geri geri yürüyün. | Open Subtitles | حسناً أيها البدين , إلى هناك كلاكما , تراجعا نحو الباب |
-Biliyorum, Şuraya bir bak. sanki her beş dakikada bir yeni bina yapılıyor. | Open Subtitles | أعلم ، أنظر إلى هذا المكان المباني كل خمس دقائق ترتفع وهي كذلك |
- Bunu yaparken pek de bizi düşündüğünü sanmıyorum. Şuraya bir baksana. | Open Subtitles | حسن، لا أظن أنّه كان يفكّر بنا بالضبط عندما قام بهذا، أعني، انظر لهذا المكان |
Şuraya bir bak. Kokuyor. Hadi. | Open Subtitles | إنظري لهذا المكان , إنة قذر هيَا , ماذا تنتظر ؟ |
Şuraya bir baksana. 182 ekran plazma, acayip rahat koltuklar. Patlayana kadar içebileceğimiz bedava kahve. | Open Subtitles | أعني, انظري لهذا المكان, لدينا شاشة تلفاز بعرض 72 بوصة, أريكة كبيرة ومريحة, وقهوة مجّانيّة |
- Tanrım. Şuraya bak! - Bak, büyük ekranda çıktım. | Open Subtitles | ياالهي انظروا لهذا المكان انظروا الي في الشاشة الكبيرة |
Aslında, öncelikle Şuraya gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | حسناً، كنت أفكر أن علينا الذهاب لهناك أولاً |
Şuraya gideceğim ve oradaki bayanla konuşacağım. | Open Subtitles | انا ذاهب لهناك و سأتحدّث مع السيّدة حسنا؟ |
Belki Şuraya. Belki de buraya. | Open Subtitles | او ربما, اريدها ان تقفز لهناك ربما تقفز لهنا |
Ama bunu alıp Şuraya taşırsam ve bunları da buraya... | Open Subtitles | لكن إن حركت هذه إلى هنا وحركت هؤلاء إلى هناك |
Millet, Şuraya bakın, Şuraya. O, Skeeter Bronson değil mi? | Open Subtitles | يا رفيقاتي , أنظرن إلى هناك أهذا سكيتر برونسون ؟ |
Evet, eğer Şuraya indirebilirsen Önce onlar onu Minibüse koysun. | Open Subtitles | أجل، إذا ذهبتِ إلى هناك قبل أن يضعوه في العربة. |
Tanrım, Şuraya bakın. | Open Subtitles | انظروا إلى هذا هل يمكننى تنظيف النظارات يارئيس؟ |
Şuraya bakıp ne gördüğünü söyle. - Telefon mu? | Open Subtitles | إذهبي إلى ذلك الهاتف وتحققي من الأمر الهاتف ؟ |
Bunu Şuraya koyalım gerçi senin yakan yok ama güzel kokuyor, değil mi? | Open Subtitles | تفضل سأضع هذه هنا. ليس لديك طيّة في القميص رائحتها جميلة على كلِ حال. |
Biliyor musun, buraya son geldiğimde tam Şuraya yerleşmiş, kıçıma rasgele atış yapan bir keskin nişancı vardı. | Open Subtitles | فى آخر مرة كنت بها هنا كان هناك قناصاً متمركزاً هناك تماماً و مصوباً نحوى |
Seni görmek güzel, Juba. Şuraya bir bak. | Open Subtitles | انظر الى هذا المكان انه ليس كالايام الخوالى |
Şuraya yazıyorum, Çaylak, eğer bunu becerebilirsem, bu yeri yok etmek için geri geleceğim. | Open Subtitles | وتذكّر كلماتي، مستجد، إذا أنا أبداً أَسْحبُه، أنا سَأكُونُ خلفي هنا لتَحْطيم هذا المكانِ. |
Çıkar, Şuraya koy | Open Subtitles | .. إذا ترغب، سأطلعك على أسامي النزلاء هنا فقط ضعها هناك |
Şuraya bir imza lütfen. | Open Subtitles | وقّع هنا, من فضلك |
Neyse, Chris ile Şuraya oturacağız; | Open Subtitles | على أي حال ، أنا وكريس سوف نجلس هناك الآن |
Şimdi tek yapman gereken buradan Şuraya gitmek. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تذهب من هنا الى هناك |
Şuraya yanaşın. | Open Subtitles | باركر) هناك انه ينتظر). |
Şuraya bir baksana! Bu mide bulandırıcı bir şey! | Open Subtitles | أنظر إلى هذا المكان إنه مقرف للغاية |