Diğer çiftlerle tanışmamız için geçici fotoğraf stüdyolarında toplantılar ayarladı. | TED | قام بترتيب لقاءات مع الأزواج الآخرين في الأستديو المؤقت خاصتهم. |
Sue ile güçlerinizin geçici olarak yer değiştirmesine yol açtı. | Open Subtitles | بما أن هذا هو سبب حدوث التغيير المؤقت لقدرات سو |
Belki sinir yolları aşırı yüklendiğinde kullanılan bir geçici bellek deposu. | Open Subtitles | ربما الذاكرة المؤقتة المختزنة في حالة فرط التحميل على مسالكه العصبية. |
Biyolojik babasından bir yanıt alıncaya kadar bebeğin geçici velayetini size veriyorum. | Open Subtitles | أمنحكم الرعاية المؤقتة حتى نستطيع الحصول على أجوبة مباشرة من أب الولادة |
geçici bebeğim. Sen daha ne olduğunu anlamadan camın arkasına geçeceğim. | Open Subtitles | مؤقتاً يا عزيزي، سأصعد إلى هناك وراء الزجاج قبل أن تنتبه |
Çıktığımda işim hazır. Sadece geçici, ama iki saat için bir binlik. | Open Subtitles | لدي وظيفة مؤقته عندما أخرج لكن تدفع ضعف السعر من ساعتين عمل |
geçici bir hevesim vardı. Geçmekle kalmadı adeta son buldu. | Open Subtitles | كان لدي نزوة عابرة إلّا أنها لم تعبر بل توقفت |
Dışarıdaki herifleri vursam ve geçici cinnet geçirdiğimi söylesem hikâyemi destekler misin? | Open Subtitles | إذا أرديت هؤلاء الرجال الذي بالخارج وأدعيت بالجنون المؤقت هل ستؤيدين قصتي؟ |
Bizim kattan birkaç arkadaş geçici elemanın burada horladığını söyledi. | Open Subtitles | رجلان في الطابق أخبراني أن الموظف المؤقت يصدر شخيرًا هنا |
Ardından, bir yemeğe çıkıp bu geçici güç değişimine güleriz. | Open Subtitles | بعد ذلك، سيكون لدينا عشاء ونضحك على انعكاس القوة المؤقت |
geçici yasaklama emri konusunda haklı. Kısa sürede unutulur gider. | Open Subtitles | إنّه محق بشأن أمر التقييد المؤقت سيصبح هباءً منثورا قريباً |
geçici koruyuculuğu, çocuğun hayatını her şeyin üstünde tutacak bir doktora veriyorum. | Open Subtitles | فسأعطي الحضانة المؤقتة لطبيب و الذي سيهتم بصحة الطفل فوق كل شئ |
geçici koruyuculuğu, çocuğun hayatını her şeyin üstünde tutacak bir doktora veriyorum. | Open Subtitles | فسأعطي الحضانة المؤقتة لطبيب و الذي سيهتم بصحة الطفل فوق كل شئ |
- Sanrım, yeni geçici personel. Yani tam bir baştan çıkarıcı diyorsun. | Open Subtitles | ـ اعتقد انها الموظفة المؤقتة ـ أعتقد انها لن تكون مؤقتة أبدا |
Pekala, şu anda sadece ona yardım amacıyla geçici olarak çalışacağım. | Open Subtitles | أنا مدير تنفيذي في النقل الذي أخذ عملاً مؤقتاً ليرفعه قليلاً |
Zorunlu yer değişiminizi kolaylaştırmak için... yer çekimini geçici bir süre kaldırıyoruz. | Open Subtitles | الآن سوف نوقف جاذبيتكم مؤقتاً لكي نجعل من حياتكم الإلزامية تنتقل بسهولة. |
Herkese geçici hafıza kaybı yaşatacak şekilde tüm kulübe gaz salacağız. | Open Subtitles | سنطلق غازاً في الملهى متسببين في جعل الجميع يفقد ذاكرته مؤقتاً |
Her gece kendi vizyonlarındaki Fransa Cumhuriyeti'ni tartışmak için, küçük, geçici bir kasaba kurarlar. | TED | في كل ليله يبنون قريه صغيرة مؤقته لكي يعرضوا تصورهم للجمهوريه الفرنسيه |
Terfini tebrik ederim Anthony. Her ne kadar geçici olsa da. | Open Subtitles | تهانينا على تعزيز الخاص بك أنتوني , عابرة لأنه قد يكون |
Boxerların elindekini geçici olarak aşağılamayı kabul etmek akıllıca olacak. | Open Subtitles | انه من الحكمة أن نقبل الذل مؤقتة على أيدي الملاكمين |
Her nedense hayatımın sadece geçici bir ilgiden daha fazlasını hak ettiği gibi bir izlenime kapıldım. | Open Subtitles | كنت أرى أن حياتي كلها أكثر من مجرد اهتمام عابر |
Belki de haklısın. Belki de bu geçici bir macera. | Open Subtitles | لربّما أنت محق لربّما هذه فقط علاقة مؤقّتة |
Böylece geçici olarak füzelerimizi devre dışı bırakarak hava sahamıza girdiler. | Open Subtitles | هكذا أوقفوا بشكل مؤقّت شبكة الدفاع الصاروخيّة، و دخلوا مجالنا الجوّي |
Bilmiyorum, ben geçici elemanım. İşe yeni başladım. | Open Subtitles | أنا لستُ سوى موظف موقت لقد بدأت العمل هنا لتوى |
Hızlı göz hareketi olmayan yavaş-dalga uyku süresince, bilgisel hafıza, hippokampın daha ön bölümündeki geçici bir hafızaya kodlanır. | TED | خلال نوم الموجة البطيئة دون حركات العين السريعة، الذاكرة التصريحية تشفّر في محل مؤقت في الجزء الأمامي من الحصين. |
Daha önceki durumumuz yüzünden bunun geçici bir şey olduğunun farkındayım ama... | Open Subtitles | أعلم أنّه أمر مُؤقت وحسب، بسبب طريقة سير الأمور من قبل، ولكن... |
geçici hükümet adına sizi bir anayasa teklifi için bizimle görüşmeye davet ediyorum. | Open Subtitles | باسم الحكومة المؤقته ادعوك لمشاركتنا في مناقشة المقترحات لوضع الدستور |
Ama Vali hamile olduğumu öğrendi ve bir saat önce geçici olarak kalmamı onayladı. | Open Subtitles | لكنَ الحاكِم عَلِمَ أني حامِل مَنذُ ساعَة، فَأَصدرَ إيقافاً مُؤقتاً |
Gerçek Jinx'i buluncaya kadar geçici bir çözümdü. | Open Subtitles | كان حلاّ مؤقّتاً حتّى أعثر على جينكس الحقيقى |