haklı veya haksız, davranışın yine de kargaşaya yol açtı. Hayatını sonsuza dek bir tımarhanede geçirmek seni terbiye edebilir. | Open Subtitles | سواء كنت محقاً أم خاطئاً ، تصرفك كان مسيئاً ايها الشاب ربما قضاء فترة حياتك في مستشفى المجانين سيعلمك الأخلاق |
- Onları nehirde atlattık sanıyordum. - Atlattık ama adam haklı. | Open Subtitles | ـ أعتقد أننا تركناهم عند النهر ـ نعم ، لكنه مُحق |
haklı olduğun bir konu var. Sorununun kaynağına inmesi gerekli. | Open Subtitles | إنّك محقّة بشأن شيء واحد، إنّه بحاجة لتخطّي جذر مشكلته. |
Ve haklı olduğum bir şey daha, katil mutlaka burada. | Open Subtitles | وإذا أنا محقّ بشأن شيء واحد، القاتل هنا. |
Tırnak içinde söylüyorum, "bu hafta sonu takımımız kazanacak" ve biz bu bilgiyi sadece haklı çıktığımız nadir zamanlarda hatırlayacağız. | TED | نعلم أن فريقنا سيربح في عطلة نهاية الاسبوع هذه ونتذكر فقط هذه المعلومة في المرات التي نكون فيها على صواب |
Konuşmamız sırasında bir fotoğraf çekmiştim ve haklı olduğumu kanıtlayan fotoğrafı ona delil olarak sundum. | TED | لقد التقطت صورة خلال ذهابنا وعودتنا وقدمت له الدليل أني كنت مُحقة. |
Musa güneşin 3 gün sonra çıkacağını söyledi ve haklı çıktı. | Open Subtitles | موسى قال أن الشمس ستشرق بعد ثلاثة أيام و كان محقا |
Onun yanıIdığını ve haklı olduğumu biliyordum Bu anı tadını çıkarmak istedim. | Open Subtitles | معرفة أنني كنت محقاً وهو مخطئاً، اعتقدت أنني سأستمتع أكثر بهذه اللحظة. |
Ama korkarım gerçek şu ki Reed bazen haklı çıkabiliyor. | Open Subtitles | لكنني أخشى أن الحقيقة هي أنه أحياناً ريد يكون محقاً |
Eğer bu, herhangi bir yabancı devlet işi olsaydı, haklı olabilirdin. | Open Subtitles | إن كان الامر يتعلق بحكومات اجنبية في ذلك قد تكون محقاً |
Çünkü bu haklı olduğum anlamına gelirdi ve buna dayanamazdın. | Open Subtitles | لأن ذلك يعني بأني كُنت مُحق وهذا شيء لايمكنك تحمُله |
O zaman sizi tebrik etmem gerektiğini düşünmekte haklı mıyım? | Open Subtitles | إذنً , يبدو أننى مُحق فى تهنئتكم على هذا الأمر. |
Her zaman haklı olmak zorunda olmadığını biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أتعلمين، لستِ مضطرّة لتكوني محقّة حيال كلّ شيء طيلة الوقت. |
Beni rahatsız eden ve sinirimi bozan tavsiyeler veriyor ama onu genelde haklı buluyorum. | Open Subtitles | تقدّم لي النصائح, التي تزعجني وتضايقني لكنّي عادةً أجدها محقّة. |
- Bay Holabird haklı. | Open Subtitles | من قبل المحكمة العليا بواسطة معجزة ما فإن السيد هولبيرد محقّ |
haklı olsan bile benimle bu şekilde konuşman biraz acımasızlık değil mi? | Open Subtitles | وهب أنك على صواب أفلا تكون أنت قاسيا حين تعاملني هذه المعاملة؟ |
haklı olması umurumda değil! Suçun kimde olduğu da! | Open Subtitles | لا أبالى إن كانت مُحقة أم لا أو كان خطأ منُ |
Musa güneşin 3 gün sonra çıkacağını söyledi ve haklı çıktı. | Open Subtitles | موسى قال أن الشمس ستشرق بعد ثلاثة أيام و كان محقا |
Buna eminim ama haklı olmanın gerçek hayatta bir faydası yok. | Open Subtitles | أنا متأكد من ذلك ولكن الحق لا علاقة له بالعالم الحقيقي |
Aslında, haklı olabilirler mi diye merak etmedim değil.. | TED | في حقيقة الأمر، تساءلت إن كانوا محقين في ذلك. |
- Evet, haklı. Ama henüz güvenilir bir sistemimiz yok. | Open Subtitles | إنه محق و لكن ليس لدينا نظام أمان حتى الآن |
haklı. Senin işin bitti. | Open Subtitles | إنّه مُحقّ الأمرُ لم يعُد يعنيك بعد الآن |
Ve o haklı çıktı. Hayır, bu bir cevap değil. | Open Subtitles | ـ تبين ليّ أنه كان مُحقاً ـ هذه ليست إجابة |
Kendi iyiliğin için bu sefer haklı olsan iyi olur. | Open Subtitles | حَسناً، لأجلك، أنت من الأفضل أن تَكُونُ حقّ هذا الوقتِ. |
Şu an haklı olduğumuzu kanıtlamanın zamanı olduğunu düşünüyoruz. | TED | حسناً ، فإننا نرى أن الوقت قد حان الآن لنثبت أننا علي حق. |
Ben de ona aslında her konuda haklı olduğunu söyler gibi oldum. | Open Subtitles | وأنا نوعًا ما أخبرته بأنه كان محقًا بكل شيء. أضطررت إلى ذلك. |