Aman Tanrım, ücretsiz klinikte bu kızı tedavi etmiştim. doğuştan meme uçları yok. | Open Subtitles | لقد عالجت تلك الفتاة في العيادة المجانية كانت قد ولدت دون حلمتي ثدي |
doğuştan böyleyim. Alt vücudum vardı ve üstü de onunla beraber geldi. | Open Subtitles | لقد ولدت بها , كان عندي عضلات سفلية و العلوية قدمت معها |
Bu mesleği seçmemin ve işimi iyi yaptığımı hissetmemin en önemli nedenlerinden biri gördüğünüz gibi doğuştan şüpheci olmam. | Open Subtitles | أحد الأسباب الرئيسية الذي جعلني أنخرط في هذه الوظيفة ويجعلني أشعر بأنّي بارع بالعمل هو أنّي دائم الإرتياب بالفطرة |
Adam insana durmaksızın bir güven veriyor. doğuştan bir lider. | Open Subtitles | هذا الرجل لم يتوقف أبداً لإلهامي بثقة إنّه قائد بالفطرة |
Hiç doğuştan müthiş becerikli olduğunuz fakat henüz keşfetmediğiniz bir yeteneğiniz olmasını umdunuz mu? | TED | هل سبق وأن أملت أن هنالك قدرة خفية لم تكتشفها بعد وأنك تتقنها بشكل طبيعي ؟ |
Bazı insanların böyle şeylere doğuştan yeteneği vardır ve belki seninki de budur. | Open Subtitles | بعض الناس لديهم مجرد موهبة طبيعية لهذه الأشياء، و ربما هذا هو لك. |
Karakterinin doğuştan meyilli olduğu şey. | Open Subtitles | .شيء وُلدت شخصيّتك في اللعبة للقيام به |
Dört çocuğum var ve en küçük olanı doğuştan beyin felçliydi. | TED | لدي أربعة أبناء، أصغرهم ولدت مصابة بشلل دماغي. |
Bacakları ve leğen kemiği doğuştan bozuktu. | TED | لقد ولدت بعيب خلقي على مستوى القوائم الخلفية و الحوض. |
Bu durumda bazı insanlar doğuştan yetenekli olduğunuzu ya da yeteneksiz olduğunuzu düşünür. Sanki Mary Anderson dünyayı daha net görmeye doğuştan yetenekli gibidir. | TED | يعتقد البعض أنه إما أن تولدوا بهذه القدرة أَوْ لاَ، وإذا كانت ماري أندرسون قد ولدت مزودة برؤية أوضح للعالم. |
Annem senin "doğuştan kazanan" olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنا لم آخذ هذه الصفة منك. أمي تقول أنك ولدت فائزاً |
- Tek yapmak gereken yalan söylemek ve duygulara oynamaktı. Sen doğuştan siyasetçisin. | Open Subtitles | كل ما عليك القيام به هو الكذب وأن تتلاعب بالعواطف، أنت سياسي بالفطرة |
doğuştan incinebilirlik araştırmacısı değilim. | TED | أنا لست باحثة في مسألة الإنكشاف بالفطرة. |
yani bir çeşit doğuştan liderdin, ama biraz isyancımıydın, ya da nasıl | TED | لذلك فقد كنت نوعا من الـ..قائدا بالفطرة, و لكن مع قليل من الـ..هل كنت متمردا حينها, أم كيف كنت ستـ.. |
Bilim gösteriyor ki bunun sebebi doğuştan gelen bir adalet hissimizin olması. | TED | هذا لأن العلم يبينُ أن لدى البشر شعورٌ طبيعي بالإنصاف. |
Daha sonra doğuştan çok zengin olan Ursula Stanhope... | Open Subtitles | إذن، الطبيعي هو القلق والغير طبيعي أن أورسولا ستانهوب غنية |
Bagaj taşımacılığı için doğuştan yetenekli gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | يبدو أن لك مهارة طبيعية في التعامل مع الحقائب |
Eminim doğuştan hazırsındır, değil mi? | Open Subtitles | أراهن أنّك وُلدت مُستعدّاً، أليس كذلك؟ |
Bu çocuk çok yetenekli. Böylesini hiç görmedim. - doğuştan sihirbaz. | Open Subtitles | الولد طبيعي، لم أرى في حياتي أي شيء كهذا، لقد وُلد كساحر |
Jessica, görme yetisi ile doğan ve doğuştan kör olan insanların, bunu bir fiziksel yarışmayı kazandıklarında yaptıklarını gösteriyor. | TED | الأشخاص المبصرين منذ الولادة والأشخاص المكفوفين منذ الولادة يفعلون الشيء ذاته حين يربحوا في منافسة رياضية |
Çoğu zaman hafızası kuvvetli olan insanların doğuştan yetenekli olduklarını kabul ediyoruz, fakat gerçekte böyle değil. | TED | نتحدث كثيراً عن أناس يمتلوك ذاكرة قوية كما لو كانت هبة فطرية ولكن هذا ليس هو الحال |
- Söylediğim gibi, Ben doğuştan hazırım. | Open Subtitles | ـ مثلما قلتُ لك ، أنا ولدتُ مستعداً |
Bazı insanlar doğuştan sağırdır. Ona ne söylediğinizin önemi yoktur. | Open Subtitles | حينما أفكر بشأن الناس الصم، هكذا ولدوا صما |
İnsanın doğuştan gelen iletişimde kalma dürtüsünü bizden çok daha iyi anlamışlardı. | TED | فهموا أكثر منا حاجة الناس الفطرية للاتصال. |
doğuştan numaralı değiller. | TED | حتما هي لم تولد بهذه الأرقام .. أليس كذلك ؟ |
Şu kadarını söyleyim, doğuştan cerrah olunmaz. | TED | دعوني أقول لكم، الجراحون لا يولدون جراحين. |