| bağış toplama etkinliğine onu davet etmen hiç mantıklı değil | Open Subtitles | ليس منطقياً بالنسبة لي قيامكِ بدعوتـه إلى حفل جمع التبرعات |
| Üçüncü Cadde Geçidi Müzik Topluluğu'ndakiler için bağış gecesi yapıyorsunuz. | Open Subtitles | انها حملة لجمع التبرعات للأصدقاء في الشارع الثالث لجمعية الموسيقيون |
| Hey, neden bağış yapmayı bir kenara bırakıp buraya gelip benimle buluşmuyorsun? | Open Subtitles | انت , لماذا لا تنسى موضوع التبرع وتاتي هنا وتقابلني وجه لوجه |
| Aslında üç burs vermeye yetecek kadar kimliği saklı bağış almışlar. | Open Subtitles | في الواقع, لقد تلقوا تبرعات كافية من مجهولين لثلاث مِنح دراسية |
| Dinim mi? Dini bir organizasyon tarafından gönüllü bir bağış olarak ayarlayacağız. | Open Subtitles | لجعل الأمر يبدو كأنه تبرع إختياري وعلى أية حال الأمر سيستغرق شهرين |
| bağış çok başarılı geçti fiyatlar çok yükseltildi ve ilgi büyüktü. | Open Subtitles | فالحفل الخيري لاقى نجاحاً كبيراً إذ جمع الكثير من المال والاهتمام |
| bağış yapmanın mutluluğa etkisi, iki kat fazla gelir ile aynı gibi. | TED | بدا أنه الإعطاء للجمعيات الخيرية أعطى نفس الاختلاف للسعادة كامتلاك ضعف الدخل |
| Yani evinizi bağış toplantısına ev sahipliği yapmak için kullanabilir miyim? | Open Subtitles | لذا أنت موافق لفتح بيتك وتساعدني أستضيف حفلة جمع التبرعات ؟ |
| Akşam saat 8'de şehir merkezinde bir bağış yemeği var. | Open Subtitles | عشاء جمع التبرعات في وسط مدينة، في الثامنة، الربطة سوداء. |
| Hem zaten yeni Knick için bağış toplama balosunu organize etmeye karar verdim. | Open Subtitles | إلى جانب أنني قررت أنني سأساعد في حملة جمع التبرعات لصالح المُستشفى الجديدة |
| Evet, şimdi Whittaker çekişmeli eyaletlere ve bağış toplamaya odaklanacak. | Open Subtitles | نعم ، ويتكرز سيقوم بالتركيز على الولايات الحاسمة لجمع التبرعات |
| O zaman da bağış gecesine gitmedik diye kötü adam oluruz. | Open Subtitles | إذًا سيتم تشويه صورتنا مع الابتعاد عن حفل جمع التبرعات ؟ |
| Yine de aileden aksi bir karar çıkmadıkça, hastane bağış kartına sadık kalır. | Open Subtitles | من دون شخص من العائلة يتخذ القرار المستشفى سيتصرف على أساس بطاقة التبرع |
| Kıyafetlerin, mobilyaların, her şeyin. Burada tutamayız, bağış da yapamayız. | Open Subtitles | ونحن لا يمكن الحفاظ عليه، ونحن لا يمكن التبرع به. |
| Yıllarca, bağış toplayan ve bir organizatör olarak politikanın güvenli kapıları ardındaydım ama kalben hep aday olmak istiyordum. | TED | لسنوات، كنت موجودة بأمان خلف الكواليس فيما يخص السياسة كجامعة تبرعات وكمنظمة ولكن بداخلي، لطالما أردت أن أترشح. |
| Bir şey vermek isterseniz, bağış kutumuza atınız. | Open Subtitles | لو اردت ان تعطى شيئا ما فهذا صندوق تبرعات |
| Adam 693 bağış için adını gizli tutma anlaşması imzalamış! | Open Subtitles | الرجل وقع على اتفاقية السرية في كل مرة تبرع بها |
| Çok cömert bir bağış ama hayatta hiçbir şey bedava değildir. | Open Subtitles | إنه تبرع سخي للغاية. لكن لا شيء مجاني في هذا العالم. |
| Bana verdiğin bağış balosu biletlerinin parasını ödemeyerek 50,000$ tasarruf ettin. | Open Subtitles | انت وفرت 50 الف في تذاكر الحفل الخيري الذي اعطيتهم لي |
| bağış gecesinde senin partnerin olmaktan onur duyarım. Öyle mi? | Open Subtitles | سيكون لى الشرف أن أكون مرافقة لك فى الحفلة الخيرية |
| 4 sene boyunca, yılda bir milyon dolarlık bağış yapmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | كنت أفكر في تبرّع سنوي بقيمة مليون دولار لمدة 4 سنوات |
| Fakat, onun, araştırmaya bağış yapabilecek iyi bir aday olduğunu söylediler. | TED | لكن قالوا أنه سيكون مرشح جيد للتبرع للأبحاث |
| Burada önemli olan nokta bu paraların hibe ya da bağış olarak değil sermaye olarak geldiği. | TED | مع أهمية ذكر أن تلك التمويلات دخلت كرؤوس أموال بقيمة سوقية , وليس كمنحة , أو عمل خيري |
| 500.000 bağış | TED | وقدمنا أول منحة من منح الإرث بمبلغ 500 ألف دولار، |
| bağış organizasyonunu bitirmiş ofisine dönüyordu. | Open Subtitles | كان يختتم حفلة جمع تبرّعات الحملة، وكان عائداً إلى المكتب. |
| Tuohy'ların Ole Miss'e yüklü miktarda bağış yaptığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم ان عائلة تووي تتبرع بسخاء الى جامعة ميسيسيبي؟ |
| Eğer ki isteyerek bağış yapmazsa çocuklarımızın ihtiyaçlarını, vücudunu oyup çıkartabilirim. | Open Subtitles | ،وإن لم يتبرع متطوعًا فيمكنني دومًا انتزاع اللقمة التي يحتاجها أطفالنا |
| Birçok durumda, bağış yapmak kan vermekten daha çetrefilli değildir. | TED | لفحصها من أجل التطابق الجيني. في الكثير من االحالات، التبرع في حد ذاته أشبه بالتبرع بالدم. |
| Albayın ailesi, bağış yapmak isteyenler için, onun sevdiği hayır kurumlarının listesini... kahve odasına astıracak. | Open Subtitles | تقترح العائلة تقديم التبرّعات للمؤسسة الخيرية المفضلة للعقيد سيتم وضع العنوان في غرفة القهوى |