| Peki, bu uzay çağı maddesini, en azından önceleri uzay çağı maddesi diye adlandırdığımız bu maddeleri yani plastikleri ne yapacağız? | TED | فإذاً ما الذي يمكننا فعله تجاه هذه المواد المعمرة أو على الأقل ما كنا نسميه المواد المعمرة ، هذه المواد البلاستيكية؟ |
| Böylece, birileri bu eşyaları tanıyabilir ya da en azından bu fotoğraflar yaşananlara dair kalıcı, tarafsız ve eksiksiz birer hatırlatıcı olarak kalırlar. | TED | في هذه الحالة، يمكن لأحدهم أن يتعرف على هذه الأشياء أو على الأقل ستظل هذه الصور كمذكر دائم، غير منحاز ودقيق لما جرى. |
| Bu gösteriye en azından bir aile eğlencesi süsü vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا على الأقلّ أن نمنح هذا الأمر طابع الترفيه العائلي |
| en azından, umuyorum ki onların insan haklarını reddetmeyi daha zorlaştırıyor. | TED | علي الاقل آمل ان يكون من الصعب ان تنكر حقوقهم الانسانية. |
| Orada olmak benim için güvenli olmazdı, en azından bunu söyleyebilirim. | TED | لم يكن الوقوف هناك آمناً بالنسبة لي وهذا أقل ما يقال. |
| Bana o kadar güvenmene karşılık en azından güvenini kazanmışımdır bence. | Open Subtitles | بعد كلّ ما أسررتِ به إليّ يفترض أن أحوز ثقتك أقلّها |
| en azından küçük postacı ve erik kurusu gibi kokan adamla tanışmamızı sağladın. | Open Subtitles | أقله أنك قدتنا إلى ساعي البريد الصغير، والرجل الذي يفوح برائحة الخوخ الجاف |
| Yarım saat içinde buradan çıkıp gideceğime seviniyordum en azından. | Open Subtitles | على أقلّه كنتُ متطلّعة للخروج من هنا في النصف الساعةالقادمة، |
| Beyinleri sıkı bir şekilde yerleşmiş, en azından önden gelen etkiler için. | TED | أدمغتهم معبأة بصورة محكمة جدًا على الأقل بالنسبة للضربات القادمة من الجبهة |
| Birçok bitkiye bakmamızın bir diğer sebebi, en azından başında, şunu bulmak istedim: Aynı şeyi mi yapmak istiyorlar? | TED | والسبب الآخر للنظر إلى عدد من النباتات، على الأقل بشكل ابتدائي لأنني أردت معرفة هل تقوم هي بنفس الشيء؟ |
| Tek başına akıl, bizlere en azından Formlar'ı düşünebilme potansiyeli sağlar. | TED | وحده على الأقل يوفّر لنا القدرة على التفكر في العالم المثالي. |
| Sağlığa zararlı ibareleri yoktu, en azından federal idarenin koydurdukları. | TED | لم تكن هناك مشاكل صحية، على الأقل أمراض محظورة فيدرالياً. |
| Eğer beni öldürecekseniz, lütfen en azından bana saygı gösterip buna götürme demeyin. | Open Subtitles | ان كنتم ستقتلوني، على الأقلّ أرني بعض الاحترام و لا تقل أنكم ستنقلونني |
| Uzay ve zamanın sınır çizgisi. en azından bildiğimiz evrende. | Open Subtitles | ويمثل حدود الزمان والمكان على الأقلّ في الكون الذي نعرفه |
| O yüzden işimde iyiyim ve o mağaza soygununda rehin kaldığım zaman "en azından televizyona çıktım." diye düşünebiliyordum. | Open Subtitles | و أنا بارعةٌ في عملي، و حتّى عندما كنّا نسرق محلّ الوجبات السريعة، قلتُ، على الأقلّ أن على التلفاز. |
| en azından denemeliyiz. Şehire yolculuk edebilirim! Orada araştırma yapabilirim! | Open Subtitles | علي الاقل سنحاول سوف اذهب للمدينة , يمكنني البحث هناك |
| en azından güzel bir yemek verebilir ve herkese teşekkür edebilirim. | Open Subtitles | هذا أقل ما يمكنني فعله لأتناول عشاء جميل ، ولأشكر الجميع |
| en azından gemi gezisindeyken seni birkaç günde bir görebiliyorum. | Open Subtitles | أقلّها يتسنّى لي لقاؤكِ كلّ بضعة أيام بوجود الرحلات البحريّة |
| Yani, en azından kilise için biraz para bırakabilirlerdi. Lanet olsun. | Open Subtitles | أقله ترك بعض المال للكنيسة لكنّ المبنى الجديد أصبح خاضع لهم |
| Belki eski imkanlarım yok ama en azından ben ölmedim. | Open Subtitles | ربما لا أملك كل مصادري السابقة، لكنّي أقلّه لست ميتًا. |
| O bir hata yaptı ama en azından hiç kimseyi öldürmedi. | Open Subtitles | اذا كان قد أخطأ معك فعلى الأقل لم تكن جريمة قتل |
| en azından işin bittiğinde dosyaları bana bırak. Bu programların ortaya çıkması gerek. | Open Subtitles | أقلها عندما تنتهي ، أترك لي تلك الملفات يجب أن تُفضح تلك البرامج |
| tren frenlerinin içersinde, en azından Almanyadaki tren frenlerinde frenlerde bulunan bir parça domuz kemiği külünden imal edilmektedir. | TED | في مكابح القطارات .. في مكابح قطارات ألمانيا على الاقل حيث يوجد جزء من المكابح مصنوع من رماد العظام |
| en azından Aron için yeterince iyi değilim. | Open Subtitles | لست صالحة بما فيه الكفاية لآرون، على أية حال |
| Mağara resimleri ile Jackson Pollock'un iç içe geçirildiği dersler. İşe yaramıyor ama en azından çabalıyorlar. | TED | أنا أتحدث عن لوحات الكهف وجاكسون بولوك طحنوا ببعضهم البعض والكل يتشابه هذا لا ينجح لكنهم حاولوا على أي حال. |
| Şimdi senden en azından basit ve kaliteli bir küçük iş bekliyoruz. | Open Subtitles | أقلّ ما يُمْكِنُ أَنْ نَتوقّعَة منك الآن خطط قليلة، و عمل مستمرّ. |
| en azından ben bir hırsız yetiştirmedim Velcro. İddiayı kazandım. | Open Subtitles | في النهاية لن أعين لصة فالكور لقد ربحت حوض السباحة |
| en azından neyimden hoşlanmadığını söyleyecek kadar bana saygı göster. | Open Subtitles | عل الأقل إحترمني بما فيه الكفايه لتخبرني ما الذي حقا تكرهه فيني |