ويكيبيديا

    "götürdü" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أخذ
        
    • أخذت
        
    • أخذها
        
    • أخذه
        
    • أخذتني
        
    • أخذني إلى
        
    • اخذت
        
    • أخذته
        
    • أخذتها
        
    • اخذني
        
    • أخذوا
        
    • قاد
        
    • أخذوه
        
    • وأخذ
        
    • وأخذني
        
    İşte gördüğünüz gibi, patronu Dubai'ye bir seneliğine gidince Derek'i de beraberinde götürdü. Open Subtitles نعم, هل ترون؟ ..عندما عاد رئيسه إلى دبي مرة أخري أخذ ديريك معه
    Ofisinize kimlik bilgilerini göndermiştim ama cesedini adli tıp götürdü. Open Subtitles أرسلتُ الهويّة إلى مكتبكم، لكن الطبيب الشرعي أخذ جثته بالفعل.
    Polisler uğrayıp çamaşırhanede yakaladığımız malı götürdü. Tüyo için teşekkür ederim. Open Subtitles و الشرطة حضرت و أخذت المواد المهربة التي صودرت في المغسلة
    Marnie nerede? - O ve baban hâlâ ata biniyorlar. Onu av bölgesine götürdü. Open Subtitles هي والوالد لا زالا يتريضان بالخارج أخذها للصيد
    Şimdi, hangi havayolu babamı aldı ve nereye götürdü bunu anlamam lazım. Open Subtitles الآن أنا فقط بحاجة لمعرفة خط الطيران الذى أخذه والدي وأين ذهب.
    Annem beni Brooklyn'e götürdü ve ihtiyar Doktor Solomon oradaydı masasında oturuyordu. Open Subtitles أخذتني أمي إلى بروكلين إلى الطبيب سولومون الذي كان جالساً خلف مكتبه
    Bu videoyu valiye götürdü ama vali hiçbir şey yapmadı. Open Subtitles لقد أخذ هذا الفيديو للحاكم، ولم يفعل الحاكم أي شيء
    Sadece Yahudileri değil tapınak ganimetlerini de götürdü. TED ليس فقط اليهود، قد أخذ كذلك أوعية المعبد.
    A.B., çocuk ve annesini nehre götürdü, bir kayığa bindiler ve hastaneye gitmek için dört saat kürek çektiler. TED لذا فقد أخذ إي بي برينس وأمه إلى النهر، واستقلوا قاربا وجدفوا لأربع ساعات للوصول إلى المستشفى.
    Canlı haritası Mackenna'yı da oraya götürdü. Open Subtitles وهذا هو المكان الذي أخذ اليه ماكينا لاستخلاص الخريطة
    Polis ders kitaplarını götürdü ama hala sınavlardan 'A' alıyor. Open Subtitles الشرطة أخذت كتبه المدرسيّة لكنّه مازال يحصل على درجات مرتفعة
    "Kasabanın zengin ayakkabıcısı aldığı küçük ayağın ölçüsünü odasına götürdü." Open Subtitles صانعة الأحذية الثرية في مدينتنا أخذت مقياس القدم الصغير لغرفته
    Bebeğini en yakın köydeki kliniğe götürdü, ve doktor Rani'yi şehirde inkübütörü olan bir hastaneye götürmesini söyledi. TED لقد أخذت طفلها الى أقرب عيادة في القرية، ونصحها الطبيب هناك بأخذ راني لمستشفى المدينة لذا فلم تستطيع وضعه في الحاضنة.
    23:45'te onu St Pauli Oteli'ne götürdü ve onu orada öldürdü. Open Subtitles في الساعة 11: 45 ، أخذها اٍلى فندق سانت بولى و قتلها
    Şapkamı götürdü ama onu sonra bulurum. Open Subtitles لقد أخذها أخذ قبعتي .. سأجده بالرغم من ذلك
    Bu yıl 8 Ağustos'ta felç hissetti ve 13'ünde ailesi onu doktora götürdü. TED في الثامن من أغسطس لهذه السنة، شعر بشلل في الحركة، في الثالث عشر ، أخذه والداه إلى الطبيب.
    Feromon sayfası beni seks yapan bir deniz kestanesinin videosuna götürdü. TED والآن أخذتني صفحة الفيرمونات إلى فيديو لقنفذ البحر يمارس الجنس
    Develer, Dağlar, Çöldeki kuyular ve nehirler, beni Sina Çölünde dolaşarak geçirdiğim yıla götürdü. TED وجود الجمال والجبال والصحراء والآبار والينابيع أخذني إلى السنة التي قضيتها تجولا في صحراء سيناء.
    Nolan ve Irisa'ya daha fazla test yapmak için şehre götürdü. Open Subtitles لقد اخذت ايرسا و نولان الى المدينه لتجري المزيد من الاختبارات
    Bir kadın kitabı eline aldı, yüzünü buruşturdu, kitabı kasaya götürdü ve kasadaki adama şöyle dedi, "Bu kitap mahvolmuş." TED فجاءت إليه سيدة، وحدقت فيه بعينين نصف مغمضتين ثم أخذته إلى السجل، وقالت للرجل الذي وراء الشباك، "هذا الكتاب مخرب."
    Sonra teyzesi gelip, yazı geçirmek için New England'a götürdü onu. Open Subtitles ثم جاءت خالتها و أخذتها إلى إنجلترا الجديدة لقضاء الصيف
    Sonra beni, daha önce hiç gitmediğim bir yere götürdü, mutfak gereçleri bölümü. Open Subtitles لاحقاً, اخذني الروسي إلى مكان آخر لم اراه من قبل قسم لوازم المطبخ
    Aslında Marduk Partisi yanlışlıkla yeğenimi götürdü... Elçiliğiniz aracılığıyla demeç verin! Open Subtitles إذا ربما بإمكانك مساعدتي، المالدوك أخذوا ابن أخي
    Çünkü bu düşünce anlayışı nihayetinde bizi evrenin kökenine dair bir teoriye götürdü. Open Subtitles لأن متابعة هذا الفكر قاد بنا في النهاية الى نظرية أصل الكون نفسه.
    Parıltılı ışıkları olanı adamlar gelip, onu uzaklara götürdü. Open Subtitles أولئك الرجال في السيارات الوامضة بالضوء أخذوه بعيداً
    Yasemin'in başka birine aşık olduğunu duydu, o zaman babasını tehdit etti, ve Yasemin'i alıp krallığına götürdü ve onu haremine kapattı. Open Subtitles لقد سمع أن ياسمين تحب غيره لذا فقد هدد والداها وأخذ يا سمين الى مملكته
    Bu, beni dünyayı çevreyelen nemli ve ılık dönence kuşaklarına götürdü. TED وأخذني ذلك لهذا الحزام الاستوائي الرطب والدافيء الذي يحيط بالأرض

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد