Nüfusun artışına arabalar açısından baktığımızda, daha da açık bir hale geliyor. | TED | عندما ننظر لهذا النمو السكاني من زاوية السيارات سوف يكون اكثر وضوحا |
Böylece, geriye gittik ve arabalar gelişmeden önceki büyük şehirlere bakmaya başladık. | TED | لذلك فقد ذهبنا مرة أخرى ونظرنا للمدن الكبيرة التي نشأت قبل السيارات. |
Bu resimde, çok yoksul mahallelerinden birini görüyorsunuz, trafiğe kapalı lüks bir bisiklet caddemiz var, ve arabalar hala çamurda. | TED | في هاته الصورة، ترون في أحد أفقر الأحياء، لدينا شارع فاخر للمشاة و راكبي الدراجات، والسيارات لازالت عالقة في الوحل. |
Borunu öttür, Kardeş Ledeyard. arabalar batıya. | Open Subtitles | انفخي في بوقك يا اخت ليديارد عربات غربا .. |
Her neyse, tamam! Bugünlerde küçük arabalar karlı yollarda daha iyi. | Open Subtitles | على ايّة حال ، هذه الايام السيّارات الصغيرة مناسبة في الثلج |
ve kocana pahalı yabancı arabalar alabilirsin iyi bir şey gibi görünüyor. | Open Subtitles | وتبتاعين لزوجك سيارات أجنبية فارهة هذه هي الأشياء التي يجب أن تفعليها |
Ricky gibi salakların tek derdi arabalar, gitarlar ve barlardır. | Open Subtitles | الأغبياء مثل ريكي يهتمون فقط بالسيارات و الحانات و الغيتارة |
arabalar, üç boyutlu nesnelerdir. sabit bir konum ve hıza sahiplerdir. | TED | السيارات هي مجسمات ثلاثية الأبعاد حيث لديها موقع و سرعة تابتين |
Süslü arabalar, seyahatler ve lüks oteller ne işe yarar? | Open Subtitles | ما فائدة السيارات المبهرجة و الرحلات الطويلة و الفنادق الفخمة؟ |
Evet, arabalar gelip Yahudiler'i oradan götürdüğünde onları görebiliyormuşsun, ama fark ettirmeden. | Open Subtitles | نعم، كانت السيارات تأتي ويتم نقل اليهود كنا نراهم فقط لحظة التحميل |
Baylar ve bayanlar, arabalar pistten çekilene kadar ...yarış sarı bayrakla devam edecek. | Open Subtitles | سيداتي سادتي .. ها نحن وصلنا للراية الصفراء حتى يمكن اصلاح السيارات .. |
Kullanılmış araba satmıyoruz. Önceden alınmış veya öncelikli alınmış arabalar. | Open Subtitles | نحن لا نبيع السيارات المستعملة بل السيارات الممتلكة من قبل |
arabalar hareket etti, dışarı çıkan birini gördünüz mü ki? | Open Subtitles | السيارات تتحرك. ولكن هل رأيتم أحدًا ما يخرج من هناك؟ |
Yazlıklar ve üstü açılan arabalar haricinde bir şey göremiyorum. | Open Subtitles | حسناً , لا أرى شيئاً سوى البيوت الصيفية والسيارات العادية |
Hatta bir yolda , arabalar, köylüler ve çiftler geçerken... | Open Subtitles | وحتى الطرقات وما فيها من عربات وزُرّاع وأزواج، |
En iyi araçlarınız, pusular, bombalı arabalar ve mayınlar olacak. | Open Subtitles | أفضل أدواتكم ستكون الكمائن وتفجير السيّارات والألغام |
arabalar yanlarından geçiyor ve adamlar başka birisinin arabasından benzin araklıyorlar. | Open Subtitles | ثمة سيارات بجانب الطريق وهؤلاء الأشخاص يقومون بسحب وقود إحدى السيارات |
Sağımızdaki Hoş arabalar koridoru. | Open Subtitles | اننا الان فى الممر الخاص بالسيارات 1967 و قد تم انشائه عام |
Hepsi, insanlar, hayvanlar, arabalar. Hepsine evlerine gitmelerini söyle. | Open Subtitles | جميعهم، الناس، الحيوانات، العربات اجعلهم يعودون إلى منازلهم |
- İsveç'de arabalar, trafik ışıklarına mutlaka riayet eder. | Open Subtitles | في السويد كل السيارت تحترم قوانين المرور وإشاراتها |
arabalar bir hizmet olabilir ve gelecekte bize hareketlilik sağlayabilir mi? | TED | هل يمكن للسيارات أن تكون كخدمة و توفر لنا خدمة التنقل في المستقبل؟ |
Aşağıda ezilmiş arabalar var. Benzin koku almalarına engel olmaz mı? | Open Subtitles | توجد سيّارات محطّمة بالأسفل سيغطي الوقود على رائحتهم |
Ona benim başka yolda oldugumu söyle. arabalar henüz EPA'yı geçti | Open Subtitles | أخبره أني على الخط الآخر وأن السيارتان تجاوزتا الإجراءات |
Erkekler, arabalar hakkında, onlardan daha çok şey bilen kızlardan hoşlanmaz. | Open Subtitles | الناس لا يَحْبّونَه عندما تَعْرفُ أكثر حول السياراتِ مِنْ أَنَّهُمْ يَعملونَ. |
Ve arabalar burada kilometrelerce... yarışmasına karşın... | Open Subtitles | ورغم أن السيارتين سجلتا أميالا كثيرة عليهما الآن |
Karaya çıktığımızda... arabalar orada olmazsa ne halt edeceğiz? | Open Subtitles | ماذا سوف نفعل بحق الجحيم ؟ إذا قطعنا هذا النهر ولم نجد سياراتنا في الطرف الآخر ؟ سيكونون هناك |
Ve o zamandan beri, arabalar bize nerede yaşayacağımızı, nerede çalışacağımızı, nerede eğleneceğimizi, seçme özgürlüğü sağladı. Ve açıkçası dışarı çıkıp, dolaşmak istediğimiz zaman, | TED | ومنذ تلك اللحظة مكنتنا المركبات من التحرر لنختار اين نعيش واين نعمل, واين نلعب وبأمانة عندما نخرج ونريد ان نتجول |