Babam gerçek babamın uzaklardaki büyülü bir yerde yaşadığını söyledi. | Open Subtitles | ابي يقول ان والدي يعيش في مكان سحري بعيد جدا |
Peki, büyülü bir neden olmuştur olmayabilir, ama bir nedeni kesinlikle vardı. | Open Subtitles | حسناً ، ربما لم يكن هناك سبب سحري لكن بالتأكيد هنالك سبب |
Bu senin, en güçlü büyülerimizle kutsanmış büyülü bir bıçak. | Open Subtitles | لا جلك , لحن سحري مبارك مع سحر قوي المفعول |
Gerçekten önemli ölçüde büyülü bir tehdit olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّه تَهديد سحريّ أو تَناسُبات ملحميّة بحقّ. |
Bekle bir dakika, bunu yapmanın büyülü bir yolu olmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | انتظر لحظة، لقد قلت بأنه لا توجد طريقة سحرية لفعل هذا |
Nefes kesici ışık gösterileriyle ve tuhaf ve harika yaratıklarla, görmek için başka bir gezegene gitmenizi gerektirmeyen yabancı yaşam formlarıyla dolu büyülü bir yer. | TED | انه عالم سحري مليئ بالانواء الرائعة وعروض الضوء والمخلوقات المميزة التي تشبه كائنات الفضاء والتي لا تتطلب منكم السفر الى خارج الكوكب من اجل مشاهدتها |
Seks yaptıktan sonra büyülü bir şekilde kaybolan bir bekaret mührü yok ve bakirelerin yarısı kanamadan kolaylıkla seks yapabiliyor. | TED | ليس هناك أي ختم عذرية يختفي بشكل سحري بعد الممارسة الجنسية، ونصف العذراوات يمكنهن بسهولة ممارسة الجنس دون نزيف. |
Eski okulum. Brown'da benim için büyülü bir şeyler var. | Open Subtitles | المدرسة الأم القديمة, أقول لكم أن هناك شيء ما سحري حول هذه الجامعة |
Tahminin doğruysa, dileğinin gerçekleşeceği büyülü bir yere ışınlanacaksın. | Open Subtitles | أذا كان تخمينك صحيح، ستنتقل إلي مكاناَ سحري حيث رغبتك الكبري ستحقق |
Aşağıdan telefon ediyorsun seni büyülü bir şekilde k ocaman demir kapılardan içeri alıyorlar. | Open Subtitles | اسمع، تتصل من الأسفل ثم يدخلونك بشكل سحري خلال بواباتهم الحديدية العملاقة |
Burada büyülü bir şeyler dönüyorsa belk büyünün düzeltebileceği bir şeydir. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء سحري يحدث هنا ربما هناك شيء سحري ممكنأنيصلحه. |
Bu gerçek evin büyülü bir kopyası , bu değil mi? | Open Subtitles | إنه مكان سحري للمنزل الحقيقي ، أليس كذلك ؟ |
Seni biraz iç karartıcı ama umutla eğlenceli bir dünyaya götüren devasa bir büyülü bir kitap. | Open Subtitles | هو كتاب سحريّ عملاق يأخذكِ الى جوّ كئيب قليلاً لكن آمل أن يكون عالماً ممتعاً |
büyülü bir kitap bana bu topraklarla ilgili her şeyi anlattı. | Open Subtitles | كتابٌ سحريّ أطلعني على كلّ شيء عن هذه البلاد |
Aslında tüm sergilenenleri canlandırmak gibi büyülü bir gücü var. | Open Subtitles | بالواقع، لديه قوة سحرية تمكّنه من بث الحياة في المعروضات. |
Dostum, büyülü bir şeydi. | Open Subtitles | يارجل، كان ذلك سحرياً! |
Ne ATMlerin ne kredi kartlarinin olmadigi büyülü bir yere. | Open Subtitles | لمكان سحرى حيث لا توجد ماكينات الصرف الآلى وبطاقات الإئتمان |
"Bir varmış bir yokmuş, denizin altında büyülü bir hava kabarcığında yaşayan sihirli bir prenses varmış. | Open Subtitles | كان يا ماكان ..كان هناك اميرة سحريه كانت تعيش داخل فقاعه سحرية ..في قاع البحر |
Ancak her şeyin mümkün olduğu büyülü bir diyarda yaşarmış. | Open Subtitles | لكنه عاش في أرض السحر حيث كانت كل الأشياء ممكنة |
Güçlü büyülü bir varlık yakalamak ve en kapalı beslemek için algılayabilir" | Open Subtitles | لتلقتط و تتغذى على أقوى المخلوقات السحرية التي يمكنها أن تصل إليها |
Hayır, Katherine'e büyülü bir saray istediğimizi özellikle belirtmiştim. | Open Subtitles | أخبرت (كاثرين) أننا سنختار القلعة المسحورة. |
Sanki Maris'in ruhundaki kırıkları tamir edecek büyülü bir iksir buldu. | Open Subtitles | هو كما لو أنّه مُكتَشَف الإكسير السحري لتَصليح الأجزاءِ المُحَطَّمةِ روحِها. |