Çok basit. Bollingswon'th benim baş sanığımdı, en başından beri. | Open Subtitles | الأمر بسيط بولينج ثورث كان المشتبه به الأساسى منذ البدايه |
Kulübe geri dönüp, en başından başlayıp adımları takip edeceğiz. | Open Subtitles | سنذهب للملهى الذي إختفوا به سنبدأ من البدايه نتتبع آثارهما |
Doktor, oğlum ciddi biçimde yaralandı. Pencereden düştü ve başından yaralandı. | Open Subtitles | دكتور أبنى مجروح بجرح خطير سقط من النافذة و أصاب رأسه |
"başından vurulmuş" dediğinde, doktorun otoritesine kimsenin karşı çıkmayacağını biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعرف أن أحداً لن يتحدى سلطة الدكتور حين يقول : لقد أطلق عليه الرصاص فى الرأس |
Ve eğer affedemesen, o zaman saat başından itibaren çanı 12 kere çalmalısın. | Open Subtitles | وإذا لم تسامحه، فعليك أن تدق هذا الجرس 12 مرّة على رأس الساعة. |
başından vurulduğu için ayağın kayık pozisyonda durması normal. | Open Subtitles | لو انها تلقت رصاصة في رأسها لابدا انها تدحرجت علي هذا الوضع |
Kulübe geri dönüp, en başından başlayıp adımları takip edeceğiz. | Open Subtitles | سنذهب للملهى الذي إختفوا به سنبدأ من البدايه نتتبع آثارهما |
Ona verdiğimiz tek şey platform olsaydı Jack'in onu kucaklamaktan ve en başından beri fikrinin bu olduğunu söylemekten başka seçeneği kalmazdı. | Open Subtitles | اذا كان كل ما اعطيناه هى المنصه لن يكون لديه خيار اخر غير تقديمه و ان يقول انها كانت فكرته من البدايه |
Benim en başından beri yapmam gerekeni yaptı. | Open Subtitles | فعل ما كان ينبغي علي أنا فعله في البدايه. |
Afganistan'da yaşadığı en kötü şey, adamlarından birinin başından vurulmasıydı; mermi miğferine isabet etmiş, yere yığılmıştı. | TED | أسوأ أمر حدث له في أفغانستان هو أن واحد من رجاله ضُرب برصاصة في رأسه ضربت الخوذة، وأسقطته أرضًا. |
Savaş alanında, bir kol uzaklığında içinde, başından vurulmuş bir arkadaşınızın bulunduğu uçağın düştüğünü görseniz bile bu böyleydi. | Open Subtitles | لا يسعك أن تحزن على زميلك فى السلاح وأنت ترى الطلقات تنتزع رأسه من على كتفيه |
başından vurulmuştu. | Open Subtitles | كان مصابا بطلق نارى فى رأسه انا عرفت انى قد كنت مخمورا |
Öyle ise ayakları başından daha yüksekte olmalı. | Open Subtitles | الآن ، أعتقد أن القدمين يجب أن تكونا أعلى من الرأس |
Söylemediler. Galiba başından yaralanmış. | Open Subtitles | لا يوجد تأكيد لشئ حتى الآن انهم يعتقدون انها في الرأس |
Sahne 313, Kennedy ön taraftan, başından vuruluyor. | Open Subtitles | الكادر 313 , أصابة كينيدي في الرأس من الجبهة |
Bu gördüğünüz bir iğne başından daha büyük olamaz, fakat buna rağmen bu yengeç larvası bir ok solucanının en korkunç kabusudur. | TED | ربما هذا الحيوان لا يعدو طوله رأس القلم ولكن يرقة السلطعون هذا هو أسوء كابوس لدودة السهم |
Sayın Yargıç, bu maktulün başından çıkan kurşun. | Open Subtitles | فضيلتك، هذه هي الرصاصة المأخوذة من رأس الفقيد |
Aslında kafası ta başından beri onun içindeydi. | Open Subtitles | في الواقع رأسها كان بداخل جسدها طوال الوقت. |
En başından beri böyleydi. | Open Subtitles | أنا مُنْذُ ذلِك الحينِ قَدْ البِداية ذاتهاُ. |
En son olay on yıl önceydi. başından temizleyeceksin. | Open Subtitles | حدث هذا أخر مرة منذ 10 سنوات يجب أن توقف الأمر في بدايته |
Bu yılın başından beri Calthrop adında hiç kimse... yasal olarak sınırdan geçmemiş. | Open Subtitles | لا أحد ابلغ بان كالثروب عبر أي نقطة حدودية قانونيا منذ بداية العام |
En başından beri, doğduğun günden beri, senin beyninin derinliklerinde bu cinayeti işlemeni mümkün kılan bir şey olmalı. | Open Subtitles | ولا يمكنك جعلهم هكذا. لا بد وأنه كان هناك شيىء مُنذ البداية فى أعماق نفسك. والذى دَفعك لفعل هذا. |
Tüm oyunu biz başlamadan önce başından sonuna kadar görebiliyor muydun? | Open Subtitles | هل باستطاعتكِ مشاهده اللعبه مِن بدايتها لنهايتها؟ حتى قبل ان تُلعب؟ |
Sen şimdiye bütün aşıklarını başından savdın Onların evliklerine engel odun? | Open Subtitles | حتي الأن كنت تتخلص من محبوباتك، هل بدأت تفسد زواجهم أيضآ؟ |
Bilgisayarlardan başından beri bize yardım etmelerini istediğimiz konu doğal olarak uzaysaldır. | TED | معظم ما نريد الحواسيب أن تساعدنا فيه في المقام الأول بطبيعته مكاني. |
Hastaneye geldiğinde başından yaralıydı... ama sizin kadar şanslı çıkmadı. | Open Subtitles | وكسب امرأة بالبريد كان لديه إصابة بالرأس أيضًا عندما وصل للمستشفى |
Dedi ki "Dün Berlin'de bir Alman gazeteciyi neredeyse şekerleme ile başından vuruyordun. | Open Subtitles | قال: كدت أن تُصيب صحفيًا ألمانيًا برأسه بـ لوحٍ من الحلوى في برلين الأمس |
başından beri onda yanlış bir şeyler olduğunu biliyor ve hissediyordum. | Open Subtitles | منذ البداية شعرت بأن فيه شيئاً ما علي الدوام غير صحيح |