Clark, eğer o hatıraları geri alabilirsem, canımı sıkan sorulara cevaplar alabileceğim. | Open Subtitles | كلارك إذا أمكنني أعاده تلك الذكريات سيمنحوني الأجابات على الأسئلة التي تزعجني |
Eğer öyle ise gelecekteki bir uygarlığın donmuş beyinlerden hatıraları çıkarması mümkün olamaz. | TED | لو حدث هذا، فلن تتمكن أي حضارة مستقبلية نهائياً من إعادة إحياء الذكريات داخل تلك العقول المجمدة. |
Üzüldüm. Üzücü hatıraları sana hatırlatmak istemezdim. | Open Subtitles | أنا آسفة ، لم أتعمد جلب الذكريات الحزينة |
Otobiyografik benlik geçmiş olayların belleği ve daha önce yaptığımız planların hatıraları üzerine kurulur. o yaşanmış geçmiş ve katılım gösterilen gelecektir. | TED | تتكون الذهن المبرمج على اساس ذكريات الماضي وذكريات الخطط التي صنعناها هي الماضي الذي عشناه و المستقبل المتوقع. |
Kolay ve ucuzlar, çünkü mekân yapmaktansa, mekân hatıraları yapıyoruz. | TED | فهي سهلة، رخيصة، لأننا عوضا عن بناء أمكنة، فإننا نصنع ذكريات عن الأمكنة. |
Evet. Bu normal çünkü o yılların acı hatıraları yüzünden hiç Kardeşliğe katılmayı düşünmedim. | Open Subtitles | أجل، وبسبب الذكريات المؤلمة لتلك السنوات |
Ekibin eski elemanlarıyla hatıraları konuşmaya bayılırım. | Open Subtitles | أود أن أستغرق في الذكريات مع عضو سابق بالطاقم |
Ekibin eski elemanlarıyla hatıraları konuşmaya bayılırım. | Open Subtitles | أود أن أستغرق في الذكريات مع عضو سابق بالطاقم |
Bazen müzik hatıraları aralamaya yardımcı olur. | Open Subtitles | فى بعض الاحيان الموسيقى يمكن ان تساعد على عوده الذكريات |
Yılın bu zamanında acıklı hatıraları hatırlatmamalıydım. | Open Subtitles | في هذا الوقت من السنة يجب أن لا أعيد عليكِ الذكريات الحزينة |
Ben de tüm hatıraları basılı kayıtlarla karşılaştırdım. | Open Subtitles | لذلك فحصت جميع الذكريات ضد السجلات المطبوعة |
Aile hatıraları, ne kadar dokunaklı olursa olsun şu anda pek vaktimiz yok, zahmet olmazsa? | Open Subtitles | ذكريات الماضى العائلية مهما كانت مؤثرة ليس لدينا وقتاً لها حالياً أتمانع ؟ |
Kış, sıcak hatıraları olmayan insanlar için soğuk olmalı. | Open Subtitles | الشتاء بارد دائما لمن ليس له ذكريات دافئة |
Yüzün, gülüşün, güzel yüzünün hatıraları içinde, senin çekici gülüşün.. | Open Subtitles | وجهك، ابتسامتك، في ذكريات وجهك الجميل، ابتسامتك المحببة.. |
Korkarım Somerset'te nahoş hatıraları var. | Open Subtitles | اخشى أن سومرست تحمل ذكريات سيئة بالنسبة له |
Diğer yandan, yorumlayamama ise olmayan hatıraları varsayıp, onlara inanılmasıdır. | Open Subtitles | الغزو الخاطئ على الجانب الآخر هو وجود الإيمان أو ذكريات كاذبة |
Katıldığım savaşların ve bağlılık yemini ettiğim kralların hatıraları. | Open Subtitles | تذكار من معركة شاركت بها -خاصة ب " لورد " أكن له الولاء -بأى لغة مكتوبة؟ |
Bu hatıraları saklamayı düşünüyordum, Rupert. | Open Subtitles | كنت اتمنى ان ابقي هذة كـ تذكارات عندي, روبرت, |
Yakalandığında hatıraları bile takas etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | انها حتى كَانتْ تقايض بعضِ التذكارات التى حصلت عليها. |
Buna göre Soğuk Savaş hatıraları için büyük bir pazar var. | Open Subtitles | وفقا لهذا ، هذا جيد في السوق لسوق الحرب الباردة ، للأشياء التذكارية |
Sonsuza kadar kaybolmadan önce sürekli olarak bu yerleri canlandırmak ve insancıllaştırmak için kendimi zorunlu hissediyorum ki bu yerlerin hatıraları yaratıcı bir şekilde muhafaza edilsin. | TED | أحس بألتزام لتحريك وإضفاء الإنسانية علي هذه الأماكن بشكل مستمر من أجل الحفاظ علي ذكرياتها بطريقة إبداعية قبل أن نفقدها للأبد. |
Onların hatıraları görünmez bir köprü gibi eski ve yeni hayatımızı birbirine bağlıyor. | Open Subtitles | مثل جسر غير مرئي، من ذكرياتهم القديمة تربط حياتنا القديمة بالحديثة. |
Sınıf setini ayarlayın. Bugünün hatıraları geldi. Yapacak çok işimiz var. | Open Subtitles | استعدوا لدينا يومًا حافلًا بالذكريات |
Eğer geçmişimi biliyor olsaydın bunun bazı kötü hatıraları hatırlattığını da bilirdin. | Open Subtitles | لو علمتِ شيئًا عن ماضيّ لأدركت أن ذلك ذكرني بذكريات سيّئة جدًّا. |
hatıraları topluyorlar. | Open Subtitles | هم عندهم ذاكرات جماعية يشاركون مجموعة ذاكرات فى عقل واحد |