Biliyorsunuz, daha fazlasını istediğinizde, ondan keyfi almak istediğiniz içindir; | TED | أنتم تعرفون أنكم تريدون المزيد بسبب أنكم تريدون التمتع بالأمر |
Arama motorları hakkınızda aile üyelerinizden çok daha fazlasını biliyorlar. | TED | محركات البحث معرفة المزيد عنك من أفراد عائلتك يعرفون عنك. |
Birkaç öğrenci ailesinin de içinde olduğu kişiler, okul öğrencilerin gitmesini engellemek için daha fazlasını yapmadığından çok öfkeliydi. | TED | والبعض، بما في ذلك بعض عائلات الطلاب، كانوا غاضبين أن المدرسة لم تفعل أكثر من ذلك لمنعهم من المغادرة. |
İkincisi, online olduğunu bildiğin üç kişiden daha fazlasını takip etmelisin. | TED | ثانياً، عليك أن تتابعي أكثر من ثلاثة اشخاص تعرفينهم على الأنترنت. |
Amam tabii sen bir dahisin. Benden çok daha fazlasını biliyorsun. | Open Subtitles | و لكن بالطبع ، أنت عبقرى أنت تعرف أكثر مما اعرفه |
Karanlık madde etkileşim yapmayı pek sevmez, kütleçekimi ile olan dışında. Tabi onun hakkında daha fazlasını bilmek istiyoruz. | TED | المادة المظلمة هي أمر لا يحبّذ التّفاعل كثيرا، إلاّ من خلال الجاذبية، وبالطبع نحن نرغب في معرفة المزيد عنها. |
Peki, bu çok istenilen malın daha fazlasını üretebilir miyiz? | TED | إذا ، هل بإمكاننا إنتاج المزيد من هذه السلعة المرغوبة؟ |
Bu daha fazlasını görmek için daha çok zaman demek değil. | TED | لا يعني هذا أنك بحاجة لقضاء المزيد من الوقت لرؤية المزيد. |
- Yakında daha fazlasını isteyecek. - Daha fazla yok. Madenler tükendi. | Open Subtitles | لاحقاً أو الأن سيحتاج الى المزيد لا يوجد المزيد , المنجم جف |
Korktuğum şey, arkadaşın olmaktan korkuyorum, çünkü hep daha fazlasını isteyeceğim. | Open Subtitles | الحقيقة أنني أخشى أن أكون صديقك لأنني سأريد منكِ المزيد دائماً |
Bu, dokunsal ipuçların anlamlara rastgele atanmasından daha fazlasını gerektirir. | TED | ويحتاجُ ذلك أكثر من مجرد تعيين معانٍ عشوائية لإشارات لمسية. |
Ama konak değiştirmesinin başarılı olması zaman ve genetik benzerlikten fazlasını gerektirir. | TED | إنه يتطلب أكثر من الوقت والمماثلة الجينية لأن تنجح قفزة بين العوائل. |
En önemli olarak belirlediğimiz bu 15 emtianın ticaretinin yüzde yetmişini ya da daha fazlasını 300 ila 500 arasında şirket kontrol ediyor. | TED | هناك 500 شركة تتحكم بسبعين بالمئة أو أكثر من حجم التجارة في كل من هذه الخمسة عشر سلعة التي حددنا أنها الأكثر أهمية. |
- Durum hiç iyi görünmüyor Kaptan. - Midesi bundan fazlasını kaldırmaz. | Open Subtitles | لم يبد الأمر صحيحا يادراغ معدة الإنسان لا تستوعب أكثر من ذلك |
Yüz ya da vücut dili, kelimelerin söylediğinden fazlasını anlatır. | Open Subtitles | لغة الوجه و الجسد تقول عنا أكثر مما تستطيعه الكلمات |
Yanlış olan bir şeyler var. Verdiğimizden daha fazlasını çekmiyoruz. | Open Subtitles | هناك شيء ما خطأ، إننا لا نستخرج أكثر مما نغذي |
Sana daha fazlasını da veya neye ihtiyacın varsa getirebilirim. | Open Subtitles | بإمكاني أن أتي لك بالمزيد أو أي شيء أخر تريدينه |
Öldüğüm gün,daha fazlasını yapmak istiyorum milyonlarca işe yaramaz kişinin birlikte yaptığı . | Open Subtitles | .. اليومالذياموتفيه, اريداناكون قد فعلت اكثر. من فعلة المليون خراء منيوك مجتمعين سويةً. |
Genellikle değil, ama sen gösterdiğinden daha fazlasını içinde saklıyorsun. | Open Subtitles | عادة هو كذلك ولكنك تخفى اكثر مما تفصح منذ ظهورك |
Fakat doğanın bu gücü bizi dünyaya geri döndürmekten... çok daha fazlasını yapmaktadır. | Open Subtitles | لكن هذه القوة من الطبيعة تقوم بأكثر من مجرد جعلنا نعود إلى الأرض. |
Ve bunu 29 saniyede buldum, bağımsız medyanın gücü ve önemi hakkında benim bir saatte anlatabileceğimden daha fazlasını anlatıyor. | TED | ولقد وجدت أنها وضّحت في 29 ثانية فقط قوّة وأهميّة، وسائل الإعلام المستقلة أكثر ممّا يمكن أن أقوله في ساعة. |
Bir adım daha yukarı çıkarsanız çiftçilere gelirsiniz, kozmetik standartlar yüzünden zamanı gelince hasatlarının üçte birini hatta daha fazlasını atarlar. | TED | اصعدوا خطوة واحدة، و ستصلون للمزارعين، الذين يتخلصون من ثلث وأكثر من حصادهم بسبب المعايير الجمالية. |
Ona borçluydum... ona geri verdiğim herşeyin çok daha fazlasını. | Open Subtitles | أدين لها أكثر بكثير مِنْ ما يمكننى إرجاعه لها أبداً |
Birisi, söylemesi gerekenden fazlasını söylüyorsa, sizin gerçek bir kadın olduğunuz, kalbinizin hala yandığı içindir, aleyhinize olduğu için değil. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء لجَعْل المرء يقول أكثر مِنْ يجب فهو لأنك إمرأة حقيقية وقلب جسد يحترق لَك، ولَيسَ ضدّك |
Galiba o asansörler yukarı ve aşağı gitmekten fazlasını yapıyorlar. | Open Subtitles | أعتقد أن تلك المصاعد تذهب لأكثر من الصعود والنزول فقط |
Bu bana kişiliği hakkında merak ettiğimden çok fazlasını anlatıyor. | Open Subtitles | و هذا يخبر بالكثير عن شخصيتها فيما يعنينى |
Sana bundan fazlasını söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع اخبارك باكثر من هذا انتهت ايامي |
Bunun yanı sıra, kitap anlaşmasında kazandığın paradan daha fazlasını kazanacaksın. | Open Subtitles | وبعد ذلك ستجد ان الفيلم جاء لك بأكثر مما باع الكتاب |