Birisi cebinde peçete unutmuş ve her şeye buIaşmış durumda. | Open Subtitles | أحدكم ترك منديل في جيبه، والآن يكرف على كلّ شيء. |
Tamamen yanlış! Allah aşkına, her şeye lanet bir mikroskopla bakmayı bırakır mısın? | Open Subtitles | يا للمسيح هل تتوقف عن النظر لكل شيء من خلال ميكرسكوب لعين ؟ |
Herşeyi denedik. her şeye baktık, her şeyi satın aldık. | TED | لقد حاولنا كل شئ وشاهدنا كل شئ، أشترينا كل شئ |
Bazı insanlara her şeye sahip, o yüzden kafam karışıyor. | Open Subtitles | بعض الناس تملك كل شىء, انا متداخل على هذا الامر. |
Her şey içeriğinden ayrı, ve bu da içerik her şeye müsaade ediyor demek. Self Park, Etklinlik Merkezi... | TED | كل شيء خارج عن السياق، ما يعني أن السياق يسمح بكل شيء:موقف سيارة ذاتي، أو مركز فعاليات، أو سمك قرش مرجاني. |
Baba istediğimiz her şeye sahibiz. Başka şeye ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | أبي، لدينا كلّ ما نحتاج، ولسنا في حاجة لأشياء أخرى. |
Her yere bakın, merdiven boşluklarına bütün koridorlara, her şeye bir daha bakın. | Open Subtitles | في المبنى، افحص كل شيئ و أعد فحص جميعُ السّلالم، المداخل، كل شيئ. |
her şeye sahip olan bir adamı bu saatte dışarı çıkartan ne olabilir? | Open Subtitles | أي ميول ليلية تدفع رجلاً يملك كلّ شيء للخروج في ساعة متأخرة كهذه؟ |
Tamam, onların dosyalarına ve haklarındaki bulabildiğiniz her şeye ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | حسنٌ، أنا سأحتاج ملفاتهم. كلّ شيء يمكننا إيجاده عن هؤلاء الأشخاص. |
Bu resepsiyonun misafir listesi için yaptığınız her şeye çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً جزيلا لكِ على كلّ شيء فعلته لقائمة الضيوف لحفل الإستقبال هذا. |
Büyükannenin her şeye zamanının olması ne kadar inanılmaz değil mi? Merhaba. | Open Subtitles | أليس من الرائع كيف تستطيع جدتك إيجاد الوقت دائمًا لكل شيء ؟ |
Oy vermemek tiksindiğiniz ve karşı olduğunuz her şeye oy vermektir. | TED | عدم التصويت هو تصويت. لكل شيء ربما تمقته أو تعارضه. |
CA: Doğru, biri sırf Trump'a oy verdiği için onun yaptığı veya savunduğu her şeye körü körüne bağlı diyemeyiz. | TED | كريس أندرسن: تمام فليس معنى أن أحدهم قام بالتصويت لـ ترامب، أن تكون موالاة عمياء لكل شيء قاله أو قام بدعمه. |
Kırların içinde her şeye cevap verecek bir yer vardı. | Open Subtitles | فى مكان ما فى البرية توجد الأجابة عن كل شئ |
Sizden beyninizi bu mahkeme salonu içinde gerçekleşenler dışında her şeye kapamanızı istiyorum. | Open Subtitles | يجب أن تصفوا أذهانكم من كل شئ اٍلا مما سيدور فى هذه المحكمة |
Ben de güzel olmak istiyorum. Sanırım her şeye sahip olamıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أريد أن أكون جميلة أظن أن المرء لا يحصل على كل شئ يتمناه |
Burns her şeye sahip oluyor! Çok geç olmadan onunla konuşmak zorundayım. | Open Subtitles | بيرنز يمتلك كل شىء لابد لى من التكلم قبل أن يفوت الأوان |
Bu arada radikal şeffaflık derken bahsettiğim, her şeye dair bir şeffaflık değil. | TED | وبالمناسبة، عندما أقول شفافية مطلقة، لا أقصد شفافية تتعلق بكل شيء. |
Yakında buradan gitmek için... istediğimiz her şeye sahip olacağız. | Open Subtitles | و قريباً سنحصل على كلّ ما نحتاج لنترك هذا المكان |
Senle beraber senin evinde yaşıyor ve her şeye karışıyor. | Open Subtitles | أنت أخبرتني بنفسك هي تعيش معك بمنزلك كل شيئ بعم |
Eskiden söylediğim her şeye gülerdi ama artık gülüşü nasıldı, onu bile hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | كانت تضحك على كل ما أقوله، ولكن الآن نسيت كيف كان صوت ضحكتها |
Ne yapayım peki, her şeye en baştan mı başlayayım? | Open Subtitles | ماذا تريد مني أن أفعل أبدأ كل شيء من جديد؟ |
Suyu kontrol edersen, her şeye hâkim olursun. | Open Subtitles | إن سيطرتَ على الماء، فبإمكانكَ السيطرةُ على كلّ شيءٍ. |
her şeye gülüp, her şeyi yapabilen bir erkek. | Open Subtitles | وقال الرجل الذي يمكن أن تضحك على أي شيء أو القيام بأي شيء. |
Sinirsel patikalarımız, yaptığımız her şeye yol gösterdiği için, bu aşama önem taşır. | TED | هذه العملية مهمة لأن ممراتنا العصبية هي بمثابة خريطة لكل ما نقوم به. |
Kollarındayken bana söyleyeceğin her şeye inanırım. | Open Subtitles | لكنى أُصدق أى شئ تقوله عندما أكون بين ذراعيك |
Bildiğim her şeye sırtımı dönmüş olurum, anlamıyor musun? | Open Subtitles | ألا ترى أننى قد أدرت ظهرى لكل شئ قد عرفته فى حياتى ؟ |
Ve yaptığım iki şey var: Bir galeriye gittiğimde, her şeyden önce, oldukça hızlı hareket eder, her şeye bakarım ve bir şekilde beni yavaşlatanları kafamda işaretlerim. | TED | وهناك شيئان أقوم بفعلهما عندما أذهب لمعرض أول شيء أقوم بفعله هو المشي بسرعة والنظر إلى كل شي وأقوم بتحديد الأشياء التي تدعوني للتمهل لسبب أو لآخر |