Karnını ovalama için geliyor, çünkü bunun bana şans getireceğini düşünüyor. Parikrma'ya başladığım zaman dünyayı değiştirmek için büyük bir kibir besliyordum. | TED | يأتي لكي يفرك بطنه لأنه يؤمن بأنه سيمنحني الحظ عندما بدأت باريكرما لقد بدأت مع قدر كبير من الغطرسة ، لتغيير العالم |
Bu farklı. Büyü hayatın doğal akışını değiştirmek için kullanılamaz. | Open Subtitles | هذا مختلف ,السحر لا يمكن استخدامه لتغيير النظام الطبيعي للأشياء. |
Evet, ağaçlar ormanların temelidir fakat bir orman, gördüğünüzden çok daha fazlasıdır ve bugün, ormanlara bakış açınızı değiştirmek istiyorum. | TED | نعم، إن الأشجار هي أساس الغابات، ولكن الغابة هي أكثر بكثير مما نراه، وأريدُ اليوم تغيير طريقة تفكيركم حول الغابات. |
Üstümü değiştirmek için kızların tuvaleti boşaltmasını beklemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت إلى الإنتظار حتى يغادرن الفتيات غرفة السيدات كي أغير |
Pekâlâ, tamam. Sanırım fikrini değiştirmek için birkaç ayın var. | Open Subtitles | طيب يعني أعتقد في بضعة أشهر إذا قمت بتغيير رأيك |
Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. | TED | إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك |
Hazır buradayken, ekibimde değiştirmek istediğin başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل من شيء آخر تريدين تغييره في فريقي بينما أنا هنا؟ |
Buraya önceliklerimi değiştirmek için geldim ama ilk fırsatta vazgeçiyorum. | Open Subtitles | جئت هنا مقسما لتغيير أولوياتي وفي الفرصة الأولى أترك ذلك |
Dünyayı değiştirmek tek bir kişiyle değil, bir nesil boyunca olur. | Open Subtitles | فهو بتطلب أكثر من رجل لتغيير العالم ويتطلب أكثر من جيل. |
Bu duygusal hayal kırıklığı ifadesini değiştirmek için ne gerekirse. | Open Subtitles | سأفعل أي شيء لتغيير هذا التعبير المليء بخيبة الأمل العاطفية. |
Cevabım hayır, çünkü bu belirli kararı sevmiyorlar, ancak sistemi değiştirmek istemiyorlar. | TED | وإجابتي لا، لأنهم لا يعجبهم القرار الخاص، لكنهم لا يريدون تغيير النظام. |
Sadece yakalanmış olmanızın, müttefikleri planlarını değiştirmek... zorunda bırakacağına Başkomutanlığı ikna ettim. | Open Subtitles | لقد اقنعت القيادة العليا ان مجرد اسرك سيجبر الحلفاء علي تغيير خططهم |
Evet, iş değiştirmek şimdiye kadar yaptığım en akıllıca şeydi. | Open Subtitles | نعم ، تغيير المِهنَ كَان الشيء الأذكى الذي عملتُهُ دائماً |
Her zaman nefret ettiğin salondaki o halıyı değiştirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان أغير السجاد الذي في غرفة المعيشه الذي تكرهه |
Belki de aptal olduğumu düşünüyorsun, ama hep hayatımı değiştirmek istemişimdir. | Open Subtitles | , أنت ربما تعتقدني حمقاء لكني دائما أردت أن أغير حياتي |
Bu da araştırma odağımı tamamen değiştirmek üzere büyük bir karar vermeme yol açtı. | TED | والذي قادني بدوره إلى قرارٍ كبير بتغيير محور تركيز بحثي كُليّاً. |
Birlikte olduğumuzda 'beklenildiği düzeyde iyi' sınırsız hâle gelecek, çünkü o beklenti, çevremize yeniden yön vererek dünyayı değiştirmek olacak. | TED | ومعًا، الخير كما تتوقعون ليس له حدود عندما يكون المتوقع هو إعادة تشكيل البيئة الخاصة بنا، نستطيع أن نغير العالم |
Bulmak için, bazen de değiştirmek için çabaladığımız tek şeydir kader. | Open Subtitles | إنه الأمر الوحيد الذي نبحث عنه أو نكافح من أجل تغييره |
Ama gitmeleri için fikirlerini değiştirmek için çok geç değil. | Open Subtitles | لكن الوقت لم يتأخر جداً لتغير رأيك حول مغادرة المكان |
Bugün, cezalandırma konusunda düşünce tarzımızı değiştirmek üzerine konuşmak istiyorum. | TED | اليوم أريد الحديث عن التغيير في طريقة تفكيرنا عن التقويم |
Ama çok güncel de olsa, fizyolojiler için bu tür davranışsal sahneleri değiştirmek mümkün. | TED | ولكن في الآونة الأخيرة، كان من الممكن تعديل هذه الأشكال من المجالات السلوكية لعلم وظائف الأعضاء |
Belki de hâlâ yolumuzu değiştirmek için çok geç değildir. | Open Subtitles | فلا أعتقد أن الوقت قد تأخر لكي تغيري طريقاً أنت موجودة فيه |
Yani , Çocukların altlarını değiştirmek için birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | اعني ، احتاج إلى شخص ليساعدني ان اغير لهم حفاظاتهم |
Nasıl değiştirmek istediğin hiç de önemli değil. Biz değişmesini istemiyoruz. | Open Subtitles | لا يهم كيف تريد أن تغير الأشياء لا نريدها أن تتغير |
Konuşmalara,karşılıklı anlaşmayı arttırmak ve fikirleri değiştirmek için ev sahipliği yapıyoruz. | TED | نحن نستضيف النقاشات التي تروّج للفهم المتبادل ونأمل بأن تغيّر العقول. |
derler, 20'li yaşlarındakilerin yaptığı ve düşündüğü şeyleri değiştirmek istiyorum. | TED | أريد أن أغيّر ما الذي يفعله و يفكر به الأشخاص في العشرينيات. |
Bu fikri değiştirmek için güreşe başladım zaten. | Open Subtitles | لقد بدات باحتراف المصارعة لأقوم بتغير هذه الفكرة |