ويكيبيديا

    "küçük bir" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • صغير
        
    • صغيره
        
    • صغيرة
        
    • القليل من
        
    • الصغيرة
        
    • قصيرة
        
    • بسيطاً
        
    • بسيط
        
    • صغيرا
        
    • طفيفة
        
    • صَغيرة
        
    • الصغير
        
    • قليلا من
        
    • صغيرةً
        
    • قليلاً من
        
    Normal işletim sırasında reaktör tankının altında küçük bir tıpa bulunur. TED كما يوجد قابس صغير في العملية العادية في أسفل وعاء المفاعل.
    küçük bir erkek çocuğuyken onu görmeye gittiğimde, beni kucaklardı. TED وكنت عندما أقابلها كطفلٍ صغير ، كانت تأتي نحوي وتضمني.
    küçük bir kızken seni çok hırpaladım. Çok serttim biliyorum. Open Subtitles دللتكِ عندما كنتِ صغيره , لكن لقد كنت صارمة جدا
    Öyleyse yapmamız gereken şey küçük bir mikroçipe tüm potansiyel aydınlatma cihazlarını yerleştirmek. TED اذا كل ما علينا فعله هو وضع رقاقة صغيرة لكل جهاز اضاءة محتمل
    Ve çölde bir vaha gibi, küçük bir tiyatro grubu vardı. Open Subtitles وكان هناك القليل من جماعة المسرح، مثل قطرة المطر على الصحراء.
    Tüm bunlar, evrimin yalnızca küçük bir solak nüfusu yaratıp bunu binyıllar boyunca sürdürmesinin bir sebebi olduğunu gösteriyor. TED كل هذا يقتضي أن هناك سببًا أن التطور أنتج هذه النسبة الصغيرة من العسراء، وحافظ عليها لمدة آلاف السنين.
    Tek fark, köpeklerden birinin olduğu tarafta küçük bir düğme varmış. TED والاختلاف الوحيد ان احد الكلبين لديه زر صغير في منتصف الصندوق
    Kuyruğuna da küçük bir silah yerleştireyim ki kavga edebilsin. TED سوف أعطيه سلاح صغير على الذيل حتى يستطيع أن يقاتل.
    Tüm bu gaz, çok küçük bir hacme girmeye çalışıyor, o yüzden ısınıyor. TED كل هذا الغاز يحاول الدخول إلى حجم صغير جدًا، مما يزيد من حرارته.
    küçük bir peynir dükkânım vardı ama işten nefret ediyordum. TED كنت أملك متجر جُبن صغير ولكني كرهت هذا العمل حقًا.
    Sen, ağzından doğru şeyler çıkan, ama derinden, benim sadece korunması gereken küçük bir kız olduğumu düşünen sinsi doktorlardansın. Open Subtitles أنت نوع من هؤلاء الذين يقولون كل الأمور الصحيحه عندما تظن في قرارة نفسِك إنني فتاه صغيره بحاجه إلي الحمايه
    Onu bulamıyor musun,küçük bir parça, seni hala ayakta tutan şey. Open Subtitles لا تجده قطعة غريبة صغيره جدا لذلك انت ما زلت تقف,
    Yeni evlendim, küçük bir kasabaya taşındım, bir antika mağazası açtım. Open Subtitles تزوجت للتو و انتقلت إلى بلده صغيره و افتتحت محلي الخاص
    İyice açtığımızda, ortaya bedeni ağır şekilde yanmış küçük bir kız çıktı. TED عندما ألزلنا الخرق وجدنا فتاة صغيرة .. كانت محروقة الجسد بصورة بالغة
    Yani, bu çok küçük bir örnek; bundan genellemeye gidilmemeli. TED أعني، هذه عينة صغيرة للغاية. لا ينبغي عليكم التعميم منها.
    küçük bir kıza yetişkin bir bireyin prostetik bacağını yerleştirmeyi düşünmeyiz. TED لن نحلم أبدًا بملائمة فتاة صغيرة مع طرف اصطناعي لرجل بالغ.
    - küçük bir aperitif almış olabilir. - Bunun şakası yok. Open Subtitles ربما كان سيتناول القليل من الخمر لا تضحك على هذا الموضوع
    Geçen bahar ufacık bir damarda önemsiz küçük bir kasılmam oldu. Open Subtitles فى الربيع الماضى أصابنى تشنج صغير فى أحد الأوعية الدموية الصغيرة
    Öğütücüden çıkar çıkmaz, küçük bir tepsi alırsınız ve sadece küçük parçalar halinde çıkarır, üst üste koyar ve dilimlersiniz. TED انه يخرج من المفرمه , ولديك صينية صغيرة وتخرجه بتمريرات قصيرة ترصها فوق بعضها البعض عموديا
    Dinle, mali durumumun iyiye gitmesini küçük bir partiyle kutlayacağız. Open Subtitles اسمعي، بالمناسبة، أقيم حفلاً بسيطاً الليلة احتفالاً بتحسّن حالتي المالية.
    Chris Kluwe: Gördüğünüz gibi, futbol sahasında top kapmanın neye benzediğine dair top kapanın gözünden küçük bir tecrübeydi. TED كريس كلو: إذًا كما ترون، إحساس بسيط بما يشبه تعرضكم لاصطدام في ملعب كرة قدم من منظور المعترض للخصم.
    Çiftçi pazarında küçük bir sebze ve meyve standı işletiyor ve ücretsiz numune dağıtan sağlıklı yiyecek kooperatifinde yarı zamanlı olarak çalışıyor. Open Subtitles انها تدير كشكا صغيرا للخضروات و العصائر في سوق المزارعين و تعمل بشكل جزئي في منح عينات مجانية في شركة الأغذية الصحية
    Doral kendini patlatıp, küçük bir koridorda küçük bir hasara sebep oldu. Open Subtitles دورال فجر نفسه ، مما تسبب في اضرار طفيفة في مدخل القصر.
    Benim gördüğüm, muhteşem dağların arasında, güzel, küçük bir kasaba. Open Subtitles كُلّ الذي أراه، بلدة صَغيرة جميلة في وسطِ جبالِ رائعةِ.
    Burada bir göz soketi ve onun önünde küçük bir diş görebilirsiniz. TED يمكنكم أن تروا تجويف العين وبمقدوركم أن تشاهدوا السن الصغير في المقدمة.
    küçük bir rüzgarın senin partini mahvetmesine izin vermeyeceğini biliyordum. Open Subtitles كنت أعلم أنك لن تدع قليلا من الرياح تفسد حفلتكم
    Örnek olarak dilin keşfedilmesi bu yönde çok küçük bir adımdır. TED فعلى سبيل المثال، اختراع اللغة كان خطوةً صغيرةً بذلك الإتجاه.
    Aslında en azdan biraz daha az. küçük bir afbile aldım. Open Subtitles في الواقع ، أقل قليلاً من الحد الأدنى لانني تلقيت عفواً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد