Benim burada bahsettiğim sağlıksız utanç ise sizi içinizden hasta eder. | TED | العار الغير صحي الذي اتحدث عنه هو الذي يتعب جداً من الداخل. |
Demin bahsettiğim resim işte burada -- Kitle Koruma Silahları | TED | وهذه الصورة التي ذكرت من قبل .. سلاح الانتاج الشامل |
"Neyden bahsettiğim hakkında hiç fikrim yok." diye düşünüyordum. | Open Subtitles | أنا فقط كنت أعتقد ليس لدي أية فكرة عن ما أتكلم عنه |
Peter vardığında gördüğü şey, size az önce bahsettiğim dehşet tablosuydu. | TED | وعند وصولهِ، وجد بيتر ذلك الرعب الذي ذكرته للتو. |
- Sana daha önce bahsettiğim dosyayı hatırlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | يمر به عملاء المباحث تعرف أنها القضية التي ذكرتها لك |
Neyden bahsettiğim hakkında en ufak fikrin yok değil mi? | Open Subtitles | ليست لديكِ أيّ فكرة عمّا أتحدّث عنه أليس كذلك ؟ |
Araştırma, adalet çalışmalarının sadece daha önce bahsettiğim becerileri oluşturmakla kalmadığını, başka türlü de ilerlediğini gösteriyor. | TED | ويظهر لنا البحث أن العمل للعدالة لن يستمر من بناء كل المهارات التي تحدثت عنها هو في الواقع يذهب في الاتجاه الآخر. |
Bu, bahsettiğim aynı AIR-INK'ten yapıldı. | TED | لقد صُنع من نفس إير إنك الذي أتحدث عنه. |
Şu bahsettiğim adam sorunlarını hep öyle halleder. | Open Subtitles | ذلك الرجل الذي أقصده أسوداد الرئة هو آخر مشاكله يا رجل |
bahsettiğim şey bu, kardeşim. Gel şu gitarlara bir bak. | Open Subtitles | هذا ما أتحدث عنه ، يا أخى لنتفقد هذه الجيتارات |
bahsettiğim o hayret verici birliktelikten doğan muhteşem duvarı geçiyoruz: neon "Ristorante" tabelası üzerinde duvarlara işlenmiş güzel oymalar var. | TED | مرورا بالحائط الرائع المليء بالتباين الذي كنت اتحدث عنه محفورات جميلة |
Pek çok imge göreceksiniz ve bunlar her zaman bahsettiğim konuyla ilişkili olmayacaklar. Yani, beyinlerinizi ikiye bölmenize ve bir yanda imajlar akarken diğer yanda beni dinlemenize ihtiyacım var. | TED | سوف تشاهدون العديد من الصور, ولن تكون دائما مرتبطة بما اتحدث عنه. ماريده هو ان اقسم عقولكم الى نصفين اتركوا الصور تنساب خلال نصف واستمعو الي من خلال النصف الاخر |
Silahla herkes herkesi vurur. İşte bahsettiğim buydu. | Open Subtitles | أي شخص يمكن أَن يضرب شخص ما هذا ما اتحدث عنه |
bahsettiğim gibi Woodland Emlakçılık çoğunlukla yazları satış yapan bir kurumdur. | Open Subtitles | كما ذكرت لك من قبل، بلدة وودلاند هى أساساً بلدة صيفية |
bahsettiğim gibi, bu acil ve gerçekten eğer seviniriz ... | Open Subtitles | مثلما ذكرت ، إنهُ أمر مُلح و سّأكون ممتناً إذا |
İtiraf etmeyecek olsan da, bahsettiğim şeyin ne kadar doğru olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | بالرغم أنكِ لا تعترفين بالأمر، لكنكِ تعرفين ما أتكلم عنه |
İşte bu kaza. bahsettiğim kaza buydu. | Open Subtitles | هذا التصادم اللعين هذا التصادم الذي أتكلم عنه |
Daha önce bahsettiğim müşteri konusunu kısaca ele alalım. | TED | لنأخذ موضوع الزبائن الذي ذكرته قبل قليل على سبيل المثال |
Ama bahsettiğim herşeyi değiştirebiliriz. Bir belediye binası açabilir, | TED | ولكن يمكننا ان نغير الامور التي ذكرتها .. يمكننا ان نعيد مفاهيم مجلس المدينة |
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bahsettiğim şey buydu. | Open Subtitles | أكره قول هذا , لكن هذا بالضبط ما أتحدّث عنه |
Daha önce bahsettiğim kişilere dönelim. | TED | لذا دعونا نذهب مرة أخرى إلى بعض من هؤلاء الناس التي تحدثت عنها في وقت سابق. |
Bağışla beni, Moxica ama bahsettiğim, senin atındı! | Open Subtitles | إعذرني يا موكسيكا و لكنه جوادك ذلك الذي أتحدث عنه |
Aslında bahsettiğim şey daha çok, parlayan bir çeşit garip titreşen... | Open Subtitles | حقيقة , ما كنت أقصده بعض الأضواء... نوع من الذبذبات الغريبة... |
bahsettiğim şey şu: Toplulukları desteklediğimiz zaman kendi ortamlarında yerleşmiş olurlar. | TED | وهذا ما أتحدث عنه: عندما نكون قادرين على دعم أفكار المجتمعات المتجذرة في بيئتهم الخاصة. |
Şuradaki küçük şirin şeyde, sana bahsettiğim kız kardeşim Connie. | Open Subtitles | و هذة الفتاة الرقيقة هى أختى كونى التى حدثتك عنها |
Bu sabah arabada bahsettiğim şey tam da buydu işte. | Open Subtitles | هذا تماماً الذي كنت أتحدث عنه في السيارة هذا الصباح |
Benim bahsettiğim aşkta birini öldürmeye çalışmazsın. | Open Subtitles | نوع الحب الذي اتكلم عنه انك لا انك لا تحاول قتل الناس |
Bazı nedenlerden dolayı da buna atipikal deriz, bahsettiğim gibi kadınlar nüfusun yarısını oluştursa bile. | TED | ولسبب ما نسمي ذلك غير طبيعي، رغم أن النساء يشكلن نصف عدد السكان كما ذكرتُ سابقًا. |
Şimdi, bahsettiğim o inek modeli ile ilgili. | TED | الآن , بالنّسبة لنموذج البقر الذي تحدثت عنه. |