Bunu biliyorum çünkü gittiğim her koruyucu ailede ben de aynı şeyi yapardım. | Open Subtitles | فهمتُ ذلك لأنّ هذا ما كنت أفعله كلّما ذهبت إلى دار حضانة جديد |
Olay şu ki son gittiğim de yanımda oturan bir adam vardı. | Open Subtitles | واليك هذا شيء , آخر مرة ذهبت كان هناك رجل يجلس بجواري |
- İnsanları teşvik etmeye bayılırım. NASCAR'a gittiğim zamanlardaki gibi. | Open Subtitles | أحب أن أهتف للناس مثل عندما ذهبت إلى سباق ناسكار |
Bu bileklikteki her bir parça gittiğim bir yeri temsil ediyor. | Open Subtitles | وكل جزء من هذا السوار يمثل المكان الذى منت أذهب إليه |
Bir yere gittiğim yok. Bunu biliyorsun, değil mi tatlım? | Open Subtitles | لن أذهب إلى أي مكان تعلم ذلك جيداً يا عزيزى؟ |
Buna çılgınlık mı diyorsun? Benim gittiğim bazı klüpleri görmelisin. | Open Subtitles | فيجب إذن أن ترى بعض الملاهي الليلة التي ذهبتُ إليها |
Tüm bu hikayeleri dinlerken gittiğim tüm kıtalarda her zaman anlayamıyordum çatışmalarının koşulları karmaşıktı. | TED | عندما استمعت لتلك القصص حيثما ذهبت في القارات, استطعت دائما ان افهم الملابسات المعقدة لصراعاتهم, |
gittiğim her yerde kadınlar ve çocuklarla konuştum. | TED | وكنت حتى أخاطب النساء والأطفال حيثما ذهبت |
gittiğim her yerde bana eşlik etti, O kıza bakmaktan hiç bir zaman yorulmuyorum. | TED | مازال معلق في منزلي فكان مرافقي في كل مكان ذهبت إليه لم أمل يوماً من تأملها |
Oturup yazmaya başladım ve yazdım ve yazdım, oraya sadece masamdan uzaklaşmak için gittiğim hâlde. | TED | جلست، وبدأت اكتب، واكتب، واكتب، مع أني قد ذهبت هناك لأهرب بعيداً عن مكتبي. |
gittiğim bir okulda öğretmenler sınıfın ve tuvaletin inşaatını denetliyorlardı. | TED | ذهبت إلى مدرسة حيث كان المعلمين يشيدون بناء الصفوف ويشرفون على المرحاض |
gittiğim başka bir okulda, iki öğretmen yakındaki bir banka şubesine burs parasını çocukların hesabına yatırmaya gitmişti. | TED | ذهبت إلى مدرسة أخرى حيث ذهب اثنان من المعلمين إلى فرع بنك قريب لإيداع المال في حسابات خاصة بمنحة دراسية للأطفال. |
Araştırmak üzere gittiğim mavi bölgenin dış merkezinde bir köy. Gördüğünüz gibi mimari güzellik başlıca değerleri değil, başlıca değerleri, yoğunluk: iç içe geçen evler, yol ve sokaklardan ibaret. | TED | إنها قرية في وسط المنطقة الزرقاء حيث ذهبت لأتحرى ذلك، وكما ترون ، فإن الجمال المعماري ليس المؤثر الرئيسي بها، ولكنها الكثافة: المنازل ذات المسافات الصغيرة بينها، الأزقة المتشابكة والشوارع، |
Bundan sonra ben de gittiğim her yerde çeşmelerin tabelalarını değiştirirdim. | TED | واعتدت بعد ذلك الذهاب سرًا وتبديل علامتي المياه في كل مكان أذهب إليه. |
Bıraktım, zaman zaman büyük annem ile kiliseye gittiğim oluyor. | Open Subtitles | أنا قليلة الذهاب. إنّي أذهب إلى الكنيسة مع جدتي أحياناً. |
Okula gittiğim ilk gün orada ağlayıp bağırdığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | في اليوم الأول حينما ذهبتُ للمدرسة اتذكر انني كنت أبكي واصرخ |
Gerçekten de okula gittiğim ilk gün, altı yaşındayken teknik olarak yetersiz beslendiğim için özel bir beslenme programına dahil edildim. | TED | بالفعل في أول يوم عند ذهابي للمدرسة في سن السادسة وضعت في برنامج مخصوص للتغذية لانني كنت مصاب بسوء التغذية فعلياً |
Hadi, Kabul edin, gittiğim için mutlusunuz. -Clark.... | Open Subtitles | يمكنك الإعتراف بهذا أنتما أسعد بسبب رحيلي |
Aslında burası daha önceki gittiğim Belediye Hastaneleri'ne göre daha temiz. | Open Subtitles | هذا المكان في الحقيقة انظف من اي مستشفى تابع لهيئة الصحة القومية سبق ان زرته |
Bundan yaklaşık üç ay önce, gittiğim o barda biriyle tanıştım. | Open Subtitles | قبل حوالي ثلاثة شهورِ، إجتمعتُ رجل في هذه الحانةِ التي أَذْهبُ إليه. |
Bu Avelile Benim gittiğim her yere geliyor. | TED | هذه هي إيفيلي وهي ترافقني في كل مكان اذهب اليه |
Evet ama inşallah pasta son gittiğim partidekinden iyidir. | Open Subtitles | لكني أتمنى أن تكون الكعكة أفضل من كعكة آخر حفلة حضرتها |
Soru benim neden gittiğim değil, senin neden kaldığın. | Open Subtitles | أنا ألعب بمفردي. ليس السؤال عن سبب مغادرتي لماذا تبقى أنت؟ |
Yanında olduğum bunca zamandır anlamış olduğunu düşünüyorum, benim bir yere gittiğim yok. | Open Subtitles | وبقدر ما أنا باقي بجانبك أعتقد أنك تعرفين الآن أنني لست ذاهبا إلى أي مكان |
Kayak yapmaya gittiğim hafta sonu. | Open Subtitles | بتلك العطلة الأسبوعية عندما سافرت للتزلج. |
gittiğim çoğu yere gitmeye medyada duymuş olduğum için karar verdim. | TED | معضم الاماكن التي زرتها قررت الذهاب اليها لانني سمعت عنها عبر الاعلام. |
- Onunla gittiğim için özür dilerim. Aaron'la. - Özür dileme. | Open Subtitles | انا اسفة جداً لذهابي معه مع ارون لا داعي لكي تعتذري |