Hayvanların buraya gelmediklerini söylemiştin. Hayvanlar o pınarı, su içmek için kullanmıyorlar. | Open Subtitles | أظنكِ قلتي أن الحيوانات لا تأتي هنا لا تشرب الحيوانات من الينبوع |
Ve ne yaparsanız yapın, su içmek için uğramadan vahanın yanından geçip gitmeyin. | Open Subtitles | و مهما فعلت لا تمر من خلال الواحه من غير أن تشرب منها |
İyi olduğum tek şey sıçana kadar içmek ve kendi kıçımı koklamak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أنا جيد فيه هو الشرب من المرحاض وشم مؤخرتي |
Bak, cidden çok susadım. Gidip bir limonata içmek istemediğine emin misin? | Open Subtitles | أنظريأنا أريد ان أشرب ألا تريدين أن تذهبي للمطعم وونشرب عصير الليمون |
Yazar çocukla takılmak yerine iş çıkışı benimle bir şeyler içmek mi? | Open Subtitles | تناول الشراب معي بعد العمل بدلاً من وضع هواكِ مع فتاكِ الكاتب؟ |
Benimle çay içmek istemeyen biriyle çay içmeyi istemiyorum ki ben. | Open Subtitles | لا أريد احتساء الشاي مع شخص لا يريد احتساء الشاي معي. |
Bu da, eğer hepsini içmek istiyorsak, ...yemekten önce içmemiz gerektiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | مما يعني أننا سنضطر للشرب قبل العشاء إذا أردنا أن نشرب أي شيء |
Aksi takdirde, bundan sonraki biralarımı içmek için, pipete ihtiyacın olacak | Open Subtitles | أو في المرة القادمة التي تشرب فيها جعتي فستكون عبر قشة |
Birliğin en büyük eyaleti için içmek isteyen? | Open Subtitles | هل تشرب نخب إستقلال أعظم ولاية في الإتحاد ؟ |
Henüz çok küçüksün, içki içmek için daha çok beklemen gerekir. | Open Subtitles | تشرب فى سنك هذا لديك ما يكفى من الوقت لهذا فيما بعد |
Sanırım şimdi yemek, içmek ve bir şeyler yapma zamanı. | Open Subtitles | أظن بأنه الوقت للقيام بـ الأكل, الشرب, و نستمتع بوقتنا |
Tek yaptığı içmek. Neden onu eve almayı kabul ettiğimizi bilmiyorum. | Open Subtitles | كل ما يفعله هو الشرب, لا أعلم لما وافقنا على مشاركته |
Sence içmek gerçekten, ayrılığın üstesinden gelmene faydası olacak mı? | Open Subtitles | هل تظن حقا أن الشرب سوف يساعدك على تخطي علاقتك؟ |
İlk sikişten sonra müşteriyle yemek yiyip bir şeyler içmek gerekiyor. | Open Subtitles | عليّ أن آكل أو أشرب معهم قبل أن يمارسوا مرة أخرى |
Başka biri daha içmek istemezse bu ufak çaplı partiye katılabilir. | Open Subtitles | أي شخص آخر يرفض تناول المشروب، فبإمكانه الإنضمام لهذا الحفل الصغير. |
Kadınlarla içmek isteseydim gider barda içerdim, değil mi? | Open Subtitles | إن أردت احتساء الخمر مع نسوة ، لكنت سأفعل هذا في حانات بها أماكن للجلوس ، صحيح؟ |
Evde kimse yok. İçeri geçip çay içmek ister misin? | Open Subtitles | اسمع، لا يوجد أحد بالداخل هل تود الدخول للشرب الشاي؟ |
Demek istediğim, buraya partilere katılmak ve içki içmek için taşınmadın, değil mi? | Open Subtitles | ما أريد قوله هو، أنتِ لم تنتقلي إلى هنا لكي تشربي وتحتفلي، صحيح؟ |
Eğer içmek için geldiyseniz lütfen başka bir yere gider misiniz? | Open Subtitles | إذا كنت قد أتيت لتناول الشراب بأمكانك أن تجد مكان آخر |
S.kerim ya yeter bu kadar iş. Bira içmek ister misin? | Open Subtitles | لقد انتهيت من العمل هل تريد ان نذهب لشرب البيرة ؟ |
İkincisi, yumurtalı içecekten içmek yasak. Aslında hiç içecek faslı olamayacak. | Open Subtitles | ثانياً ، لن يشرب شراب البيض، في الحقيقة لن يشربه للأبد |
Efendim, sadece sizin barınızda içmek için babamı kilometrelerce uzaktan getirdim. | Open Subtitles | سيدي لقد احضرت جدي من الاف الاميال حتى نشرب في حانتك |
Ve dünyada hiç kimse çayını şekersiz içmek istemediği için dünyanın ileri gelen şeker şirketlerinin işleri artmaya devam etti. | Open Subtitles | وبما انه لا احد في العالم يرغب بشرب الشاي بدون سكر تواصلت الاعمال لتحقيق الازدهار لشركات السكر الرائدة في العالم |
Peter, çocuklar bu bebeği görürse, sigara içmek iyi sanacaklar. | Open Subtitles | اذا رأى الاطفال هذه الالعاب سيعتقدون ان التدخين شيء جيد |
"Her akşam karım ban içmek için bir şeyler getiriyor." | Open Subtitles | عندما أعود للمنزل في الليل ، تكون زوجتي تنتظرني وهي تحمل شراباً بيدها |
Senin senatoyu yöneteceğin dönemde, esrar içmek öyle büyük bir olay olmayacak. | Open Subtitles | في الوقت المناسب، ستترشحي لمجلس الشيوخ تدخين المخدر، لن يكون أمر جلل. |