| Önümüzdeki hafta bütçe konusunu tartışmak için bir toplantı yapılacak. | Open Subtitles | لدينا اجتماع مع لجنة مخصصات في الاسبوع المقبل لبحث الميزانية |
| Ah, evet, şu meclisteki lanet bütçe kesici aptallar-- onlara kalsaydı asla şimdiye kadar kalıcı bir tesisimiz olmazdı. | Open Subtitles | آه ، حسنا ، هذه الميزانية الملعونة لا تلائم الا المغفلين في الكونغريس بدا لهم أنه ليس لعملنا فائدة |
| Eee, bütçe değişti, bilirsin. Demek istediğim, bu iyi bir yatırım olabilir. | Open Subtitles | حسنا , قد تغيرت الميزانية أقصد أن ذلك قد يكون استثمار جيد |
| Babamın şirketi o dönemde NASA'nın muhasebe ve bütçe yönetiminden sorumluydu. | Open Subtitles | هذا عندما كان مكتب أبي يتولى مراجعة ميزانية و حسابات ناسا |
| O festivali başka bir bütçe kesintisi yüzünden birkaç yıl önce yitirdik. | Open Subtitles | نحن خسرنا المهرجان في السنوات الماضيه بسبب سلسله اخرى من تخفيض الميزانيه |
| bütçe kısıntıları yüzünden futbol koçu, tiyatro öğretmenliği de yapıyor. | Open Subtitles | لأن مدرب كرة القدم سيضعونه مدرّس الدراما بسبب انخفاض الميزانيّة |
| Sadece bir muhasebeci olduğumu biliyorum ama bütçe moda gibidir. | Open Subtitles | اعلم انني مجرد محاسب لكن الأزياء تكلف الكثير من الميزانية |
| İdari görevleri paylaşacağız. Ben de öncelikle bütçe ve maliyeye odaklanacağım. | Open Subtitles | و سنتـشارك المهـام الإدارية و سنركـز على الميزانية و التمويـل كأولويـة |
| Dersin yarısında ayakta durmuştum çünkü bütçe sıkıntıları nedeniyle yeterli sıra yoktu. | Open Subtitles | أقف خلال نصف الحصص لأنه لا يوجد مقاعد كافية بسبب تقليص الميزانية |
| Şu anki 10 milyon dolarlık bütçe açığımızdan daha yüksek biliyorsun. | Open Subtitles | وأنت تعلم بأنّها أكثر من الـ 10 مليون التي تخطّت الميزانية |
| İkinci gerçek : başkanlığın yenilenebilir için ayırdığı yeni bütçe toplamda zar zor bir milyar dolar. | TED | الحقيقة الثانية: الميزانية الجديدة للرئيس المخصصة للطاقات المتجددة لا تتجاوز بليون دولار. |
| Birkaç hafta sonra, Starbucks'ta buluştuk, bağrıma taş basıp, hemen bütçe konusunda konuşmaya başladım: | TED | وبعد أسابيع، التقينا في مقهى ستاربكس، وبدأت مباشرةً الحديث عن وضع الميزانية بشكل صارم ومحب. |
| İncinmesi doğaldı. Bağrıma taş basıp bütçe konuşmamda onu ayıplamıştım. | TED | لأني أخجلته بحديثي الصارم المحب عن وضع الميزانية. |
| Bazıları ülkemizin bütçe açığı hakkında endişelenirken ben cesaret açığımız konusunda endişeliyim. | TED | بعض الناس يشعرون بالقلق حول العجز في الميزانية الفدرالية لدينا، لكنني أقلق بشأن عجز الشجاعة لدينا. |
| McKinley Lisesinin Batı Yakası Hikâyesi için olan bütçe var ellerimde. | Open Subtitles | لدي في يدي ميزانية عرض ويست سايد ستوري في ثانوية ميكنلي |
| Herşey bağışlanmıştı. çünkü hapishanede eğitim için herhangi bir bütçe yoktu. | TED | كل شيء كان بالتبرع ، بسبب عدم وجود ميزانية للتعليم من أجل السجن. |
| Doğrusu,yenilenmeden önce... ...ücretlerle ilgili bir konuşmayla beraber... ...acentamın bütçe açığının üçüncüsünü kapıyordum. | TED | وحينما كنت في طريقي، أنا فعلا كنت أغطي ثلث من العجز في ميزانية الوكالة برسوم الكلام. |
| Buyurun, King's Highway Köprüsüyle ilgili düzeltilmiş bütçe. | Open Subtitles | تفضل الميزانيه المعدله لجسر الملك على الطريق السريع |
| Aynı zamanda bütçe merkezi... maaş zamlarınızı onaylayamaz. | Open Subtitles | و أعتقد أن مسؤول الميزانيّة سيواجه صعوباتٍ للموافقة على راتب مرتفع |
| Birkaç ay ve bir sürü atışmanın sonunda nihayet bütçe önerimi kabul ettirebildim. | Open Subtitles | لذا لقد أخذ الأمر الكثير من الجدال وقرابة شهرين ولكن طلبى للميزانية سٌلم إخيراً |
| Dolayısıyla, bu eyaletin elindeki mevcut bütçe ve kaynaklarla yapılmalı. | TED | وبالتالي، عليه أن يعمل ضمن الميزانيات القائمة والموارد التي تتوفر عليها الدولة فعلياً. |
| Konseyin böyle bir seyahat için bütçe ayırmasını istiyorum. | Open Subtitles | بكل تواضع ، اسأل مجلس الكلية تمويل مثل هذه الرحلة. |
| Don Kişot'un üçüncü seferi için bütçe kesildi. | Open Subtitles | التمويل إمتنع للمرة الثالثة من دان كيو أوتي |
| Diğer yanda Ekvator'daki bir köyde olan fabrikamızın yanına peynir fabrikası yaptırmak için benden bütçe isteyen diğer adam. | TED | أو الشخص الآخر الذي طلب مني موازنة مالية لبناء مصنع جبن بجانب مصنعنا في الإكوادور في القرية. |
| Hepsi meşgul, her zamanki gibi. bütçe kesintileri işte. | Open Subtitles | ليس بعد , إنهم مضغوطين بالعمل كالعادة بسبب تخفيض بالميزانية |
| Bay Simpson, zeka profilinizin sonucuna göre bir bütçe yapabilmek için çok aptalsınız. | Open Subtitles | اختبار ذكائك يبين أنك أغبى من الالتزام بميزانية |
| Kötü haber ise kampanya başkanı seçim gününe kadar gerekli olacak... tahmini bir bütçe oluşturdu ve bu rakam bir hayli büyük. | Open Subtitles | وضع المدير المالي للحملة ميزانية ليوم انتخابك المبلغ كبير |
| Tek bir sınıf yüzünden tüm bütçe problemlerimiz ortaya dökülmemeli. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | قضايا ميزانيتنا لا يجب أن تقف في طريق قاعة دروس واحدة |
| Ama şimdi Greendale yönetim kurulu bana bu reklamı güncellemek için 2.000 dolarlık bütçe verdi. | Open Subtitles | و لكن الأن مجلس الإداره أعطاني ميزانيه قدرها ألفا دولار لتحديث إعلاننا الصغير |