Hayalci çocuk sınıfın en arkasında oturuyor, camdan dışarı bakıyor. | Open Subtitles | لعب دور الطفل الحالم في نهاية الفصل , يحدق بالنافذة |
Hayalci çocuk sınıfın en arkasında oturuyor, camdan dışarı bakıyor. | Open Subtitles | لعب دور الطفل الحالم في نهاية الفصل , يحدق بالنافذة |
Bu önemli, Bay Crawford. Polisler size bir davranış örneği diye bakıyor. | Open Subtitles | و لكن هذا مهم سيد كراوفورد الشرطيون ينظرون اليك لمغرفه كيف يتصرفون |
Gecenin ortasında bir şey yapmak istediğimde yastık bana bakıyor. | Open Subtitles | و عندما أتقرب من زوجتي خلال الليل تحدق الوسادة في |
Şimdi kendi yuvasına döndü ve ilk eşiyle birlikte yuvadaki yavrulara bakıyor. | Open Subtitles | الآن يعود بجانب عشه ومع زوجته الأولى يعتني بالصغار التي أشغلت العش الآن. |
Bir dişi için üremeye devam etmek her zaman daha avantajlıdır, mevcut çocuklarına ve torunlarına bakıyor olsa bile. | TED | في أغلب الأحيان يكون الاستمرار في التزاوج مفيدا أكثر حتى لو كانت تعتني بأطفالها وأحفادها. |
Tüketiciler artık firmaların kendilerini piyasada nasıl taşıdıklarına, şirket içi kültürlerine daha çok bakıyor. | TED | وبتزايد مضطرد، يبحث المستهلكون في ثقافة الشركة ومدى تواثقها في سوق العمل |
Evet, daha iyi edebilirdim, ama bu insanlar bana bakıyor. | Open Subtitles | يمكنني ان افعله بشكل افضل لكنهم يحدقون بي |
Bilmeyen tek kişi vardı, o da şu an size bakıyor. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي لم يعرف هو الذي يحدّق إليكَ بغضب الآن |
Şu anda etrafına bakıyor, sanki bir şey istiyor gibi. | Open Subtitles | انها تنظر حولها .. يبدو أنها تبحث عن شيء ما |
Paranoyak olmayacağımı söyledim ama şu adam bize mi bakıyor? | Open Subtitles | اقنعت نفسي اني موسوِس، لكن، هل هذا الشخص يحدق فينا؟ |
Sanki kendime ve etrafımdaki herkese zarar verecekmişim gibi bana bakıyor. | Open Subtitles | إنه يحدق بي وكأنني أشكل خطراً على نفسي وعلى من حولي |
Haber spikeri size yüzünde tuhaf bir bakışla bakıyor | TED | الآن، يحدق مذيع البرنامج الحواري إليك ، و الدهشة مرسومة على وجهه، |
Bir erkek geçen hafta bana iki kere baktı. Erkekler bana bakıyor! | Open Subtitles | , ولد ما نظر إلي مرتين الاسبوع الماضي الاولاد ينظرون إلي بالفعل |
Fakat insanlar bunlara bakıyor ve ne kadar da farklı olduklarından bahsediyorlardı. | TED | إذاً كان الناس ينظرون اليها وكانوا يتحدثون عن مدى اختلافها |
Şimdi, oyun teorisyenlerinin bu bilgiye nasıl bakıyor? | TED | لذا هنا كيف باحثين العبة ينظرون إلى هذه البيانات. |
Ama kızın yüzüne bakın, kendisine aynadan bakıyor. | TED | لكن أنظروا لوجهها هناك، وبينما تحدق النظر، تنظر لنفسها في المرآة. |
Gidip görebilir miyiz? Şu anda doktorlar ona bakıyor ve uyuması lâzım. | Open Subtitles | يعتني الأطباء به الآن، وهو بحاجة للراحة. |
Bana çok iyi bakıyor. - Öyle değil mi Leni? | Open Subtitles | ليني تعتني بي عناية فائقة، أليس كذلك يا عزيزتي؟ |
Bill, kasabanın diğer tarafına bakıyor. | Open Subtitles | مشروع القانون يبحث في الجانب الآخر من المدينة |
Bir çok kişi sana dik dik bakıyor ve telefon özrünü kabul etmiyor | Open Subtitles | ، الناس يحدقون بنا و ليس الكل لديه هاتفٌ خليوي |
Saçmalama. Sürekli camdan dışarı bakıyor. Sürekli beni seyrederken yakalıyorum. | Open Subtitles | أجل، صحيح، إنّه دومًا ما يحدّق من نافذته، البارحة ضبطته وهو يُراقبني. |
Takip ediliyor mu diye bakıyor ama beni gördüğünü sanmıyorum. | Open Subtitles | إنها تبحث عمن يتبعها ، ولكنني لا أظن أنها رأتني |
Bunu maymun yerine araba oluşturmaya programlamış olsak kıllı bir Buick'e bakıyor olurdunuz. | Open Subtitles | لخروج سيارة بدلا من قرد , سنجد اننا ننظر الى مكعب من الشعر |
Dağın tepesinde ufak bir evi var. Yangın var mı diye bakıyor. | Open Subtitles | لديه بيت صغير على قمة جبل و يراقب الغابة خوفاً من الحرائق |
Odası kuzeye dönük ve Gondo'nun evine bakıyor. | Open Subtitles | غرفته في إتجاه الشمال و تواجه بشكل مباشر منزل كوندو |
Aslına bakarsan duruduğu açıya göre tam suç mahaline bakıyor. | Open Subtitles | في الحقيقية و بناءاً على تلك الزاوية فإنها تحدّق بالمكان |
Pencere, tuğla bir duvara bakıyor. Eski kiracı kör bir adamdı. | Open Subtitles | النافذة تطل على جدار قرميدي كنتُ أؤجرها لرجل ضرير |