Bir saniye, hepinizin bahsettiği bu arka kapı nedir ? | Open Subtitles | انتظروا لحظة،ما هو هذا الباب الخلفي الذي يتحدث عنه الجميع؟ |
Ve bu aslında Mike Csikszentmihalyi'nin bahsettiği, akış hakkında, ve keyif almaktan çok önemli bir şekilde farklı. | TED | و هذا تماما ما كان يتحدث عنه مايك سكيزنتيمالي عن المضي قدما بشكل مستمر كسبب هام للسعادة. |
bahsettiği gibi fazla Haçlı rolüne soyunmadı... ama Othello ve Turiddu oldu sıkça. | Open Subtitles | لم يذهب بعيداً على ذكر الحروب الصليبية ولكنه استشهد واقتبس من الاقول المأثورة |
Newton'ın 400 yıl önce bahsettiği buydu; beyaz ışık yedi renkten meydana gelir, üstelik sadece bunu döndürerek. | TED | وهذا ما تحدث عنه نيوتن قبل حوالي 400 سنة، أن الضوء الأبيض مكون من سبعة ألوان، فقط بإدارة هذه. |
bahsettiği o şeyler ülkeyi tehlikeli insanlardan korumak falan... | Open Subtitles | , و الأشياء التي يتحدث عنها حماية الدولة من الناس الخطيرين |
Ve eğer onun için önemsizse muhtemelen bahsettiği 3. şahıs için de önemsizdir. | Open Subtitles | وإذا كانت غير مرتبطة به أتوقع أنها غير مرتبطة بالطرف الثالث الذي ذكره |
Elder, şu bahsettiği güzel vadiye vardığınızda, sanırım sizi bir daha göremeyeceğiz. | Open Subtitles | حسنا إيلدرحينما تصل الى ذلك الوادي الجميل الذي يتحدث عنه اظن اننا سوف لن نراك ثانية |
Doğrusu Hogarth'ın bahsettiği şeyin bu olmasından dolayı çok rahatladım. | Open Subtitles | أنا سأعترف . أنا مرتاحة أن هذا ماكان هوجارد يتحدث عنه |
Darryl Phoebe'nin bahsettiği o şeyle o adama ulaştıracak. | Open Subtitles | حصلت داريل لنا هذا الشيء مع الرجل الذي فيبي كان يتحدث عنه. |
- Ne istiyorlarsa o kadar korkunç bir şey ki, kitap onlardan bahsettiği yerleri silip yeni şeyler yazdı. | Open Subtitles | حسناً، مهما كان الأمر أنهم مخيفون بما فيه الكفاية لجعل الكتاب يعيد كتابة نفسه ويقوم بمحى أي ذكر لهم |
Paul'un kardeşinin bahsettiği bugün olması gereken toplantıyı hatırladınız mı? | Open Subtitles | هل تتذكرون كيف ذكر أخيه الإجتماع الذي طرأ فجأة ؟ |
Unuttuğumuz şey, Hint kökenli Amerikan sermayedar Vinod Khosla’nın bir zamanlar bahsettiği şey aslında. | TED | ما نسيناه هو شيء تحدث عنه فينود خوسلا، رجل من إثنية هندية لكنه مشروع رأسمالي أمريكي. |
Steven Johnson'un da bahsettiği gibi bu gelişmekte olan bir olgudur. | TED | أنه و كما تحدث عنه ستيفن جونسون، ظاهرة مستحدثة |
Bu binbaşının bahsettiği gibi bir şey mi? | Open Subtitles | هل هذه هي القضايا التي يتحدث عنها المسؤول دانييل؟ |
Örnek olarak Yochai'nin bahsettiği astronomiyi düşünün. | TED | على سبيل المثال خذ علم الفلك الذي ذكره يوكاي في محاضرته |
Şu palyaçonun bahsettiği sahne çizgisi ne oluyor? | Open Subtitles | ماهو خط الحركة كان الذي كان يتكلم عنه ذاك المهرج؟ |
Şu bahsettiği cep telefonu olayı var ya? Araştırdım. | Open Subtitles | بشأن تلك المكالمة الهاتفية التي ذكرتها.. |
Hani şu yemekte bahsettiği aşk var ya? Ona asla sahip olmayacaksın. Öyle bir şey yok. | Open Subtitles | هذا الحب الذي تحدثت عنه على العشاء هو غير موجود |
Hani şu kedinin bahsettiği. Büyük Salondaki direklerden birinin üstünde. | Open Subtitles | تلك التي تحدثت عنها القطّة ، إنها فوق على يعمود في القاعة العظيمة والساعة... |
Sylvia Browne'nin durmadan bahsettiği şu tanrıtanımaz adamın çenesini kapatmak için mesela? | TED | فقط للتخلص من هذا الشخص الملحد هناك هذا ما سيلفيا براون تتكلم عنه كل الوقت؟ |
Bu, herkesin bahsettiği yeni adam olmalı. | Open Subtitles | هذا يجب أن يكون الرجل كلّ شخص يتحدّث عنه. |
Sally, Pam'in bahsettiği tüm o şeylere inandın mı? Satürn, ters yörünge, diğer şeyler? | Open Subtitles | سالى أتصدقين كل تلك المادة التى كانت تتحدث عنها بام؟ |
Aslında ben, bahsettiği küçük geziyi daha fazla merak ediyorum. | Open Subtitles | في الواقع، كنت أتساءل أكثر عن تلك الرحلة التي ذكرها |
Bebeğim, peki ya doktorun bize bahsettiği Meksika'daki şu klinik? | Open Subtitles | حبيبي ماذا بخصوص تلك العيادة في المكسيك التي أخبرنا عنها الطبيب ؟ |
Fuhrman'ın bahsettiği etkileşimler, hatta kullandığı sözcükler Peggy'in bunu unutmasını çok zorlaştıracak cinsten. | Open Subtitles | (الأحداث التي وصفها (فورمان، والمصطلحات القوية التي إستخدمها (يجعل من الأمر واضح أن (بيغي تعرفه ولم تنساه. |