Kocası John kurulunuza bir sunum yapmış ama fon talebi reddedilmiş. | Open Subtitles | ,زوجها قدّم عرضاً لمجلس إدارتكَ اليوم و لكن تمّ رفض التمويل |
30 yıl önce, topluluklarında kadınların eline geçen çok az fon vardı. | TED | منذ ثلاثين عامًا، كان هناك القليل جدا من التمويل الذى يذهب مباشرة إلى أيدى النساء فى مجتمعاتهم. |
Çünkü bu bir birleşmiş milletler operasyonu, tabiki, fon eksikliği yaşıyorlar. | TED | لأنها عملية تابعة للأمم المتحدة، فهي بالطبع تفتقد التمويل. |
Ve eğer markete gitmek istiyorlarsa, fon ve eğitim incelemesi yapmak zorunda kalacaklarının farkında olacaklardı. | TED | وقد يكونون على علم بأنه عليهم تمويل عمليات الفحص والتدريب إذا كانوا يريدون ولوج تلك السوق. |
fon sağlama toplantılarında içkileri sert yaparlar. | Open Subtitles | فهم يجعلون تلك المشروبات دائما قوية في حفلات جمع التبرعات |
Bu da bu konular üzerinde çalışan organizasyonların genel fon yetersizliğini yansıtıyor. | TED | وهو ما يعكس نقص التمويل العام للمنظمات العاملة على هذه القضايا. |
Bir kadın yapımcının ortak fon oluşturma kampanyasına 25 dolar verebilirsen çok iyi, yap bunu. | TED | إذا استطعت أن تعطي لصانعة أفلام 25 دولار في عملية جمع التمويل فذلك سيكون رائعًا، افعلها. |
Şöyle düşünmeye başladım: Ya bu fon farkı erkekler ve kadınlar tarafından kurulan işletmeler arasındaki temel farklılıklardan kaynaklanmıyorsa? | TED | فبدأت بالتفكير: ماذا لو أن فجوة التمويل هذه لم تكن بسبب اختلافات أساسية في الشركات التي أُنشئت من قبل الرجال والنساء |
Belki eyalet senatosuna yazıp onlardan fon istemeliyim. | Open Subtitles | ربما يمكننى ان أكتب لمجلس الولاية و أطلب منهم التمويل |
Birisi sonuçları üretmedikçe, keşif için fon alamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكن أن تحصل على التمويل للإكتشاف مالم يقدم أحد النتائج |
Federal olmayan federal fon sorunlarını desteklediğin için. | Open Subtitles | لانك تساندين التمويل الفيدرالي لاشياء ليست فيدرالية |
Ayrıca Edebiyat Bölümü'nde her zaman bana bir sandalye veya kütüphanenin zeminini değiştirmek için yeterli fon bırakır. | Open Subtitles | بعرض مقعد لي في قسم الإنجليزي أو التمويل الكافي للمكتبة. |
Başka bir fon kaynağı ile şehiriçi sokaklarımızı daha yaya dostu olabilmeleri için tekrar düzenliyoruz. | TED | وبواسطة مصدر تمويل آخر، سوف نعيد تصميم كل شوارع مدينتنا الداخلية لكي تصبح عملية أكثر للمشاة. |
Bir yanlış anlaşılma olduğunu düşünerek arkadaşıma sordum, dediğimi onayladı, bu kampta ortaokul eğitimi için fon sağlanmamış. | TED | واعتقدت حينها بوجود سوء فهم ما لذلك التفتّ إلى زميلتي وأكدّت لي بأنه لا تمويل للتعليم الثانوي في هذا المخيم. |
Bu gerçekten tartışmalıydı ve bazı insanlar benim deli olduğumu düşündü. Araştırma için fon bulmakta çok zorlandım | TED | ولكن، كان ذلك مثيرًا للجدل حقًا، واعتقد بعض الناس أنني مجنونة، وواجهتُ أوقاتًا صعبة في الحصول على تمويل للأبحاث. |
Büyük bir açılış yaparız ve böylece yatırımcılardan fon toplarız. | Open Subtitles | ثم نحظى بحفل أفتتاح بينما نجمع التبرعات للأخرين |
Bana bir film gösterdikleri sırada toplama kamplarıyla ilgili fon müziği Beethoven'e aitti. | Open Subtitles | حدث هذا أثناء عرضهم فيلم قاسي عن معسكر تجميع، على خلفية موسيقى بيتهوفن |
Kocası John, kurulunuza bir sunum yapmış ama fon talebi reddedilmiş. | Open Subtitles | زوجها "جون" أعطى عرض لمجلسك اليوم وتم رفض تمويله |
Benim işim vuruşu yapmadan önce topa bakmayacak fon müdürünü bulmak. | Open Subtitles | عملي هو مراقبة المدير المالي إذا غفل عن تفصيل قبل المبادلة |
Yani biz Yaşam İçin Dünya fikrini ortaya atsak, evrensel bir fon, Bhutan İçin Yaşam'ın dünyaya yayılması adına teşvik? | TED | ولكن، ماذا لو وضعنا برنامج مثل الأرض مدى الحياة، صندوق عالمي لدفع مشروع مثل بوتان مدى الحياة ليشمل العالم كله؟ |
Takım için bir fon arıyoruz. Öpüşme kabini. | Open Subtitles | . إذن نحن نصنع حفلة لجمع تبرعات للفريق , حفلة للتقبيل |
Bu da bugüne kadar bilimsel bir projeye ayırdıkları en büyük fon. | Open Subtitles | أعلى منحة أعطيت من أي وقت مضى في مشروع علمي |
Operasyonu Kaunt fon Katerling yürütmüş. | Open Subtitles | الكونت فون كاترلينج ترأس هذه المهمة |
İşlerimin çoğu beni First, Water ve Power gibi fantazilerime fon sağlamakla meşgul ediyor. | TED | وأغلب عملي اليومي يبقيني منشغلاً لتمويل أوهامي، كالماء والطاقة. |
Belediye başkanı gizlice bağış yapmak için gizli küçük bir fon bulmuş. | Open Subtitles | أنشأ المحافظ صندوقاً صغيراً سريّاً لمنح المال بصورة سريّة. |
Ordumuza öncü teknoloji imkanlarını sunmak için fon alıyoruz. | Open Subtitles | يتمّ تمويلنا كيما نبقي جيشنا متقدّمًا عن التكنولوجيا. |
Şimdi 13 ülkede prostat kanseri kuruluşlarına fon sağlıyoruz. | TED | نقوم الآن بتمويل مؤسسات سرطان بروستات في 13 دولة |
Büyükbabam cerrahi aygıtları satışıyla bir servet yaptı ve benim için bir fon oluşturdu. | Open Subtitles | جدي صنع ثروة من بيع أدوات العمليات الجراحية و ترك وديعة مالية لي |