Ama turizm piyasasının, insanlara gerçekten yarar sağlanabilecek şekilde idare edilmesi oldukça önemli. | TED | لكن إدارة سوق السياحة بالطريقة التي يمكن أن تفيد الشعب حقا مهم للغاية. |
Peter, bu safariyi ben idare edeceksem, uyman gereken iki kural var. | Open Subtitles | بيتر , إذا كان على إدارة رحلتك التخييمية هذه أفرض عليك شرطين |
Ve Asya, yetki sahibi olacağı, en güçlü liderlerden bir olduğu bu yeni pozisyonunu elinde tutmayı idare etmeyi başarabilecek mi? | TED | و هل ستكون آسيا قادرة على التعامل مع هذا الوضع الجديد و تحمل مسؤلية كونها في موقع العظمة و حكم العالم؟ |
Ama işleri kimin idare ettiğini unutacak kadar uzun olmadı. | Open Subtitles | ولكن ليس طويل كفاية لأنسي من الذي يدير الأشياء هنا |
Fakat bir kadın evi nasıl iyi idare edeceğini bilmeli. | Open Subtitles | لكن ربة المنزل الجيدة عليها أن تعرف كيف تدير المنزل |
Ve bu ev sizin sadakanız olmadan da idare edilebilir. | Open Subtitles | وأستطيع أن أقول لك بأنني ممكن أن أدير المنزل بدون إحسانك |
Şimdi benim gibi bir binada yaşıyorsanız, milyon dolarları idare etmek için bekleyen yedi işsiz güçsüz adam vardır. | TED | الآن، إن كنتم مثلي، تعيشون في بناية، هناك سبعة رجال خارج العمل يريدون السيطرة على ملايين الدولارات. |
Sen, uh... sen ve Charlie, nasıl idare ediyorsunuz bu davayı? | Open Subtitles | لذا , كيف , اه كيف حالك وتشارلي إدارة هذه الحالة؟ |
Tatlım, Clark gelmeden önce ailem bu çiftliği nesiller boyu idare etti. | Open Subtitles | عزيزتي تمكنت عائلتي من إدارة هذه المزرعة قبل أجيال على وصول كلارك |
Terörist grubunu, dünyanın bir ucundan idare etmek ne kadar zordur? | Open Subtitles | كم مدى صعوبة إدارة مجموعة إرهابية من الطرف الآخر للعالم ؟ |
Şubeniz bu büyüklükte bir parayı idare edebilir, değil mi? | Open Subtitles | افترض أن فرع بهذا الحجم يستطيع التعامل مع هذه الأموال |
daha büyük bir çocuk edinmek, ama bunu idare edebileceğimizi sanmıyorum. | Open Subtitles | تبنّي طفل أكبر، لكن لا أظنّ أنّني أستطيع التعامل مع ذلك |
10 dakika sonra ya burayı Bond idare edecek, ya da biz. | Open Subtitles | في عشرة دقائق أما بوند يدير هذه الشركة، أو نحن سنفعل ذلك |
Her ne duymuş olursanız olun, aslında gemiyi idare eder. | Open Subtitles | رغم كل ما قد تكون قد سمعته فهو يدير حقا السفينة |
Niye kampüsteki herkes Rachel Witchburn'ün hayatlarını idare etmesine müsade ediyor? | Open Subtitles | لماذا كل الجميع فى الجامعة يستعدوا لان تدير رايتشل بيرن حياتهم؟ |
Aşağıda başına gelenler için üzgünüm ama idare etmem gereken bir gemi var. | Open Subtitles | وأنا أسف لما حدث لك بالأسفل هُناك لكننى يجب أن أدير سفينة |
Kendi hayatlarını bile idare edemeyen iki adamın oynadığı dünya hâkimiyeti oyunu. | Open Subtitles | إنها لعبة عن السيطرة على العالم، يلعبها شخصان بالكاد يستطيعان السيطرة على حياتيهما الخاصتين. |
Eminim Joan burayı idare eder. | Open Subtitles | انا متأكد بان جون هنا ستستطيع تولي الأمور |
Yönetimdekilerin gözünün içine bakıp, "Bu iş böyle idare edilmez. | TED | هل وقفوا أمام الإدارة وقالوا لها: هذه ليست طريقة لتسيير الأعمال. |
HIV, bu kadar kolay idare edilmesine rağmen neden bu kadar tepki görüyor? | TED | لماذا يثير الفيروس ردة الفعل هذه في حين أنه يمكن التحكم فيه بسهولة؟ |
Şu ana kadar gördüğüm üzere, ...zor idare edilen bir kadınla uğraşıyorsun. | Open Subtitles | من الذي رأيته حتي الان انت تتعامل مع امرأة صيانة جيده جدا |
Yani biz oraya nasıl girebiliriz, ve orada durumu nasıl idare edebiliriz. | Open Subtitles | لذا أخبرنا كيف دخلت إليها، و بإمكاننا تدبر الأمور |
Yarın biraz geç kalabilirim. Ben gelene kadar sınıfı sen idare eder misin? | Open Subtitles | أنا قد أكون راحله غداً , هل يمكن أن تغطي صفي حتي أراكِ؟ |
Evet. Bensiz idare etmeye alışacaksın. | Open Subtitles | بلى , ستفعلين وستعتادين على التصرف بدونى |
Ben de gemimdeki kendini beğenmiş piç kurularını böyle idare ediyorum. | Open Subtitles | لذا، سأخبرك كيف أتعامل مع الأوغاد المتغطرسين الآن على متن سفينتي |
Bak, hastaneye gitmeye çalışıyorum, biraz hızlanırsan benim yerime idare edebilirsin. | Open Subtitles | انظر, أنا أحاول الذهاب للمستشفى أريدك حالاً حتى تتولى مكانى |