Senin yerini alması için birini çağırmak istemediğinden emin misin? Böylece sen ilgilenebilirsin. | Open Subtitles | امتاكد انك لا تريد استدعاء احداً لكي يأخذ مكانك و تتولى انت هذا؟ |
Manevi zarar, birinin senin paranı alması ama bundan sorumlu tutulmamasıdır. | Open Subtitles | الخطر الافتراضي , عندما يأخذ أحدهم نقودك ولا يكون مسئولاً عنه |
- Diğer baronların hepsi öldü ve birilerinin onların yerini alması gerek. | Open Subtitles | حسنًا، النُبلاء الآخرين في عداد الموتى وعلى أحد ما أن يأخذ مكانهم |
Bu riski alırken yanında birisinin yer alması iyi olur. | Open Subtitles | يجب أن يكون لديك شخص ما بجانبك لأخذ بعض الإنتقاد |
Er ya da geç, her insanın kendi hayatının sorumluluğunu alması gerekir. | Open Subtitles | في نهاية المطاف على الشخص أن يبدأ بأخذ المسؤوليىة عن حياته الخاصة |
Silahını, birinin elinden alması için yalvarıyormuş gibi taşıyorsun. | Open Subtitles | الطريقة التي تضع فيها ذلك المسدس انت تطلب ان يأخذه احدهم منك |
Siz rahatınıza bakın. Ben Tara'yı alması için bir hemşire yollarım. | Open Subtitles | حسناً , ابقي هنا وسأرسل ممرضة بعد بضع دقائق لتأخذ تارا |
Majestelerinin anlaşmayı imzalamadığını söylediğimde parayı alması gerektiğini yoksa hayvanların iyi bir fıyata alınamayacağını söyledi. | Open Subtitles | عندما أخبرته بأن صاحب السمو لميوقعالوثيقة، أصر على أن يأخذها, أو القطيع لا يُمكن شراءه بالسعر المُناسب. |
Uyanmadan ölürsem, Tanrı'nın ruhumu yanına alması için yakarıyorum. | Open Subtitles | إذا كنت سأموت قبل أن أستيقظ فأدعو الله أن يأخذ روحى الآن |
Uyanmadan ölürsem, Tanrıma ruhumu alması için yalvarıyorum. | Open Subtitles | وإذا كنت سأموت قبل أن أمشى أرجوا أن يأخذ الربّ روحى |
Eğer uyanmadan ölürsem, ...Tanrı'ya ruhumu alması için dua ediyorum. | Open Subtitles | إذا مت قبل أن أصحوا من النوم أصلى لله أن يأخذ روحى |
Çocukların böyle güçlü ilaçları alması beni endişelendiriyor. | Open Subtitles | قلقت من أن يأخذ طفل دواء بذلك الشكل المنتظم |
Efendi öldü. Birinin yerini alması lazım. | Open Subtitles | لقد مات السيد ,ويجب أن يأخذ شخصاً ما مكانه |
Görünüşe göre birisinin onu ciddiye alması için tek yol olarak bunu görmüş. | Open Subtitles | تبدو كما لو أنهم اعتقد بأنها الطريقة الوحيدة ليجعل شخص ما يأخذ موضوع مركز كول بجدية |
Bakın, birkaç gece önce alması gerekiyordu, fakat hiç görünmedi. | Open Subtitles | كان من المفترض ان تأتي لأخذ ذلك قبل عدة أيام |
Mimiklerinin belli bir nesnenin veya organizmanın özelliklerinin alması durumu. | Open Subtitles | هو عمل يقوم به المتنكر بأخذ خصائص مادة أو مخلوق معين |
- İlacı alması gereken ama artık alamayan adamın hayatını değiştirmek dışında. | Open Subtitles | يأخذه لن ولكنه العقار على يحصل أن يفترض كان الذي |
Kuzey Vietnamlıları daha ciddiye alması gerekiyor mu? | Open Subtitles | لتأخذ الجزء الشمالي من فيتنام بجدية أكثر؟ |
Düşünüyorum da, belki kapının önünde hırsızın alması için bir miktar para bırakmalıyız. | Open Subtitles | ولذلك انا افكر باننا يجب ان نترك بعض المال عند عتبة المنزل لكى يأخذها اللص |
Bir siyahi öğrencinin beyaz bir üniversitede eğitim alması neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | المستحيل للزنجي أن يتلقى تعليم جيد في جامعة للبيض |
Esas tehlike hem senin için hem de bizim için, Kral'ın metres alması değil yanlış kadını bulması. | Open Subtitles | ولَنا، لا أن يَتخِذ المَلِك عَشيقَه ولكن عندما يتخذ الأمِر الخطأ |
Güvenilir birinin yetkiyi ele alması lazım ortalığı bulandırmayacak biri. | Open Subtitles | شخص موثوق عليه أنْ يتولى زمام الأمور شخص ما لنْ يثير الجدل حوله |
Ya da o şişkonun, diğer 5000'liği... alması için aşağıya inip... kumar masalarında şansını denemesini mi istiyorum? | Open Subtitles | أم هل أريد أن أمنح الفرصة للفتى البدين إذا كان عليه الحضور ليحصل على 5 آلاف الدولار الأخرى ليجرب حظه هنا في ألعاب الحظ؟ |
Bu işi alması için başka kimseyi bulamadılar, hepsi bu. | Open Subtitles | لا يمكنهم إيجاد شخص آخر ليأخذ الوظيفة، هذا كلّ شيء. |
Onu bir şey alması için dükkândan eve göndermiştim. | Open Subtitles | أرسلتها من المرآب لتجلب لى شيئاً من المنزل؟ |
7'de Joseph'i, seni alması için göndereceğim. | Open Subtitles | سأرسل جوزيف لاصطحابك في السابعة |
Pastayı ben alacağım. Birilerinin dekorasyon malzemelerini alması lazım. | Open Subtitles | لذا, سأحضر الكعكة لكن أحتاج شخص ما ليحضر الزينة |
Pekâlâ, ona neden alması gerektiğini söyle, tamam mı? Artılarına odaklan. | Open Subtitles | إذا اخبره لماذا يجب عليه ان يشتريها ركز على ايجابياتها حسناَ |