"bir tehdit" - ترجمة من تركي إلى عربي

• يشكل تهديدا
• هناك تهديد
• يشكل تهديداً
• تشكل تهديداً
• مصدر تهديد
• أي تهديد
• إنه تهديد
• تحت تهديد
• تشكل تهديدا
• تشكل تهديدًا
• تهددني
• تهديدٌ
• خطر محدق
• هو تهديد
• هو التهديد

Kulağa hoş gelmediğini biliyorum, ama bir hikaye üzerinde çalışıyorum ve güvenilir kaynağa göre bir tehdit söz konusu.
انا اعرف كيف يبدو كلامي ولكن انا اعمل على قصة ما وهناك مصدر موثوق يدعي ان هذا يشكل تهديدا

Hayatınız ciddi bir tehdit altında. Size gelen hiçbir paketi açmayın.
هناك تهديد قوي على حياتك، لا تفتح اي طرد وصل إليك

Aslında, bu uzaylı ırkın bütün gezegen için ölümcül bir tehdit olmasından şüpheleniyoruz.
في الحقيقة، نشك أن هذا الجنس الفضائي يشكل تهديداً خطيراً لكامل الكوكب

Demokrasi ve toplum için de bir tehdit.
بل تشكل تهديداً على المجتمع والديمقراطية.

Onun niyetleri konudışı. Dünya bir kez daha Goa'uld'a karşı çetin bir tehdit...
نواياها ليست لها علاقة ... اثبتت الأرض مره أخرى انها مصدر تهديد هائل

Bu boş bir tehdit, Bay Kirkpatrick.
وهذا يشكل تهديدا فارغا، السيد كيركباتريك.

Yaralı askerlere hemşirelik yapmak ne zamandan beri anavatana bir tehdit demek oldu?
ومنذ متي تمريض الجنود الجرحي اصبح يشكل تهديدا للوطن

Seni hapisle tehdit etmek o kadar büyük bir tehdit olmayabilirdi.
وجدنا أن تهديدك بالسجن قد لا يشكل تهديدا ذو قيمة

Bu insanlar, toplumsal ve ahlaki düzene bir tehdit oluşturulmadığını hissettiklerinde, özellikle ırkçı değiller.
ليس بالضرورة أن يكون هؤلاء عنصريين عندما يشعرون بأنه لا يوجد هناك تهديد لنظامنا الأخلاقي والإجتماعي.

Ulusal güvenlik ve emniyetimize yönelik eli kulağında bir tehdit olduğunu duydum.
انا اؤكد ان هناك تهديد للامن القومى والسلامة العامة

Bunu her kim yaptıysa şimdiki toplum için bir tehdit değil artık.
فبالتأكيد أن من فعل هذا لم يعد يشكل تهديداً للمجتمع

Tanımadığımız biri ailemiz için bir tehdit oluşturabilir.
الأمر فقط ان أيّ دخيل قد يشكل تهديداً للعائلة

Bir hayatta kalan, bir problem gördüğünde, bir tehdit hâline gelmeden bu problemle ilgilenir.
الشخص الناجي يرى المشكلة ويتعامل معها قبل أن تشكل تهديداً.

Eğer haklıysanız gelişmiş olmalılar ve bir tehdit unsuru olabilirler.
إن كنت محق فإنهم متقدمين و يمكنهم أن يكونوا مصدر تهديد

O sana asla ulaşamaz, senin için bir tehdit değil o.
أنت بعيدة تماما عن متناول يده و هو لا يمثل لكِ أي تهديد

Bu bir iyilik değil. Çalışanıma karşı olan geçerli bir tehdit.
هذا ليس معروفاً، إنه تهديد قابل للتنفيذ ضد أحد ضباطي.

bir tehdit olarak kaldığı sürece ne çocuk, ne de halkınız için bir gelecek olmayacak.
. ليس لديه اي حياه . و ايضاً , قومك سيصبح تحت تهديد مستمر

Nükleer savaşın gerçek bir tehdit olduğu bir dünyada yaşıyoruz.
نحن نعيش في عالم حيث الحرب النووية تشكل تهديدا حقيقيا.

Mühür seni de değiştirmeye başlayınca insanlığa bir tehdit olacağını düşündüm ve sana da aynı şeyi yaptım.
و عندما بدأت العلامة بإفسادك و عندما رأيت أنك تشكل تهديدًا للجنس البشري فعلت الشيئ ذاته لك

Hisselerimi gidip almam için ortada bir tehdit olması gerekiyordu.
كان يجب أن تكون مستعداً لمهاجمتنا كان يجب أن تهددني لأحصل على حصصي

Beşinci Kol beklenenden çok daha büyük bir tehdit olduğunu ispatladı.
يبدو أنّ الرتلَ الخامس تهديدٌ أعظمُ ممّا خمّنّا.

O, gördüğü herkesin gizli bir tehdit altında olduğunu biliyor.
إكتشف أن كل شخص يراه كان تحت خطر محدق لا مرئي

Bu Darth Maul Cumhuriyet için direk bir tehdit olarak gözükmüyor.
لا يبدوا ان هذا الدارث ميول هو تهديد مباشر للجمهورية

O kitap bir tehdit. Rüyalarım, hırsız.
الكتاب هو التهديد المشترك الوحيد أعني أحلامي، السارق