Ama bence farklı olmak iyidir çünkü farklı bir bakış açısı sunarsınız. | TED | و لكن أعتقد أن تكون مختلف شيئ جيد لأنك تقدم وجهة نظر |
Çocukçaydı. Ne bir bakış açısı, ne de ahlaki içeriği vardı. | Open Subtitles | لقد كان طفولي ليس به وجهة نظر للحياة او محتوى أخلاقي |
Zamanını daha iyi bir bakış açısı kazanmaya çalışmakta kullan. | Open Subtitles | استعمل ذلك الوقت في المحاولة وكون وجهة نظر حول الأمر |
Böylece robotiğin geleceği hakkında yeni bir bakış açısına sahiptim: dönüşenler. | TED | هذه كانت اللحظة التي حفزت لدي نظرة مستقبلية لهندسة الروبوتات: المتحولون. |
Fakat yeni bir bakış açısı edinmek için daha derine dalmalıydım. | TED | ولكن ما أنا بحاجة إليه هوتعمق أكبر للحصول على منظور جديد. |
Vali'nin basın sekreteri fotoğraf çekiminin hapishane sistemine olumlu bir bakış getireceğini düşünüyor. | Open Subtitles | تعتقِد سكرتيرة الحاكِم الصحافية أنَ جلسَة تصوير ستُعطي لمحة إيجابية عن نظام السجون |
Yüzünde öyle bir bakış vardı. | Open Subtitles | كانت لديه تلك النظرة على وجهه. |
Bir insanda böyle bir bakış görmemiştim! | Open Subtitles | أنا لم أرى من قبل تلك النظرة في أعين رجل, على الإطلاق |
Bunu değiştiremezsiniz. - Bu çok sığ bir bakış açısı. | Open Subtitles | لا يمكنك تغيير ذلك هذه وجهة نظر موحشة جداً للعالم |
Hubble, evimiz dediğimiz gezegenimize yeni bir bakış açısı kazandırdı. | Open Subtitles | أعطانا هابل وجهة نظر جديدة الى الكوكب الذي ندعوه الأرض |
Bu daha sonra fizikte çok çok fikir verici olacak bir bakış açısıydı, çünkü her zaman fazlasıyla görselleştirici olduğunu vurgulardı. | Open Subtitles | انها موحية جداً للطريقة التي نظر بها الى الفيزياء لاحقاً لأنه أكد دائماً أنه كان يحتل مكانة بارزة في التصور المرئي. |
Bu programda bilimin nasıl gerçekleştiğine dair farklı bir bakış açısı sunacağım. | Open Subtitles | في هذه السلسلة سوف أقدم وجهة نظر مغايرة عن كيفية تقدم العلوم |
Kişisel fikir beyan edemeyeceğinizi biliyorum, fakat klinik bir bakış açısıyla, | Open Subtitles | اعلم انك لست هنا لتحكمي علينا ولكن من وجهة نظر طبية |
Eski Ahit'i yazan Yahudi yazarlar, ki bu sizi şaşırtmayacak, konuya farklı bir bakış getiriyorlar. | TED | الكتاب العبريون في العهد القديم، لن تتفاجؤوا بمعرفة، أخذ وجهة نظر مختلفة بدلا من هذا. |
Ona ilk baktığında gözlerinde garip bir bakış bile gördüm. | Open Subtitles | لقد ميزت نظرة غريبة في عينيه عندما رآها لأول مرة |
Vay. Şu kitaptaki herifinkine benzeyen bir bakış var gözlerinde. | Open Subtitles | لديك نظرة عجيبة في عينيك مثل ذلك الشخص في الكتاب |
Onlar için, basit bir bakış bile, anlam yüklü olabilir. | Open Subtitles | بالنسبة لهم, حتى نظرة خاطفة يمكن أن تكون مُحمّلة بالمعنى |
Seni bilmiyorum ama geçtiğimiz yıl bana farklı bir bakış açısı verdi. | Open Subtitles | لا أعلم بشأنك، لكن العام الماضي جعلني أنظر للأمور من منظور جديد |
Hubble Uzay Teleskobu arızalı olmasına rağmen en önemli performansını sergiledi ve gökbilimcilerin bundan önce ancak rüyalarında görebilecekleri uzay ve zamana kısa bir bakış attı. | Open Subtitles | هابل الذي كان معطلاً من قبل قدم أقصى ما يمكن أن يعطيه الى الأن لمحة عن الفضاء والزمان كان قد حلم بها علماء الفلك من قبل |
Onun hayatın işleyişiyle ilgili çok ilginç bir bakış açısı var. | Open Subtitles | وحصلت ومثل هذا المنظور اهتمام على كيفية عمل الحياة، هذا الرجل. |
Hayata karşı kötü bir bakış açım olduğunu söylerler. | Open Subtitles | لقد قيلَ لي أنَ لدي نظرةٍ سيئةً للحياة |
Dosyaya yeni bir bakış getirmenin zamanı geldi diye düşündüm. | Open Subtitles | خلتُ أنّ الوقت قد حان لمنظور جديد للقضيّة |
Bu bize makinelerin ne yapacaklarını, ne yapamayacaklarını ve hangi işleri otomatikleştirecekleri veya tehdit oluşturabilecekleri üzerine benzersiz bir bakış açısı vermektedir. | TED | وهذا يعطينا منظورا فريدًا لما تستطيع الآلات فعله وما لا تستطيع فعله وما الوظائف التي يمكن للآلات أن تؤديها أو تهددها |
Sana şimdi çılgın gözlerimle seksi bir bakış atacağım. | Open Subtitles | عزيزتي .. انا اعطيك احساس بشعوري جنسي حارق بلمحة من عيوني المجنونة فقط |
Ona, bir an için bile, meydan okuyan bir bakış atarsan, gözünü çıkarır. | Open Subtitles | لو رمقته بعينك ولو بلحظة تحمل نظرة تحدي فسيقتلعهما لك |