Umuyorum ki bu tür sanat sezgi ve gelecekte onu yapay zekâya nasıl uygulayacağımızla ilgili farklı düşünmemize yardımcı olacaktır. | TED | أملي أن هذا النوع من الفن سيساعدنا أن نفكر باختلاف في حدسنا وكيف نطبق هذا على الذكاء اصطناعي في المستقبل. |
bu tür hedef odaklı çalışmalar, çocukların dikkat ve konsantrasyon becerilerinin geliştirmesine de yardımcı olur. Bundan dolayı çok yararlı. | TED | هذا النوع من الممارسة القائمة على هدف أيضا يساعد الأطفال على تطوير قدراتهم على الانتباه والتركيز و هذا أمر عظيم |
Erkekler ideal savaşçıyı gösterdiler, ardından kadınlar bu tür şiddetin etkilerini gösterdiler. | TED | إذا أظهر الرجال مفهوم المقاتل، فإن النساء أظهرن تأثيرات مثل هذا العنف. |
Fakat burda olma nedenim bu tür bir tasarımı anlatmak değil. | TED | لكني لم آت إلى هنا للحديث عن ذلك النوع من التصميمات. |
Bildiğiniz gibi ben bu tür şeyleri hafife alanlardan değilim. | Open Subtitles | كما تعرف ، لست الرجل الذى يستخف بمثل هذه الأشياء |
Ama ben senin bu tür sorunlarla ilgilendiğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم مسبقا أنّك مهتم بهذا النوع من المسائل |
Kaldı ki, bu tür kitaplar her zaman çok sıkıcı ve risksizdir. | Open Subtitles | إلى جانب، أن هذه الأنواع من الكتب دائما مملة جدا، وآمنة جدا |
bu tür anlaşmalarla paranın nereye gittiğini bulmak... ...sadece bu tür çabalarla olmamalı. | TED | الآن، فإنه لا ينبغي أن تأخذ فقط هذه الأنواع من الجهود لمعرفة أين ذهبت هذه الأموال في صفقات من هذا القبيل. |
Yayılmalar daha dar, çünkü insanlar bu tür şeyler alıp satıyor. | TED | يعتبر الانتشار ضيقا لأن الناس يقومون بتداول هذا النوع من الأشياء. |
Ancak bu hayvanlarda meydana geldiğinde bu tür simetri radyal simetri olarak bilinir. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بالحيوانات، يعرف هذا النوع من التناظر بـالتناظر نصف القطري. |
bu tür yemekler beni kendi yemeğimi pişirmeyi öğrenmeye itti. | TED | هذا النوع من الطبخ هو ما جعلني أتعلم الطبخ بنفسي. |
Hareketli toplumumuz, bu tür işleri desteklemiyor ya da hatta değer vermiyor. | TED | مجتمعنا سريع الخطى لا يدعمُ أو حتى يقدر هذا النوع من العمل. |
bu tür güzelleştirme aktiviteleri hoş olmayabilir, ancak çok ihtiyaç duyulur. | TED | مثل هذا الافعال من التجميل قد لا تكون جميلة لكنها مطلوبة |
bu tür şeyler çok sık oluyor, dışarıda çok çılgın bir dünya var. | Open Subtitles | شيئ ما مثل هذا الشيء يجعل الناس تدرك كيف هو العالم مجنون بالخارج |
Ve diyorsun ki; bu tür kızlar geceleri içmeye gider, öyle mi? | Open Subtitles | وأنتِ تقولين أنكِ ذلك النوع من الفتيات اللاتى يشربن فى الليل ؟ |
Eskiden, burada baktığımız bu tür hastalar zincirlenmiş ve kendi pisliklerine terk edilmişti. | Open Subtitles | كانت ذلك النوع من المرضى الذين نتعامل معهم هنا مقيّدين ومتروكين في رجسهم |
Seni çok fazla eleştirdiğimi düşünebilirsin ama bana göre önceki deneyimlerimden yola çıkarak bu tür şeyleri "iyi ki biliyormuşum" sınıfına koyuyorum. | Open Subtitles | ربما أنتى وجدتيها صعبة المنال,لكن بالنسبة لى عندى معرفه أولويه بمثل هذه الأشياء و أنها تكمن تحت مسمى من الجيد أن تعرفى |
Chatman daha önce de bu tür davranışlarda bulundu mu? | Open Subtitles | هل كان لتشاتمان سوابق بهذا النوع من السلوك قبل ذلك؟ |
Kısa zaman öncesine kadar ışıklandırmamız bu tür lambalar yardımı ile sağlanıyordu. | TED | ليس منذ فترة طويلة دخلت الاضاءة مفهوم حياتنا .. فهي بدأت مع هذه الأنواع من المصابيح. |
...dev kaplumbağalar, filler ve bu tür kalıntıları kazıyorduk. | TED | وقمنا بحفريات لسلاحف عملاقة، وأفيال وأشياء أخرى من هذا القبيل. |
Eğer çok sayıda bu tür balık götürülürse mercanlar ölecek. | Open Subtitles | إذا الكثير من هذا النوع من السمك أزيل المرجان سيموت |
yaşadığım sürece unutmayacağım. whew. bu tür bir oyuna sende gidebilirsin. | Open Subtitles | لن أنساها طول حياتي يمكن أن تذهب إلى لعبة مثل تلك |
Dedektifliğe başladığım ilk zamanlarda bu tür ülkelerde birçok şüpheli kaybettim. | Open Subtitles | في أيامي الأولي كمحقق فقدت عدة مشتبه بهم لمثل هذه الدول |
Ben bir oyun tasarımcısıyım, bu yüzden bu tür şeyler evimde fazlaca var. | TED | بما انني مصممه العاب, لدي مثل هذه الاشياء في كل مكان في المنزل |
bu tür durumlarda, insanın kendisini ele vermemesi çok zor. | Open Subtitles | من الصعب أن تشجب هذا الأمر في مثل هذة الظروف |
Tüm normal sosyal etkileşimimiz bu tür müşterek ifadelere bir tür davete dönüşür. | TED | كل تفاعلاتنا الاجتماعية الطبيعية تصبح نوعا من الدعوة لهذا النوع من التعبير الجماعي. |
Çocuk paylaşımı davalarında bu tür suçlamaların olması standart bir şeydir. | Open Subtitles | في دعاوى حضانة الأطفال ، تكون هذه النوعية من الإتهامات تقليدية |
Bir daha bu tür şeyler yapmayacağına dair söz vermiştin. | Open Subtitles | لقد وَعدتَني بانك لن تفعل هذا النوعِ مِنْ الاشياءِ ثانيةً |