ويكيبيديا

    "bir araya" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • معاً
        
    • معا
        
    • معًا
        
    • مع
        
    • سوية
        
    • لبعضنا
        
    • تجتمع
        
    • سوياً
        
    • جمع
        
    • تجميع
        
    • لبعضهما
        
    • نجمع
        
    • تجمع
        
    • الجمع
        
    • مجموعة
        
    Daha sonra, bir araya gelmeden önce bazı kurallar belirleyin. TED ومن ثم اجتمعوا معاً اتفقوا على قواعد حوار اساسية ..
    Dinleyicinizin akıllarında hâlihazırda mevcut olan kavramları bir araya getirmek için dilin gücünü kullanın -- sizin dilinizi değil, onların dilini. TED قم بإستخدام قوة اللغة لكي تخيط تلك المبادئ الموجودة مسبقاً معاً في أذهان جمهورك لكن لا تستخدم لغتلك، بل لغتهم هم.
    Düşündük ki iki ana problemi bir araya getirmek en önemli önceliğimizdi. TED و شعرنا ان الاولوية القصوى هي بان نجمع معا نوعين من المشاكل
    Bu yüzden bir araya gelip bir yazılım yarattık: Ushahidi. TED و صعبا للغاية. لذا اجتمعنا معا وأنشأنا برنامجا أسميناه أوشاهيدي.
    Genellikle sol insan doğasının iyi olduğuna inanıyor, insanları bir araya getirin, duvarları yıkın ve her şey yolunda olacak. TED ولذلك يعتقدُ اليساريون عامةً أن الطبيعة البشرية هي جيدة: تجمعُ الناس معًا وتهدمُ الجدران وسيكون كل شيء على ما يرام.
    Daha sonra radyolog ve patolog, bazen de adli tıp uzmanı bir araya gelirler ve çıkan verilere bakarlar. TED ومن يقوم اخصائي الاشعة مع الطبيب الشرعي واحيانا عالم ادلة جنائية بالنظر الى المعلومات الظاهرة ومن ثم يجلسون سوية
    Yani, her günüm yeniden bir araya gelebilir miyiz diye beklemekle geçti. Open Subtitles اعني اني كنت اقضي كل يوم وانا آملاً انه ربما نعود لبعضنا
    Bir şeyi yok. bir araya geldiğimizde hep böyle olur. Open Subtitles إنّه على مايرام ، هذا يحدث دائماً عندما نكون معاً
    bir araya getirdiğim aşkların yok oluşu beni öldürüyorsa, tersi de olabilir. Open Subtitles فإذا كان تدمير المُحبّين الذين جمعتهم معاً يقتلني، فقد يكون العكس صحيح
    Ama dediğin gibi, bir araya gelirsek, halkımız için müthiş şeyler yapabiliriz. Open Subtitles لكن كما قُلت معاً نَحنُ الاثنين، يُمكننا أن نُحَقِقَ أشياءً عَظيمَةَ لأُناسِنا
    Elimizdeki bu model ile, bu kişileri bir araya getirebiliriz. TED مع هذا النوع من النموذج، يمكننا أن نساعد تقديمهم معا.
    Halk olarak sorunları aşmak için bir araya gelme konusunda çok yetenekliyiz. TED نحن في الواقع، كشعب، قادرة جدا القادمة معا من أجل حل المشاكل.
    Ve ben hepsini bir araya getirip on ikisini bir takıma diktirdim. TED لذا وضعتهم معا ومن ثم ربطت 12 واحدة منهم في هذه البدلة
    Bağlanan bir grup, homojen bir grubu bir araya getiriyor ama köprülü grup farklı gruplardan insanları bir araya getiriyor. TED الآن يجمع ترابط الشبكة الناس معًا من مجموعة متجانسة، بينما يجمع مد الجسور بين الشبكات الناس معًا من مجموعات مختلفة.
    İkiniz uzun zamandır birlikte çalışıyorsunuz ve 2014 yılında Ebola krizi esnasında agresif bir şekilde bir araya geldiniz. TED لقد عملتما أنتما الاثنان معًا لوقت طويل جدًا، والتقيتما في ظروف سيئة عند نشوب أزمة إيبولا في عام 2014.
    Görüntülerde 13 yaşında ve güçlükle iki kelimeyi bir araya getirebiliyor. Open Subtitles هي بعمر 13 سنة هنا ويمكن أن توتّر كلمتان بالكاد سوية.
    Bunu annenle beni bir araya getirebileceğini düşünerek mi yapıyorsun? Open Subtitles تقومين بهذا لأنك تعتقدين أنك ستعيدنا لبعضنا أنا و أمك
    Ama iki makinenin bir araya gelmesi o noktada yıkımların şiddetini arttırmaz mı? Open Subtitles ولكن عندما تجتمع الآلتين معاً، ألن يزيد ذلك من كثافة الأحداث بهذا المكان؟
    Benimle çalışacağına ve tekrar bir araya geldiğimize çok sevindim. Open Subtitles أنا سعيد جداً بأنك تعمل معي وأننا سوياً مرة أخرى
    Bu, akbabalara cazip gelen şeyin beyin olduğunu ve akbaba davranışını çalışmanın kanıtları bir araya getirmeye nasıl yardımcı olduğunu göstermektedir. TED هذا يشير إلى أن المادة الدماغية كانت طعماً للنسور ويوضح كيف يمكن لدراسة سلوكيات النسور أن تساهم في جمع بعض الأدلة.
    O kemiklerini tekrar bir araya toplamadan buradan gitsek iyi olur. Open Subtitles يجب أن نخرج من هنا قبل أن يعيد تجميع نفسه ثانية
    - Ailemizi bir araya getirmeye ihtiyacı var ve buna saygı duyuyorum. Open Subtitles يجب ان ترجع امي و ابي لبعضهما البعض و انا احترم ذلك
    Şu andan itibaren her gördüğünüz gebe kadını, görüp görebileceğiniz en büyük veriyi bir araya getiren kişiler olarak düşünebilirsiniz. TED من الآن فصاعداً في كل مرة تشاهد سيدة حامل، فهي تجمع الكميات الأكبر من المعلومات التي من الممكن أن تشاهدها.
    Bu tasarım ilkelerinden biri, daha büyük roketler icat etmek yerine onları bir araya getiriyorsunuz. TED هذا جزء من مبدأ التصميم ليس مجرد اختراع صواريخ بالغة الضخامة، ولكن الجمع بينها.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد