Kariyerinizden daha önemli olan bir şeyi tamamen önemsemediğiniz görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنكِ مُتجاهلة تماماً شئ ما أكثر أهمية من عملكِ |
Bir zamanlar önemliydik, fakat bugünlerde bir kediden daha önemli değiliz. | Open Subtitles | لقد كنا أشخاصاً مهمين, لكن اليوم لسنا أكثر أهمية من قطة |
Ve şu andaki ortamda bunu gösteriyor. Bundan daha önemli birşey olabilir mi? | Open Subtitles | هذا هو ما يحدث هنا وما الذى قد يكون أكثر أهمية من ذلك؟ |
Çeliğin bana altın ve mücevherden daha önemli olduğu zamanlar. | Open Subtitles | عندما كان الفولاذ بالنسبه لى أهم من الذهب و الجواهر |
Nazikçe söyle, devamlı kapısının eşiğinde beklemekten daha önemli işerim var. | Open Subtitles | فاخبريه لطفا أن لدي أمورا أهم من أتردد على عتبات بابه |
Bu sadece laf, ve senin için hayattan daha önemli. | Open Subtitles | هذه فقط مادة، وقد أصبحت أكثر أهميّة لك من الحياة |
Ama şu anda daha önemli şeylere yoğunlaşmalıyız, şey gibi... | Open Subtitles | لكن الآن يجب أن نركز على أمور أكثر أهمية مثل |
Ve bütün dünyada aileden daha önemli bir şey yoktur. | Open Subtitles | وليس هناك شيء أكثر أهمية في العالم كله من الأسرة. |
Her neyse. Gündemde yapılması gereken daha önemli işler var. | Open Subtitles | على أية حال , هناك أشياء أكثر أهمية في الأجندة |
Düşüncelerimizi ne zaman otele geri döneceğiz gibi daha önemli şeylere yoğunlaştıralım. | Open Subtitles | لنحوّل مناقشتنا إلى أشياء أكثر أهمية عندما نعود للفندق أريد غرفة لوحدي |
Benden daha önemli ne gibi bir işin olabilir ki? | Open Subtitles | ما الذي يمكن أن تكون تفعله أكثر أهمية مني ؟ |
Hiçbir şey Teksas'a gidecek yol bulmamızdan daha önemli değil. | Open Subtitles | لا شيء أكثر أهمية من إيجاد طريق الوصول إلى تكساس |
Benim için sana hissettiklerimden daha önemli bir şey yok. | Open Subtitles | بالنسبة لى لا شئ أكثر أهمية من طريقة شعورى نحوكِ |
Vakit kaybı. Onların düşünmeleri gereken daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | مضيعة للوقت، لديهما ما هو أهم من ذلك ليشغل بالهما |
Ambarda yapılan görevin her şeyden daha önemli olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن أن العمل الذي بالحجرة الأرضية أهم من أي شئ |
Bugün güzel surattan başka çok daha önemli bir şey öğrendin. | Open Subtitles | اليوم أنت تعلمت أن هناك أشياء أهم . من الوجه الجميل |
Burada senin için, çevrecilere yaranmaktan çok daha önemli bir şey olmalı. | Open Subtitles | يوجد هنا شيء مهم لك أكثر أهميّة من موافقة بضعة متحمّسين بيئيين |
Ama sırf temiz olmaktan daha önemli şeyler de var. | Open Subtitles | لكن هناك امور كثيرة اكثر اهمية من كونك فقط نظيفا |
Polisler için parmak izinden daha önemli olabileceğini düşünüyorum cidden. | Open Subtitles | اظن انها حتكون اهم من بصمة الصوبع فى شغل الشرطه |
Şu an, sabah kahvelerini aldığın o tuhaf gazete bayiinin geleceği için endişelenmekten çok daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | لدي أمور أهم بكثير لأقلق بشأنها الآن أهم من مصير كشك الجرائد السخيف الذي تشتري منه قهوتك في الصباح |
Burada oturup ölmemi beklemekten daha önemli işlerin var. Git. | Open Subtitles | لديك أعمال أهمّ من الجلوس هنا بانتظار موتي |
Kardeşimin evlenme şansını yok etmemden daha önemli ne olabilir acaba? | Open Subtitles | ماهو أكبر من احتمالية تخريب الفرصة على أختي لكي تتزوج .. |
Senin kendi sorunların var ve bizim bu konuda konuşmamız çok daha önemli. | Open Subtitles | تعرضت لصدمة كبيره . وأعتقد انه من المهم ان نستمر بالتحدث عن ذلك |
Bu, ev için alacağımız paradan daha önemli benim için. | Open Subtitles | أكثر أهميه لدي أيًا كان المال الذي نحصل عليه منه |
Yıllık fotoğrafından daha önemli olan tek şey yıllık alıntındır. | Open Subtitles | الشيء الأهم من كتابك السنوي هو كتاب الملاحظات الخاصة بك |
Adil olarak kazanmanın kazanmaktan daha önemli olduğuna inanan bir adamdın. | Open Subtitles | بل كنت رجلا يؤمن بأن الرِبْح بانصاف أكثر أهميَّةً مِنْ الرِبْح |
Boyunduruğum altındaki kıdemli kişiler, cebinde altın olanlardan daha önemli olacak. | Open Subtitles | استثمار الرجال تحت قاعدتي سيكون أعظم من احتفاظهم بالذهب في محافظهم |
Ama çok daha önemli olduğunu düşündüğüm bir şeyle bitirmeme izin verin, ticaretten çok daha önemli bir şey. | TED | ولكن اريد ان أُنهي بشيء أعتقد أنه اهم بكثير من الفرص الاقتصادية |