bir parça İsviçre peynirinde görüldüğü gibi siyah bir zeminde bir küp olarak. | TED | كمكعب , على خلفية سوداء كما يرى من خلال قطعة من الجبن السويسري |
İki IŞİD militanından her biri, bir parça kağıt seçiyordu. | TED | سيختار اثنان من مقاتلي داعش قطعة من الورق لكل منهما. |
Bütün muhtaç küçük çocuklar geldiğinde, karanlıktan önce bir parça nezaketi severim. | Open Subtitles | أحب القليل من اللطف قبل الظلام قبل أن يأتي كل الأولاد المحتاجين |
Ve haklıydılar Benim burda olma nedenim, pastadan bir parça alabilmek | Open Subtitles | و كانوا محقين أنا مسرورة لأنني سأخرجها من هنا قطعة واحدة |
Şimdi küçük bir parça hamur alıp top haline getiriyoruz. | Open Subtitles | .. تأخذين قطعة صغيرة من العجين وتلفيها حتى تصبح كرة |
Durun biraz, durun. Telsiz konuşmalarını dinledim. Kafatasından bir parça kesildiğini söylediler. | Open Subtitles | انتظري للحظة، كنت أستمع للاسلكي وقالوا أنّ جزءاً من جمجمتها قد اقتطع. |
Çok tabakalı baskıdan oluşan bir parça, zoetropun düz yatırılmış hâli olarak düşünebilirsiniz. | TED | إنها قطعة مطبوعة متعددة الطبقات، ويمكنكم اعتبارها زويتروب مسطح. |
Evet, bende bir parça sonraya sakladığım kuru meyveden var. | Open Subtitles | لا لدى قطعه من فاكهه مجففه كنت أدخرها بعد حين |
Yani, bunu beklemek yerine, ben sadece bir parça kağıt kullanarak, kendiminkini yaptım. | TED | لذلك عوضاً عن الانتظار، في الواقع،لقد صنعت حاسوبي الجيبي باستخدام قطعة من الورق. |
Bana dükkanda bir parça şeker verdiler. Biraz ister misin? | Open Subtitles | لقد اعطونى قطعة من الحلوى فى المتجر , اتريد بعضها |
Ok, sert çocuk. Şimdi ufaklığa bir parça tavuk vermek istiyor musun? | Open Subtitles | حسناً أيها القوي، الآن، ألا تريد أن تعطي الصبي قطعة من الدجاج؟ |
Yarada bir parça çimen ve bir tür böcek var. | Open Subtitles | يبدو أن هناك القليل من الحشائش على الجرح ونوع من |
Üzerinde biraz mürekkep olan basit bir parça kağıt. | TED | مجرد قطعة ورق عادية عليها القليل من الحبر. |
Bu bulmacanın tam ortasına öyle bir parça koyabilirsiniz ki, birdenbire tutarlı bir resim oluşmaya başlar. | TED | ان هناك قطعة واحدة يجب ان تفسر كل الفكرة وتجعل الموضوع متماسكاً جدا ً |
İşte bu bir parça veriyi alıp diğer bir parça veri ile bir araya getirmenin ve sonuçları gösterebilmenin gücüdür. | TED | هذه هي قوة أخذ قطعة واحدة من البيانات، وقطعة أخرى من البيانات، ووضعهم سوياً، وعرض النتائج. |
Bir kaç dakika sonra, odanın bir köşesine gidiyor ve küçük bir parça şeker buluyor, bir M&M. | TED | حسنا, بعد بضع دقائق, تذهب هي إلى ركن في الغرفة, وتجد قطعة صغيرة من الحلوى, حلوى إم آند إم. |
Otopsi sırasında vücuttan birşey aldı- bir yadigar, kalp şeklinde kıyafetinden kestiği bir parça kumaş. | Open Subtitles | أخذ شيئاً منها, أخذ جزءاً كتذكار. أخذ جزءاً من ملابسها على شكل قلب. |
Sorun olduğunu düşündüğün şeyden küçük bir parça. | Open Subtitles | إنها قطعة صغيرة تمثل الشئ الذي تظن به المشكلة |
Yanlış bildiğim her sorudan sonra, bir parça kıyafetimi çıkaracağım. | Open Subtitles | كل سؤال اجاوب عليه خطأ سوف اخلع قطعه من ملابسي |
Tüm konuşmalarına rağmen, tüm hararetine rağmen, içinde hiç olamayacağın birisin olmak isteyen bir parça var. | Open Subtitles | معَ كُلِ كلامِك، كَل حَماسِك ما زَالَ هُناكَ جزءٌ مِنك يُريدُ أن يكونَ ما ليسَ ما أنتَ عليه |
Hepinizin içinden ufak tefek bir parça alıp, lezzetli şekerime koyacağım, gerçekten. | Open Subtitles | سيكون هناك جزء صغير جميل من كل واحد منكم داخل الحلوى الشهية |
bir parça ısırıp, yam yam diyeceksiniz, 10.000 dolar sizin. | Open Subtitles | خذ قضمة , وقل يم يم ,وستصبح العشرة آلاف لك |
Ya da kimsenin ne olacağını veya niye stüdyomda olduğunu bilmediği böyle bir şey, böyle bir parça hâline gelecek. | TED | أو شيءٌ كهذا، لا يدري أحد ما هو سبب وجوده هذه الاعمال في الاستوديو الخاص بي، وكيف تتحول إلى قطعةً كهذه. |
Ve Galileo'nun problemini gerçekten önemsiz bir parça alet ile çözdü. Şu gördüklerinizden biri ile. | TED | في باريس. وحل اشكالية غاليليو، وقد قام بذالك بـالاستعانة بقطعة من المعدات البسيطة. قام بإجرائها باستخدام واحدة من هذه. |
Burada, bir dökümanın bir parçasını alıyorum ve buraya yukarıya ikinci bir yerden ikinci bir parça -- ve buradaki bilgiyi gerçekten değiştiriyorum. | TED | هنا، أنا آخذ جزءا من الملف وأضع الجزء الآخر هنا من مكان آخر.. وها أنا أعدل المعلومات التي لدي هنا. |
Kan gruplarımız aynı. Bu bana karaciğerinden bir parça verebilirsin demek. | Open Subtitles | لدينا نفس الفصيلة، ما يعني أنّه يمكنكَ منحي جزءً من كبدكَ |