Ancak bu Büyük Göç sona erdiğinde Hemen hemen yarısı ülkenin her yerinde yaşıyorlardı. | TED | ولكن مع انتهاء تلك الهجرة الكبرى، كان النصف تقريبًا يعيشون في باقي أنحاء الدولة. |
Yeni yürümeye başlayan çocuğunuza bir nükleer bombayı nasıl etkisiz hâle getireceğini öğreten, Hemen hemen her şey için bir kılavuz var. | TED | ماعدا تعليم الطفل كيف ينزع فتيل قنبلة نووية، تقريبًا هناك دليل لكل شيء |
Sana etrafı göstermek isterim. Hemen hemen 1984 yılından beri buralardayım. | Open Subtitles | انا اريد ان اريك شيئا هنا فأنا هنا منذ 1984 تقريبا |
Evrendeki Hemen hemen her tür karanlıktan mantıksız bir şekilde korkar. | Open Subtitles | جميع الكائنات في الكون تقريبا لديها خوف غير منطقي من الظلام |
Kurbanlar arasında benzerlik olmadığından,.. ...katili durdurmak Hemen hemen imkansız. | Open Subtitles | بدون نمط مميز لاختيار الضحايا, من المستحيل عمليا ايقاف القاتل |
Biz bunu başardık, gizlilikle ilgili bu sorulardan bazılarını ele almaya başladık ve bu konunun Hemen hemen kapandığını hissediyoruz. | TED | لقد أنجزنا هذا، بدأنا نعالج بعض من مسائل الخصوصية تلك ونحن نشعر أن هذا الأمر قد انتهى إلى حد كبير. |
Bu Hemen hemen yeni bir dil öğrenmek gibi bir şey. | TED | هذا يشبه الى حد كبير كيفية تعلمنا لغة جديدة. |
Aslında genetik modifikasyon yeni değil. Hemen hemen yediğimiz her şeyin bir şekilde genetiği değiştirilmiş. | TED | الآن، التعديل الوراثي ليس شيئاً جديداً، عملياً كل شيء نأكله قد تم تعديله وراثياً بشكل من الأشكال. |
Bugünün bilgisayarları karmaşık masaüstü oyunlarında yenebiliyor, sayısız dilde konuşma metnini çevirebiliyor ve Hemen hemen her nesneyi anında tanımlayabiliyorlar. | TED | باستطاعة الحواسيب الحديثة التغلب علينا في ألعاب الطاولة المعقدة، نسخ الأحاديث بعشرات اللغات، والتعرف بشكل فوري تقريبًا على أي شيء. |
Eğer gücü elde edebilirseniz, bütün ihtiyaçları Hemen hemen karşılar. | TED | إذا تمكنت من التقاط الطاقة؛ فستغطي كل احتياجاتهم من الطاقة تقريبًا. |
Bu dünyanın Hemen hemen tüm habitatlarında yaşamayı başarmış aynı biz insanlar gibi, kuşlar da bu dünyayı fethetmiştir. | TED | ومثلنا تمامًا نحن البشر الذين نجحوا في استيطان كل البيئات تقريبًا في هذه الأرض، نجحت الطيور أيضًا في غزو العالم. |
Zaman makinesinin temel tasarımı ve Hemen hemen her açıdan bunları sınıyor. | Open Subtitles | التصميم الاساسي لألة الزمن. و تم فحصها من جميع الزوايا الممكنة تقريبا. |
Senin aile ağacındaki Hemen hemen herkes tarafından kandırıldı ve yaralandı. | Open Subtitles | لقد خُدع وجُرح من قِبل تقريبا كل شخص في شجرة عائلتك. |
Sanırım bu listedeki her şeyi Hemen hemen yaptık, hı? | Open Subtitles | وأعتقد أننا عبرنا تقريبا كل شيء خارج هذه القائمة، هاه؟ |
Zaten 16 yaşında bir kız Hemen hemen aptaldır bu yüzden başkasının yaptığı bir şey için seni suçlayamam. | Open Subtitles | فتاة فى السادسة عشرة عمليا ، انها بلهاء و لهذا لا يمكننى أن ألومك على شئ عمليا كان لشخص آخر |
Para yüzünden. Bana verdiğin paranın Hemen hemen hepsi bitti. | Open Subtitles | النقود, عمليا لقد انفقت كل ما اعطيتنى اياه |
Hal böyle iken, böyle büyük bir endüstri -- deniz üzerinde 100.000 gemi çalışmaktadır -- Hemen hemen görünmez halde. | TED | وحتى الآن،بالنسبة لمجال ضخم كهذا -- هناك 100.000 سفينة عاملة في البحر -- قد أصبحت غير مرئية إلى حد كبير. |
Ve bu parçacıklar Hemen hemen geçtiğimiz yüzyılda keşfedildi. | TED | وهذه الجزيئات تم إكتشافها على مدى القرن الماضي، إلى حد كبير. |
Dünyanın manyetik alanı da bu çubuğunki ile Hemen hemen aynıdır. | Open Subtitles | و الحقل الأرضي مماثل الى حد كبير هذا الشكل |
Şaka yapıyorsunuz. Hemen hemen nine olacak yaştayım. | Open Subtitles | أنت يجب أنْ تكون بتمزح أَنا عملياً جدّة. |
Bana göre Hemen hemen okuduğum her şey... beni, hiçbir şeye inanmayan insanlardan daha seçici yapıyor. | Open Subtitles | أنا أؤمن فعلياً بكل شىء اقرأه, وأعتقد أن هذا وهذا ما يجعلني أفضل أنتقاءً من شخصاً آخر لا يؤمن بأي شىء. |
Evet, Hemen hemen öyle ama önce arasan iyi olurdu. | Open Subtitles | نعم ، أكثر أو أقل ، ولكن عليك الإتصال أولاً |
Hemen hemen hepsi ön aşamayı bile geçemiyorlar. | Open Subtitles | معظمها لن يتعدى المرحلة التمهيدية في محكمة قاضيها مبتدئ |
Zeki süspansiyonlara sahipsin devrilme çubukların yok, bir bilgisayara sahipsin benim yerime fren yapabiliyorsun, Hemen hemen her şeyi benim yerime yapabiliyorsun. | Open Subtitles | لديك نظام تعليق ذكي ليس لديك عامود أذرع لديك كمبيوتر بإمكانك فرملة العجلة من أجلي، يمكنك القيام بها عمليًا من قبل نفسك |
Güneyde, Kuzeydoğu'da... Hemen hemen her yerde daha mavi hale geliyor. | TED | في الجنوب، في الشمال الشرقي، تقريباً في كل مكان مع بعض الإستثناءات هناوهناك. |
Bu çeşit fenomenlerin Hemen hemen hep bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | هناك دائماً تفسير تقريبي لهذه الظواهر. |
Çünkü Hemen hemen hiç kavga etmiyoruz. Ve seks muhteşemdi. | Open Subtitles | , لاننا بالكاد توقفنا عن الشجار و الغزل كان رائعاً |
Güneşimizle Hemen hemen yaşıt ve yörüngesinde dönen, bu gezegen. | Open Subtitles | حجمه مماثل تقريباً لحجم شمسنا ويدور حوله .. هذا الكوكب |
Ama gölde Hemen hemen sadece onlar bulunuyor çünkü bu, tatlı su değil. | Open Subtitles | لكنهم ينفردوا بها لأنفسهم إلى حدٍ ما، فهذا ليس ماءٌ عذب، |