Enderby'nin evinde bulduğumuz çamur parçasını pişirdim sonra bıraktığı boşluğu alçı ile doldurdum. | Open Subtitles | لقد خبزت قطعة الطين التى وجدناها فى منزل اندرباى ثم ملأت الفتحة بالجبس |
Aynen bir saat önce Benjamin Raspail'in başında bulduğumuz gibi. | Open Subtitles | تماما مثل التى وجدناها فى راس بنيامين راسبيل منذ ساعه |
Olay yerinde bulduğumuz koli bandının üstündeki parmak iziyle karşılaştırdık. | Open Subtitles | وقارناهم مع بصمة وجدناها على الشريط اللاصق من مسرح الجريمة |
İlk cesedi bulduğumuz yıldan bu yana, 6 tane daha bulduk. | Open Subtitles | خلال سنة، منذ اكتشفنا الجثث الأولى عثرنا على ست جثث أخرى |
Umalım da, bulduğumuz sadece çürümüş cesedi olsun... çünkü senin nişanlını öldürdü. | Open Subtitles | على أمل , أن نجد فقط جثته المتعفنة جزاءاً على قتله لخطيبك |
bulduğumuz boyada hem porsuk, hem de naylon domuz kılı vardı. | Open Subtitles | في عيّنةِ الدهان الزيتي جَمعنَا، وَجدنَا كلا شَعر الغريرِ وشعر نايلونِ خشن. |
Bu kemiklerde de bulduğumuz iskeletteki diş izlerinin aynıları var. | Open Subtitles | هذة العظام عليها نفس العلامات التي وجدناها على الجثة السابقة |
Oda ve içindeki her şey tam olarak bulduğumuz gibi. | Open Subtitles | تلك الغرفة و كل شيء فيها هي كما وجدناها تماماً |
Ki o izlerin cinayet silahında bulduğumuz izlere uyacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | والتي نعتقد أنها ستطابق البصمة التي وجدناها على سلاح الجريمة |
Bana göre sende bulduğumuz iğne sana canavarın yumurtalarını bıraktı. | Open Subtitles | أعتقد أن الشوكة التي وجدناها .عليك قد تحمِل بيض المخلوق |
Olay yeri inceleme ekibi kontakta bulduğumuz anahtardan parmak izi çıkarmış. | Open Subtitles | تقنيو مسرح الجريمة إستخرجوا بصمة من المفاتيح التي وجدناها في المحرك |
Dört çocuğu, yerde bulduğumuz kâğıt parçasını incelemek için kasabanın karşısına götürüyorum. | Open Subtitles | أخذ أربع أطفال خلال البلدة لنحقق في قطعة ورق وجدناها على الأرض. |
bulduğumuz ilk cesedin göğüs boşluğu üzerindeki göğüs kemiğinde; dördüncü, beşinci ve altınca kaburga kemiklerinde ağır travmalar var. | Open Subtitles | تجويف الصدر للجثة الأولى التي وجدناها تُظهر جرح هائل بعظمة القص و الأضلاع القصية الرابعة و الخامسة و السادسة |
bulduğumuz market alışveriş için kullanılan arabayla ne kadar şansımız olur bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أتوقع أن يحالفنا حظ أوفر مع سيارة جلب البقالة التي وجدناها |
Peki bu sabah barakaların birinde kilitli halde bulduğumuz ceset hakkında? | Open Subtitles | ماذا عن الجثة التي وجدناها محجوزة في احدي الثكنان هذا الصباح |
Sabahtan bu yana bulduğumuz en iyi koru burası derim. | Open Subtitles | سأقول أن هذا هو أفضل ملجأ عثرنا عليه منذ الصباح |
Umalım da, bulduğumuz sadece çürümüş cesedi olsun... çünkü senin nişanlını öldürdü. | Open Subtitles | على أمل , أن نجد فقط جثته المتعفنة جزاءاً على قتله لخطيبك |
Profesörün evinde bulduğumuz silahlar yaralarına uyuyor. | Open Subtitles | والأسلحة التي وَجدنَا في الأستاذِ جَارى البيتُ إلى جروحِ الكلبَ. |
bulduğumuz şey, kralların daha çok şifalı ipekotunu tercih ettiğiydi. | TED | ما نجده هو أن فراشات الملوك تفضل بشدة الصقلاب الطبية. |
Seni içinde bulduğumuz bebek battaniyesi, çok uzun zaman önce. | Open Subtitles | بطانية الاطفال التي وجدناك فيها منذ زمن بعيد. |
Evde bulduğumuz tüm kıllar golden retriever cinsi köpeğe aitti, bu da evde başka bir golden retriever köpek olmasını gerektirir. | Open Subtitles | كل شعر الحيوانات الذي وجدناه في مسرح الجريمة يتوافق مع مسترد ذهبي مما يقترح أن هناك مسترد ذهبي آخر في المنزل |
Bu sabah evlerimizde bulduğumuz işaretlerle. | Open Subtitles | بالعلامات التي وجدنها هذا الصباح على بيوتنا. |
Ama neyse ki kurbanın üzerinde bulduğumuz tahta- tavşancığı özel bir tür tahta-tavşancığıymış. | Open Subtitles | في كل الشاطئ الشرقي لكن من حسن حظنا الأرنب الذي وجدناه على الضحية |
Diğer yeni keşfedilen ülkelerde bulduğumuz vahşilerle birçok yönden benzeşiyorlar. | Open Subtitles | ويشبهون الهمج الذين وجدناهم فى كل البلاد المكتشفة حديثاًَ |
Aslında laboratuvar sistemlerimize web üzerinden tekrar bağlanacak olursak gerçek zamanlı olarak her gün ne kadar virüsü, ne kadar yeni kötü amaçlı yazılım örneğini bulduğumuz konusunda bir fikir edinebilirsiniz. | TED | في الواقع اذا اتصلت مرة اخرى بانظمة مختبراتنا عن طريق الشبكة يمكننا ان نرى في الوقت الحقيقي فقط فكرة عن كم من الفيروسات كم من امثلة البرامج الخبيثة نجدها كل يوم |
bulduğumuz bir diğer şey katılımcıların sevmeye yönlendirildikleri alternatifi daha sonra tercih etmeleriydi. | TED | وما اكتشفناه أيضًا هو أن المشاركين كثيرًا ما يفضلون عكس الاختيار، الذي جعلتهم يعتقدون أنهم اختاروه. |
Hatırlayın, beynin bulduğumuz bu kısmı psikopatik insanlarda tepkisizdi. | TED | وتذكروا، أن هذا هو نفس الجزء من الدماغ الذي وجدنا أنه كان أقل استجابة عند الأشخاص السيكوباتيين. |
Bu, dolandırıcının üstünde bulduğumuz para. | Open Subtitles | ألقي نظرة على المال الذي أخذناه من المحتال |
Her şeyden önce, fan panelinde bulduğumuz şey kurumuş kan, saç falan mı? Kan, aslında çoğunlukla ketçap ve yemek ve şu kıllar da kısa fırça kılları. | Open Subtitles | أولا، المادة التي وجدنا على النصير النصل، الدمّ المجفّف وشعرات فروة الرأس؟ |