Papa'nın sizin inanılmaz boyutlara ulaşan yetersizliklerinizi görmekten hiç mutlu olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | أن أقول بأن البابا غير سعيد بمعدل تقدمك هو تلخيص للموقف الحالي |
Ve mösyö Duma, ziyaretçisinden hiç mutlu görünmüyor. | Open Subtitles | ويبدو أن السيد دومان غير سعيد بضيفه الجديد |
Tamam, ama tanıdığım Lynette, düğme dikerek yaşamaktan hiç mutlu olmadı. | Open Subtitles | حسنا,لكن لينيت التي اعرفها لم تكن سعيدة قط بحياة من تخييط الأزرار |
hiç mutlu olmaz. | Open Subtitles | إنها ليست سعيدة قط |
Sen beni bıraktıktan sonra hiç mutlu olmadım. | Open Subtitles | في طوال حياتي لم أكن سعيدة أبداً منذ اللحظة الّتي فيها تركتني |
- Hep böyle ev sorgusu olmuyor. - hiç mutlu görünmüyorsunuz da ondan dedim. | Open Subtitles | انها ليست فقط إفادات الناس في المنازل انت لاتبدو سعيداً ابداً |
Patron seni görmek istiyor ve hiç mutlu görünmüyordu. | Open Subtitles | يريد الزعيم مقابلتك، ويبدو غير سعيد. |
Serge, görecek olursan... ona söyle hiç mutlu değilm. | Open Subtitles | إن رأيتي سيرجي ,أخبريه أنني غير سعيد |
Bennet da döndü ve hiç mutlu değil. | Open Subtitles | نعم ، و "بينيت" أيضًا وهو غير سعيد البتة |
hiç mutlu gözükmüyor. | Open Subtitles | و هو يبدو غير سعيد |
hiç mutlu değil. | Open Subtitles | إنّه غير سعيد. |
Brian geri döndüğünde çok sevindim, ama onunla yaşarsam, Kevin ve Scotty'i ve hatta kimseyi göremeyeceğimi söylediğinde bu beni hiç mutlu etmedi. | Open Subtitles | لقد كنت سعيدة عندما عاد برايان لكنني لم أكن سعيدة عندما قال بأنني لا أستطيع رؤية كيفن و سكوتي و الكل اذا أردت العيش معه |
Hayatıma ilk girdiğinde hiç mutlu değildim, ama hayatımda kaldığı için çok mutluyum... | Open Subtitles | لم أكن سعيدة عندما ظهر فجأة في حياتي ... لكني سعيدة لأنه بقى |
- Ama ben hiç mutlu olamadım. | Open Subtitles | -ولكن لم أكن سعيدة . |
hiç mutlu olmayacağından korkuyorum. | Open Subtitles | خائفة من انه لن يكون سعيداً ابداً |
- Mutluyum ben. - hiç mutlu değilsin. | Open Subtitles | انا سعيد - لم تكن سعيداً ابداً - |