eğlence sona erdi, beyler! Silahlarınızı bırakın ve dışarı çıkın! | Open Subtitles | . انتهى المرح يا رفاق . ألقوا بالخردوات ، وتحركوا |
eğlence ve oyunun yanı sıra, çocuklar tasarımlarında güzelliğe de önem veriyor. | TED | بالإضافة إلى المرح واللعب، يقدّر الأطفال الجمال في تصاميمهم. |
Kabak kafalıyla birlikte ikili buluşmamız var-- eğlence bir seçenek olamaz. | Open Subtitles | أنا ذاهب في موعد مزدوج مع رأس اليقطينة المتعة ليست خياراً |
Ben de sizlere bu önemli anda en çok etkilendiğim kesişme ile ilgili konuşacağım, ki onlarda eğlence ve robotik. | TED | لذلك أود أن أحدثكم هذه الليلة حول تقاطع أجد جُل حماستي وشغفي منصب بهما هذه اللحظة ، وهما الترفيه والروبوتات. |
Kanı yeşil akan bir eğlence katilisin. Belki de buradan ışınlanmanın vakti gelmiştir. | Open Subtitles | حسناً، أنت قاتل مرح أخضر دموي ربما حان الوقت أن تنتقل من هنا |
Bir gecelik eğlence bütün bir alıştırma gününü kaybetmeye değmezdi. | Open Subtitles | لم يكن من الجيد إضاعة يوم تمرين مقابل ليلة متعة |
Yani oyuncaklarla oynayarak edinebileceğin eğlence ve merak var. | TED | وهناك أيضا كل المرح والفضول اللذان يمكن أن تعيش وأنت تلعب بالألعاب. |
Onu unutmak için mi, çapkınlara ve eğlence düşkünlerine takılıyorsunuz? | Open Subtitles | لهذا السبب تغيرت وذهبت لشواطىء المرح ومحاولة نسيانه |
eğlence bitti! | Open Subtitles | لا تزال هناك رصاصة من أجلك انتهى المرح يا بروكستون |
Her insan biraz eğlence ister. Nereye gidelim? | Open Subtitles | كل شخص يريد القليل من المرح أين يجب أن نذهب ؟ |
Sırf eğlence olsun diye seni vurmadan önce tüm dişlerini sökebilirim. | Open Subtitles | ومن أجل المتعة فقط، قد أقتلع كلّ أسنانكَ قبل أن أرديكَ |
Mekanımda oyun oynattığımı kabul ediyorum ama sadece eğlence amaçlı. | Open Subtitles | حسناً، أعترف بأستضافتي للعبة، لكن كان فقط من أجل المتعة. |
eğlence treni kalkıyor. Ve babam nihayet öldüğünde, cidden nurlanmıştı. | Open Subtitles | قطار المتعة يمشي وعندما توفي أبي بالنهاية انه بالحقيقة متوهج |
50 yılda hiçbir değişiklik yok, kamera arkasında çalışan birkaç kadın yönetmen ve eğlence endüstrisi bize izleyici olarak güvenmiyor. | TED | لم يطرأ أي تغيير منذ 50 عامًا، عدد قليل من المخرجات يعملن خلف الكاميرات وصناعة الترفيه لا تثق بنا كجمهور. |
Bu bahar dansı insanoğlunun icat ettiği en saçmasapan eğlence şekli. | Open Subtitles | رقصة الموريس هي أكثر أنواع الترفيه بلاهةً اخترعها الانسان على الاطلاق. |
Aman ne güzel, sizin için bebek demek eğlence ve oyun demek, benim içinse alt değiştirme ve gece beslenmesi demek. | Open Subtitles | طبعاً، بالنسبة إليكم فالطفل يعني مرح ولعب. أما بالنسبة لي، فيعني تغيير حفاضات ورضاعة في منتصف الليل. |
Güzellik, sanat ve eğlence eserlerinin yaratılması ve beğenilmesinde büyüttüğümüz ve yoğunlaştırdığımız adaptif bir etkidir. | TED | الجمال هو نتيجة التكيف، الذي ننشره، ونزيده قوة في صنع و متعة أعمال الفن و الترفيه. |
Basın seni bir canavara çevirdi çünkü gerçeği önemsemiyorlar. Tek ilgilendikleri eğlence. | Open Subtitles | ،الإعلام يظهرك كالوحش لأنهم لا يهتمون بالحقيقة كل ما يهمهم هو التسلية |
Geçmişe dair bir anısı, geleceğe dair bir bilgisi yok ve sadece iki şeyi umursuyor: Rahatlık ve eğlence. | TED | لا يوجد لديه ذاكرة للماضي و لا أدنى معرفة بالمستقبل .. هو يهتم بشيئين فقط : "سهل و ممتع" |
eğlence için zaman yoksa gezegeni ne için kurtarmaya çalışıyoruz? | Open Subtitles | إن كان ليس هنالك من وقت للمرح لم ننقذ الكوكب؟ |
Size çok daha farklı bir eğlence düzenlemeliydim: | Open Subtitles | كان يجب أن أعد وسائل ترفيه رائعة لك مستر ليزلى |
Ve bunlar eski medyanın karakteristik özellikleri değil ve günümüz medyası için de hemen hemen hiç geçerli değiller, ama geleceğin eğlence anlayışını tanımlayacaklar. | TED | وهذه ليست خصائص الوسائط القديمة، وهي بالكاد تنطبق على الوسائط اليوم، لكنها ستُشكّل تسلية المستقبل. |
Demekki eğlence endüstrisi dışarda bir Spike Lee mi arıyor? | Open Subtitles | لذا فإن الصناعة الترفيهية على وشك الحصول على سبايك لى |
Birbirlerinin kıyafetlerini eğlence olsun diye giymekten bir adım uzaktalar. | Open Subtitles | يبقى لهم يوم وكل منهم يلبس ملابس الآخر فقط للتسلية |
Ama daha çok gençsin Böyle bir eğlence aramak için | Open Subtitles | ولكنك تبدو صغيرا جدا لتبحث عن هذا النوع من المتعه |
Eğlenceliydi, pantolonunuz üstünüzdeyken, yapabileceğiniz en büyük eğlence. | TED | أنها ممتعة. أنها أكثر الأشياء إمتاعا يمكنك أن تحصل عليه وأنت مرتدياً سروالك |
Griffiths, sen ve kornetin yarın geceki eğlence hakkında karargâha rapor verin. | Open Subtitles | غريفتس , أنت وبوقك ستحضرون إلى قسم المقر العام ليلة غد للترفيه |