İklim bozukluğu ile baş etmenin önündeki en büyük engel kulaklarınızın arasında yatıyor. | TED | يمكنك أن ترى أن العائق الأكبر للتعامل مع اضطرابات المناخ يقع بين أذنيكم. |
Fakirlik, savaş ve hastalıkla mücadele etmenin yeni, daha iyi yollarını bulmalıyız. | TED | نحتاج لطرق جديدة، طرق أفضل، للتعامل مع الفقر، الحروب والأمراض. |
Benim sorduğum, gerçek olmadığını tasdik etmenin imkanı var mı? | Open Subtitles | أنا أسأل إذا كان هناك طريقة لجعل الرسم غير الحقيقي أصلي |
Ama anlattığın kadarıyla Bay Kent'i "mutlu" etmenin yolu yokmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | يتضح مما تتقولينه أنه لا يبدو أن هناك طريقةً لجعل السيد كنت سعيداً |
Bir halkı yok etmenin en iyi yolu, üreme yeteneğini yok etmektir. | Open Subtitles | أفضل وسيلة للقضاء على الشعب هي بأن ينزعو منه قدرته على التوالد. |
Gelecekte porno resimlerini... yok etmenin daha başka yollarını bul... böylece bir rüzgarla çocukların eline geçmesin? | Open Subtitles | فى المستقبل، هل يمكنك إيجاد طريقة أخرى للتخلص من صورك العارية حتى لا تصل ليد الأطفال؟ |
Bence ilerlemeye devam etmenin esas yolu da bu. | TED | و بالنسبة إلي، فإنني أشعر أن هذا هو الطريق الصحيح للمضي قدما. |
Tarihimizi sadece yeniden kolonileştirmek değil Hegel'in olduğunu inkar ettiği düşünsel desteği tekrar inşa etmenin yollarını bulmak zorundayız. | TED | لا يتعين علينا إعادة استعمار تاريخنا، بل يتوجب علينا إيجاد طرق لإعادة بناء الوعي الفكري الذي أنكر هيغل وجوده. |
Roma ile baş etmenin tek bir yolu vardır, Antoninus. | Open Subtitles | هناك طريقة واحدة للتعامل مع روما يا أنطونينوس |
Erkeklerle baş etmenin tek bir yolu var, onlara hiçbir şeylerini umursamıyormuş gibi davranırsın. | Open Subtitles | هناك فقط طريقه واحده للتعامل مع الرجال, و هي أن تعامليهم كما لو كنت لا تهتمي بأمرهم |
Bu tip adamlarla baş etmenin tek yolu var: O da bu tip adamları avlamak. | Open Subtitles | هناك وسيلة واحدة فقط للتعامل مع رجال كهؤلاء , و هى مطاردتهم |
Bu adamlarla baş etmenin tek yolu. | Open Subtitles | يوجد طريقة واحدة للتعامل مع هؤلاء الشباب |
Oğlanları sarhoş etmenin tek amacı, fotoğraflarını çekmekti. | Open Subtitles | الفكرة بكاملها لجعل الرجال يثملون هو لأجل الصور. |
Elimizdekiyle biraz daha fazla idare etmenin tek yolu bu diyorum. | Open Subtitles | أنني أقول إنها الطريقة الوحيدة لجعل ما لدينا أن يستمر لمدة أطول. |
Bana çok para ve zamana mâl oldun, tatlım... ama bunu telafi etmenin güzel yollarını bulacağım. | Open Subtitles | لقد كلفتيني الكثير من الوقت والألم يا عزيزي. لكن أنا ذاهب في إيجاد طرق لأسعادك لجعل الأمر لي |
Onları yok etmenin yolunun U.V. ışınları olduğuna ikna olmuş değilim. | Open Subtitles | لستُ مقتنعةً أنّ الضوءَ فوق البنفسجيّ هو الطريقة الأنجع للقضاء عليه. |
Biz de onu ele geçirip dünyadan yok etmenin eşiğindeyiz. | TED | سنكون على الطريق الصحيح للقضاء على هذا المرض من جميع أنحاء العالم. |
Onun izin yakaladığımdan beri, o şeyi yok etmenin bir yolunu arıyorum. | Open Subtitles | منذأنتتبعتأثاره, كنت أبحث عن طريقة للقضاء عليه |
Eminim imha etmenin bir yolunu bulmuşsunuzdur. | Open Subtitles | أن متأكد بأنكم ستجدون طرقاً للتخلص من ذلك |
Satılmadan önce sevkiyatı bir şekilde imha etmenin yolunu bulmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا إيجاد طريق ما للتخلص من تلك الشحنة قبل بيعها |
Baba devam etmenin zamanının geldiğini söyleyecek ilk kişi olurdu. | Open Subtitles | بوبا سيكون أول من يقول حان الوقت للمضي قدما. |
Böyle bir durumda duyguları ifade etmenin çok daha etkili yolları var. | Open Subtitles | هناك طرق سريعة لكي تعلن بها عن مشاعرك اذا التقيت بالشخص الخطأ |
Sanırım, problemle baş etmenin tek yolunun, onu göz ardı etmek olduğunu hissetmiş. | Open Subtitles | أَحْزرُ بأنّها شَعرتْ التي تُهملُ المشكلةَ كَانتْ الطريقَ الوحيدَ للتَعَامُل معه. |
Kendi mutlu sonlarını elde etmenin tek yolunun bizimkini yok etmekten geçtiğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | ويشعرن أنّ الطريقة الوحيدة لنيل نهايتهنّ السعيدة تكون بتدمير نهايتكم السعيدة |