"hatıraları" - Translation from Turkish to Arabic

• الذكريات
• ذكريات
• تذكار
• تذكارات
• التذكارات
• التذكارية
• ذكرياتها
• ذكرياتهم
• وذكريات
• بالذكريات
• بذكريات
• عندهم ذاكرات

Clark, eğer o hatıraları geri alabilirsem, canımı sıkan sorulara cevaplar alabileceğim.
كلارك إذا أمكنني أعاده تلك الذكريات سيمنحوني الأجابات على الأسئلة التي تزعجني

Eğer öyle ise gelecekteki bir uygarlığın donmuş beyinlerden hatıraları çıkarması mümkün olamaz.
لو حدث هذا، فلن تتمكن أي حضارة مستقبلية نهائياً من إعادة إحياء الذكريات داخل تلك العقول المجمدة.

Üzüldüm. Üzücü hatıraları sana hatırlatmak istemezdim.
أنا آسفة ، لم أتعمد جلب الذكريات الحزينة

Otobiyografik benlik geçmiş olayların belleği ve daha önce yaptığımız planların hatıraları üzerine kurulur. o yaşanmış geçmiş ve katılım gösterilen gelecektir.
تتكون الذهن المبرمج على اساس ذكريات الماضي وذكريات الخطط التي صنعناها هي الماضي الذي عشناه و المستقبل المتوقع.

Kolay ve ucuzlar, çünkü mekân yapmaktansa, mekân hatıraları yapıyoruz.
فهي سهلة، رخيصة، لأننا عوضا عن بناء أمكنة، فإننا نصنع ذكريات عن الأمكنة.

Evet. Bu normal çünkü o yılların acı hatıraları yüzünden hiç Kardeşliğe katılmayı düşünmedim.
أجل، وبسبب الذكريات المؤلمة لتلك السنوات

Ekibin eski elemanlarıyla hatıraları konuşmaya bayılırım.
أود أن أستغرق في الذكريات مع عضو سابق بالطاقم

Bazen müzik hatıraları aralamaya yardımcı olur.
فى بعض الاحيان الموسيقى يمكن ان تساعد على عوده الذكريات

Yılın bu zamanında acıklı hatıraları hatırlatmamalıydım.
في هذا الوقت من السنة يجب أن لا أعيد عليكِ الذكريات الحزينة

Ben de tüm hatıraları basılı kayıtlarla karşılaştırdım.
لذلك فحصت جميع الذكريات ضد السجلات المطبوعة

Aile hatıraları, ne kadar dokunaklı olursa olsun şu anda pek vaktimiz yok, zahmet olmazsa?
ذكريات الماضى العائلية مهما كانت مؤثرة ليس لدينا وقتاً لها حالياً أتمانع ؟

Kış, sıcak hatıraları olmayan insanlar için soğuk olmalı.
الشتاء بارد دائما لمن ليس له ذكريات دافئة

Yüzün, gülüşün, güzel yüzünün hatıraları içinde, senin çekici gülüşün..
وجهك، ابتسامتك، في ذكريات وجهك الجميل، ابتسامتك المحببة..

Korkarım Somerset'te nahoş hatıraları var.
اخشى أن سومرست تحمل ذكريات سيئة بالنسبة له

Diğer yandan, yorumlayamama ise olmayan hatıraları varsayıp, onlara inanılmasıdır.
الغزو الخاطئ على الجانب الآخر هو وجود الإيمان أو ذكريات كاذبة

Katıldığım savaşların ve bağlılık yemini ettiğim kralların hatıraları.
تذكار من معركة شاركت بها -خاصة ب " لورد " أكن له الولاء -بأى لغة مكتوبة؟

Bu hatıraları saklamayı düşünüyordum, Rupert.
كنت اتمنى ان ابقي هذة كـ تذكارات عندي, روبرت,

Yakalandığında hatıraları bile takas etmeye çalışıyordu.
انها حتى كَانتْ تقايض بعضِ التذكارات التى حصلت عليها.

Buna göre Soğuk Savaş hatıraları için büyük bir pazar var.
وفقا لهذا ، هذا جيد في السوق لسوق الحرب الباردة ، للأشياء التذكارية

Sonsuza kadar kaybolmadan önce sürekli olarak bu yerleri canlandırmak ve insancıllaştırmak için kendimi zorunlu hissediyorum ki bu yerlerin hatıraları yaratıcı bir şekilde muhafaza edilsin.
أحس بألتزام لتحريك وإضفاء الإنسانية علي هذه الأماكن بشكل مستمر من أجل الحفاظ علي ذكرياتها بطريقة إبداعية قبل أن نفقدها للأبد.

Onların hatıraları görünmez bir köprü gibi eski ve yeni hayatımızı birbirine bağlıyor.
مثل جسر غير مرئي، من ذكرياتهم القديمة تربط حياتنا القديمة بالحديثة.

Sınıf setini ayarlayın. Bugünün hatıraları geldi. Yapacak çok işimiz var.
استعدوا لدينا يومًا حافلًا بالذكريات

Eğer geçmişimi biliyor olsaydın bunun bazı kötü hatıraları hatırlattığını da bilirdin.
لو علمتِ شيئًا عن ماضيّ لأدركت أن ذلك ذكرني بذكريات سيّئة جدًّا.

hatıraları topluyorlar.
هم عندهم ذاكرات جماعية يشاركون مجموعة ذاكرات فى عقل واحد