Şuan sakın konuşma yoksa yemin ederim bu bardağı gözüne sokarım. | Open Subtitles | ليس الآن و إلا أقسم أن أكسر هذا الكأس بين عينيك |
Bir bardağı ne zaman kavrayacağımızı, ya da o bardağın ne zaman hareket edeceğini ve bizim onu yeniden yönlendirmemiz gerektiğini biliyoruz. | TED | آنت تعلم كليا عندما تريد الإمساك بكأس أو قد يتحرك الكأس فيجب عليك أن تعيد تحديد موقعه. |
"bardağı kaldır.ben sarhoşum bu ne biçim şaka böyle? | Open Subtitles | خذ هذا الكأس بعيدا لأنى سكران أى نكتة هذه ؟ |
Doldur bardağı pekmezle mürekkeple tadı güzel olan binbir türlü şeyle... | Open Subtitles | إملأوا الكوب بالدبابيس والحبرِ مــنـــتـــــديـــــات الـــكـــــيـــــــف وأي شئ آخر شهي للشرب |
Bak, o kadar zor değil. bardağı alıp banyoya git... | Open Subtitles | اصغ، ليس هذا بالأمر الجلل، فقط خذ هذا الكوب للحمام.. |
Bir su bardağı bulmaları bile 5 dakikalarını alıyor. | Open Subtitles | يستغرق منهم خمس دقائق للعثور على الزجاج المياه |
Ancak bu bizden birinin bardağı zehirlediği anlamına gelir. | Open Subtitles | ولكن هذا يعني أن احدنا قد وضع السم في الكأس |
Pardon çalışan adam, şu bardağı kaldır. | Open Subtitles | المعذرة أيها الرجل العامل خذ ذاك الكأس معك |
Bırak bardağı tutmayı, dudaklarını zor kımıldatıyor. | Open Subtitles | إنه يموت من الأفضل أن تحرّكي شفاهه أو لن يأخذ الكأس |
Onu gördüm. O bardağı attığımda neredeyse ölecekti. Ne oldu? | Open Subtitles | نعم رآيتها لقد ماتت تقريبا عندما رميت ذلك الكأس |
Önce bardağı tutup şarabı incele. | Open Subtitles | أولاً ، ارفع الكأس وتفحص النبيذ مقابل الضوء |
Birisi bardağı onun elinden aldıktan sonra temizlemiş | Open Subtitles | شخص ما مسح الكأس وبعد ذلك اعاده الى يدها |
Bir damla gıda boyası bir bardak suya damladığında içgüdüsel olarak boyanın damladan ayrılıp sonunda bardağı dolduracağını biliriz. | TED | عندما تسقط قطرة ملون طعام في كوب من الماء، ندرك فوراً أن الملوِن سينتشر تدريجياً من القطرة، حتى يملأ الكوب. |
Yani kahve bardağı, ya da tutacaklı bardak, toplum tarafından halk sağlığını sağlamak için kullanılan aletlerden biridir. | TED | إذاً، كوب القهوة، أو الكوب ذو المقبض، هو واحدةٌ من بين الأدوات التي يستعملها المجتمع للمحافظة على الصحة العامة. |
Özür dilerim o diğer bardaklar için. Siz en büyük boy bardağı aldınız. | Open Subtitles | أنا أعتذر بشدة ، ولكن ذلك الكوب حجمه أربع وأربعين |
- Taksiyi sikmişim, gerek yok. - bardağı alayım, bayan. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى سيارة أجرة فقط اعطيني الكوب يا امي |
Bu zamana kadar kahve bardağı kapakları hakkında neredeyse hiç düşünmemiştim. | TED | وحتى هذه اللحظة، لم أعر أغطية أكواب القهوة أي اهتمام تقريبًا. |
Sürekli uyuyup bebek bardağı kullananlarla değil sadece. | Open Subtitles | وليس فقط الناس الذين ينامون ويستخدمون كؤوس سيبي |
Yaşlı bir moruk tanıyordum, elleri çok titrerdi, bardağı ağzına götürebilmek için bileğinin etrafına eşarp bağlardı. | Open Subtitles | أعرف متسكع عجوز كانت يداه مرتجفة جدًا ربط وشاح حول معصمه ليجعل كأسه تصل لفمه |
Tamam, o bardağı şimdi bırakabilirsin. | Open Subtitles | الموافقة، أنت يُمْكِنُ أَنْ تُسقطَ ذلك الكأسِ الآن. |
Bir cinayeti araştırıyorsam, efendim, beni bağışlayın, ve bu bardakları araştırmam gerekiyorsa, şey, bu durumda bu iki bardağı ilginç bulmam gerekir. | Open Subtitles | إن كنت قضية جنائية المعذرة وكنت أعمل مع هذه الكؤوس عندها علي أن أجد هذه الأكواب مثيرة |
"Eskimiş bir çift çorap kirli bir kahve bardağı, ödenmemiş bir fatura şifoniyerde bir gözlük sevilmeyen Çarşamba'da sonsuza tek işaretli kalmış bir masa takvimi." | Open Subtitles | ألف زوج من الجوارب الممزقة قدح القهوة الملون وفواتير غير مسددة |
Kamuoyunun önüne böyle sunuldu ve belki de Mısır'da bardağı taşıran son damla bu oldu. | TED | هذه هي الطريقة التي تم بها نشر قصته ، و قد تكون هذه هي القشة التي قصمت ظهر البعير. |
O anda eski sevgiliyle karşılaşmak bardağı taşıran son damla oldu. | Open Subtitles | أظن أن مصادفتها لصديقها السابق في تلك اللحظة كان القشة الأخيرة. |
Bu yüzden yarım dolu bardağı boşa çeviriyorum. | Open Subtitles | أجل ولهذا لديّ القدرة على جعل هذا القدح فارغاً. |
Yani kahve bardağı içinde banyo tuzu değil. | Open Subtitles | إذن، أملاح الحمّام المعطّرة في فنجان قهوة ستكون... ليست الهدية المناسبة |
Beni ikimizin her zaman hoş vakit geçirdiği restorana davet edersen ben, bardağı 12 dolarlık chardonnay değil sadece limonlu maden suyu söylerim. | TED | أنتم تدعونني لذات المطاعم الباهظة ولطالما استمتع كلانا، ولكني الآن أطلب مياهًا معدنية مع شريحة ليمون، لا كأس نبيذ تشاردوني بسعر 12 دولار. |