Bunla ilgili ne yapacağımı bilmiyorum. Eğer çocuklara bir tehlike varsa... | Open Subtitles | لا أعرف ما العمل حول هذا إذا هناك خطر على الأطفال |
Savaşın bilime hizmet etmesine izin verdiğimiz sürece bir tehlike olmaz. | Open Subtitles | طالما أننا نجعل الحرب تخدم العلم ، فلن يكون هناك خطر |
Gerçekte bir tehlike içinde değildik, değil mi John? | Open Subtitles | نحن ما كناش في أي خطر فعلي مطلقاً؛ اليس ذلك الحق؛ جون؟ |
En kısa sürede yüzüme oturmazsan fazlaca bir tehlike yok. | Open Subtitles | لا يوجد خطر في هذا مالم تنحني أحترام لي قريباً |
Küçük kızımı kaçırdılar. Eşiniz ciddi bir tehlike içinde. Bir dakika. | Open Subtitles | لقد إختطفوا ابنتى زوجتك فى خطر داهم دقيقة من فضلك |
Bunun gibi ayinlerde her zaman bir tehlike vardır, biliyorsun. | Open Subtitles | كما تعلم، هنالك دائماً عنصر من الخطر لمثل هذه الطقوس |
Evet, ön sayfaları mesleki bir tehlike yapacak. | Open Subtitles | نعم ، بشكل جيد ، مما يجعل من الصفحات الأولى هي من المخاطر المهنية. |
Yapay zekâyla ilgili düzeltmemiz gereken daha büyük bir tehlike var. | TED | هناك خطر أكثر إلحاحًا ومجازفة أكبر وعلينا إصلاحهم أولًا. |
bir tehlike yoksa ne diye can yeleklerini giymemizi istiyorsun? Bunu açıkla dostum. | Open Subtitles | اذا لم يكن هناك خطر لم تريد ان نرتدي سترات النجاة |
Babam bir tehlike olduğunu biliyordu. Bana uyumaya gitmemi söylemişti. | Open Subtitles | عرف أبي أن هناك خطر أخبرني أن أذهب لأنام |
bir tehlike yok. Lütfen danışmaya başvurun. | Open Subtitles | ليس هناك خطر مباشر الرجاء الاتصال بالمكتب الأمامي |
Hoş ve yetenekli Dumais'in bana verdiği bilgiye göre yakın bir tehlike bulunmuyor bu rıhtım nispeten iyi durumda. | Open Subtitles | هذه المنطقة الرائعة تبين , أن ليس هناك خطر فوري . الحالة جيدة نسبياً |
Böylece kampta kısa bir süre dahi olsa, bir tehlike olmaz. | Open Subtitles | لرحمة المخيم من أي خطر أي كيفما تتلخص الحقبة |
En kısa sürede yüzüme oturmazsan fazlaca bir tehlike yok. | Open Subtitles | لا يوجد خطر في هذا مالم تنحني أحترام لي قريباً |
Elise'i hâlâ görüyor musun? Elise hâlâ görüşümüz dahilinde ama bu Amerikalı muhtemel bir tehlike içinde. | Open Subtitles | مازلنا نرى إليز وارد، ولكن الأمريكي في خطر داهم. |
Şiddetin biyolojik olarak açıklanmasının nedenlerinden biri bu hipotezin potansiyel bir tehlike olmasının sebebi sadece insanları yanlış yönlendirmesi değil gerçekten zarar verebilecek olmasıdır... | Open Subtitles | بل وقد يكون خطأً خطيراً إلى حد ما. و السبب الذي يجعل من الخطر أن نفترض أن هناك |
Burada bilgim dâhilinde olmayan biyolojik bir tehlike var. | Open Subtitles | نوع من المخاطر البيولوجية التي لم يتم إطلاعي عليها |
Bu odada tek bir tehlike var, biliyor musun? O da sensin. | Open Subtitles | هنالك خطرٌ في الغرفة، و خمن ما هو؟ |
Ama eğer bize yardım etmezsen Beşinci Kol'daki dostların ciddi bir tehlike altına girer. | Open Subtitles | لكن إن لم تساعدينا، فسيكون أصدقاؤكِ من الرتل الخامس في خطرٍ حقيقيّ. |
Artık karım, kızım, burda yaşayan herkes büyük bir tehlike içinde. | Open Subtitles | الآن، زوجتي وابنتي وكل من يعيشون هنا في خطرِ مُدقع |
Sanığın yıllar boyu işlediği çok sayıdaki suç kendisinin toplum ve insanlar için bir tehlike olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | عدد الجرائم الذي ارتكبها المتهم طوال الأعوام الماضية يشير إلى أنه خطر على أهله وعلى المجتمع |
Sence dolandırıcı veya senin için potansiyel bir tehlike mi? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه محتال؟ وأنه قد يمثل لك تهديداً محتملاً؟ |
Zira şu anda tüm hayallerim ve planlarım büyük bir tehlike altında. | Open Subtitles | فكل أحلامي ومخططاتي في خطر جسيم حالياً |
Ama kesinlikle büyütülecek bir tehlike durumu yok. | Open Subtitles | ولكني أؤكد لكم وللجمهور بأنه لا خطر من أي نوع |
- Bay Peterman ölümcül bir tehlike ile birçok kez karşılaşmışsınızdır. | Open Subtitles | -سيد بيترمان لا بد أن تلك لم تكن المرة الوحيدة حيث تواجه خطراً شديداً. |