Strangways'in Crab Key'den getirdiği örneklerde... radyoaktif madde var. | Open Subtitles | تلك العينات التى أحضرها سترينجواى من مفتاح السرطان البحرى كانت مشعة |
Saldırganın beraberinde getirdiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | حسناً هذه أنباء جيدة لنا هذا يعني أن المقتحم أحضرها معه |
Birlikte akşam yemeği yedik ve getirdiği kırmızı şarabı içtik sonra birlikte yattık. | Open Subtitles | تناولنا الغداء معا، وشربنا النبيذ الأحمر الذي أحضره معه وبعد ذلك مارسنا الجنس |
Onun getirdiği etrafımızda dolaşan gazap karşısında tir tir titreriz. | Open Subtitles | التي جلبها الذي نرجف لسماع إسمه و هو الغضب الأسود |
Neyse nişanlanan iki çift gördük. Şans getirdiği söylenir, sözde. | Open Subtitles | على أية حال، لقد شاهدنا عروساً ويفترض بهذا جلب الحظ الجيّد |
- Bu konyak. Fransızların ülkemize getirdiği tek iyi şey. | Open Subtitles | انه كونياك، الشيء الوحيد الجيد الذي جلبه فرنسا إلى بلدي |
Şu yanında getirdiği hayırsevere bak. | Open Subtitles | ولكن أنظر إلى الشيء الجيد الذي جلبته معها. |
Pam'in Porto Riko'dan getirdiği şekerleri buraya koysam sorun olur mu? Tabii. | Open Subtitles | بالتأكيد ، هل أستطيع وضع حلوى على المكتب أحضرتها بـام من بورتيريكو؟ |
Düğüne getirdiği gibi biriyse öyle de yapmalı zaten. | Open Subtitles | يجدر به إذا كانت تشبه تلك التي أحضرها للزفاف |
O zaman evlenmek istediğini söyleyerek eve getirdiği o kızı biliyorsunuz. | Open Subtitles | هل تذكر الفتاة التي أحضرها للمنزل تلك المرة وقال بأنه يريد أن يتزوجها ؟ |
Ondan sonra getirdiği ilk kız mıyım? | Open Subtitles | و .. أنا المرأة الأولى التي أحضرها إلى هنا؟ |
Tanaka'nın Edi'ye getirdiği şeyi. | Open Subtitles | الذي أحضره توناكا الى إيدي والذي إيدي سوف يعطينا إياه |
Ama yanında getirdiği şu Bay Darcy denilen adam Derbyshire'ın en zengin adamı olsa da ilgimizi hak etmiyor. | Open Subtitles | لكن السيد الذى أحضره معه الذى يدعو نفسه السيد دارسى لايستحق أهتمامنا رغم أنه قد يكون أغنى رجل فى ديربشاير |
Walsh'ın yanında getirdiği balıklardan bazıları halen Londra Hunterian Müzesi'nde saklanmaktadır. | Open Subtitles | لازالت بعض الأسماك التي جلبها وولش محفوظة في متحف هانتريان بلندن |
Apollo astronotlarının getirdiği Ay taşları, Güneş Sistemi ile aynı yaşta. | TED | الصخور القمرية والتي جلبها رواد فضاء أبولو يعود تاريخها إلى ما يقارب عمر النظام الشمسي. |
Şaklabanın getirdiği ile aynı güvercin, değil mi? | Open Subtitles | ذلك كان نفس واحد الذي جلب المهرّج، أليس كذلك؟ |
Ve burada yaptığı çalışma, getirdiği muhakeme ve mantığın mutlak(kesin) sistemi bulma hayalini tuzla buz etti. | Open Subtitles | والعمل الذي قام به هنا، جلب نهاية الحلم بإيجاد النظام التام للتفكّر والمنطق. |
Elbiselerini, kay kayını. Dylan'ın hastaneye getirdiği her şeyi almış. | Open Subtitles | ملابسه، لوح التزحلق وأي شيء قد جلبه معه إلى المستشفى |
Şu yanında getirdiği hayırsevere bak. | Open Subtitles | و لكن أنظر إلى الشيء الجيد الذي جلبته معها |
Öğrenci değişimi dolayısıyla eşimin eve getirdiği bir öğrenci. | Open Subtitles | إنها طالبة بالتبادل أحضرتها زوجتي . الي المنزل |
Bir çocuk olarak Boston'da annemin Londra'dan ve Lagos'tan getirdiği alışkanlıkların düzenlenmiş şekilleri olan oldukça standart banliyö alışkanlıkları yerine getiriyordum. | TED | عندما كنت طفلة،حملت معي طقوسا معروفة من ضواحي بوسطن، مع تعديلات على الطقوس التي جلبتها أمي من لندن و لاغوس. |
- Hayır. Polisin içeri getirdiği bir adam vardı. | Open Subtitles | كما تعلم ، كان هناك ذلك الرجل الذي أحضرته الشرطة |
İlk getirdiği mimarı kovdu, ve George adında haftalığı 5 dolar olan bir usta getirdi. | Open Subtitles | بناهُ مليونيراً في مطلع القرن لميراثه الدائم والغريب في الأمر أنّه طرد أول مهندس يحضره |
Bu yüzden daha geleneksel şirketlerin hacker kültürünü ve getirdiği yaratıcı kaosu benimseyebilmeleri için zaman ve uyum gerekecek. | TED | وبالتالي فإن الشركات التقليدية، ستكون بحاجة للوقت كي تتكيف وتحتضن ثقافة المخترق وما تجلبه تلك الثقافة من فوضى إبداعية. |
Sara bana babamın bir keresinde eve getirdiği küçük geyiği hatırlatıyor. | Open Subtitles | ساره تُذكرني بالابل الصغير . الذي احضره لي ابي الى المنزل مرة |
Bu o bıçağın bir eşi değil, bu Yüzbaşı Hastings'in getirdiği kadın tarafından çalınan Paul Renauld'yu öldüren bıçak. | Open Subtitles | ليس سكين مماثلة ,بل نفس السكين المستخدمة فى قتل السيد رينو والتى سرقتها المرأة التى احضرها كابتن هيستنجز لمكتبى هنا |
Bree'nin geçen ay yemeğe getirdiği keki anımsattı bana. | Open Subtitles | تذكرني بالكعكة التي احضرتها صديقتك السابقة بري للعشاء في الشهر الماضي |
Bayan Kobritz'e seni eve getirdiği için teşekkür ettin mi? | Open Subtitles | هل شكرت السيده كوبرتز لانها أحضرتك للمنزل؟ |