El' in davrandığı şekilde bir daha asla eskisi gibi olabileceğimizi düşünmüyorum. | Open Subtitles | بالطريقة التى يتصرف بها إل لا أظن أننا سنكون أبداً على يرام |
Bana, sana davrandığı kadar kibar davranmadı, sanki görmedi bile. | Open Subtitles | هو ليس لطيفاً مثلك يتصرف كأنه لم يراني، ولكنه لطيف |
Beş katılımcının, deneye geç kalan birine deney yapanın kaba davrandığı çalışmalar yürüttük. | TED | لذا أجرينا دراسات حيث يشاهد خمسة مشاركين شخصًا يتصرف بوقاحة تجاه شخص وصل متأخرًا للتجربة. |
Sporcuların partnerlerine kum torbası gibi davrandığı profesyonel sporları desteklemeyi bırakabiliriz. | TED | يمكننا التوقف عن دعم الرياضة المهنية حيث يعامل الرياضيين شركائهم باللعب كما لو كانوا أكياس مخصصة للكم. |
Ofiste insanların birbirine biraz daha iyi davrandığı bir ortam yaratmak istedik, dış dünyaya kıyasla sadece biraz daha saygı ve değer. | TED | وفي المكتب، أردنا أن نخلق بيئة يعامل فيها الناس بعضهم بطريقة أفضل قليلًا، فقط أكثر احترام قليلًا ومراعاة منها في العالم الخارجي |
Sana bu şekilde davranamaz. Rachel, Bana nasıl davrandığı umurumda değil, tamam mı? | Open Subtitles | (ريتشل), لا أهتم بكيفيةِ معاملتهِ لي , حسنٌ؟ |
Asla diğer bir çok sanatçının davrandığı gibi davranmadı. | Open Subtitles | انه لم يتصرف كما يفعل العديد من الفنانين الآخرين |
Son birkaç gün boyunca garip davrandığı doğru. | Open Subtitles | صحيح انة كان يتصرف بطريقة غريبة فى الايام الاخيرة |
Babana doğal davrandığı için kızamazsın. | Open Subtitles | لا تغضبي على والد بسبب كونه يتصرف على طبيعته |
Tam olarak değil. Cihaz neden Teal'c'e de sana davrandığı gibi davranmadı? | Open Subtitles | ليس تماما ، لماذا لم يتصرف الجهاز مع تيلك على نفس النحو ؟ |
Son birkaç gün boyunca garip davrandığı doğru. | Open Subtitles | صحيح انة كان يتصرف بطريقة غريبة فى الايام الاخيرة |
Ben sadece, Kakashi-sensei garip davrandığı için onu geri getirmeye çalıştım o kadar. | Open Subtitles | لقد كان المعلم كاكاشي يتصرف بغرابة لذا حاولت أن أُعيده |
Herkes kayda alınırken deli gibi davrandığı için birkaç doğal şey çekmek istiyorsan, tek yol kamerayı saklamak. | Open Subtitles | على كيفية الحصول على الأشياء الجيدة بما أن الجميع يتصرف بجنون عندما يعلمون أنه يتم تسجيلهم. |
Ona inanmak istedim, bana karşı garip ve mesafeli davrandığı gerçeğini görmezden geldim. | Open Subtitles | كٌنتٌ أٌريد تصديقه , لذا تجاهلت حقيقة أنه كان يتصرف بغرابة وتباعٌد |
İlaçlarını almadığı zamanlarda dengesizlik yapabilir ama böyle davrandığı hiç olmamıştır. | Open Subtitles | إنه يصبح متقلب المزاج عندما ينسي أن يأخذ دوائه ولكنه لم يتصرف هكذا قط |
Dan dayı tuhaf davrandığı için mi konuşmak istiyorsunuz onunla? | Open Subtitles | ـ هل هذا لأن العم دان يتصرف بغرابة؟ |
CEO'su kendi gibi davrandığı sürece. | Open Subtitles | طالما مدير الأعمال التنفيذي يتصرف بأدب |
Mr Darcy ona hiç yakınlık göstermiyor ve bir yabancıya davrandığı gibi ilgisiz davranıyor | Open Subtitles | السيد دارسى لم يبدى ميلا نحوها وعاملها بنفس الطريقة التى يعامل بها الجميع |
House size de şimdiki çalışanlarına davrandığı gibi kötü mü davranıyordu? | Open Subtitles | هل كان هاوس يعاملكِ بفجاجة كما يعامل أتباعه الحاليين؟ |
Rachel, Bana nasıl davrandığı umurumda değil, tamam mı? | Open Subtitles | (ريتشل), لا أهتم بكيفيةِ معاملتهِ لي , حسنٌ؟ |