Anneleri, ağabeyleri, babaları ve amcaları tarafından dövülen kızları gördüm. | TED | و رأيت فتيات ضربتهن أمهاتهن وأخوتهن , وآبائهن , وأعمامهن |
Üniversiteli kızları daha az makyaj yaptıkları için erkekler beğeniyor. | Open Subtitles | فتيات الكليّة يضعوا تبرّج أقل على الوجه ولهذا يُفضّلهم الشباب |
Erkekler kızları düşündüğünde onların gözlerini, bacaklarını ve göğüslerini düşünür. | Open Subtitles | عندما يفكر الرجال في البنات يفكرون في عيونهم سيقانهم وصدورهم |
Size, Majesteleri'nin kızları Leydi Mary ve Leydi Elizabeth'i takdim etmek isterim. | Open Subtitles | أسمح لي أن أقدم بنات صاحب الجلالة السيدة ماري والسيدة اليزابيث فاتنات. |
Ambülansa bindirilmelerinden önce Fransız göçmenlik bürosu uçağa çıkıp kızları kayıt altına almış. | Open Subtitles | دائرة الهجرة الفرنسيّة إلتقت بالطائرة وأكملت أوراق الفتاتين قبل تحميلهما على سيّارة إسعاف. |
Ayrıca teneffüste de diğer kızları oyun için takımına seçenin o olduğunu gördüm | TED | و في الفسحة، لاحظت أنها الفتاة التي تختار الفتيات الأخريات ليكنّ في فريقها. |
Benim üç kızım var.. ama siz kızları çalıştırmıyorsunuz sanırım? | Open Subtitles | لدي 3 فتيات ، أنتم لا تدرّبون الفتيات إذن ؟ |
Buradaki Monglar çabuk uyum sağlar. kızları üniversiteye, oğlanları da hapse girer. | Open Subtitles | فتيات الهمونع يتكيفن بشكل أفضل البنات يذهبن للجامعة و الشباب يذهبون للسجن |
Tüm 8. sınıf kızları adına bunu telafi etmek istiyorum. | Open Subtitles | بالنيابة عن فتيات الصف الثامن بأكمله، أود أن أعوض عنك |
Bunu ülkenin dört bir yanındaki tüm yatılı okul kızları için yapabilirim. | Open Subtitles | يمكنني فعل ذلك لأجل كل فتيات المدارس الداخلية في كل أنحاء البلاد |
Hiçbir şeye benzemeyen kızları alıp prensese dönüştürdüğüne tanık oldum. | Open Subtitles | لقد رأيتها تأخذ فتيات يبدون بمظهر سيئ وتحولهم إلى أميرات |
- kızları okula sen götürüyorsun ben alıyorum. Bu adil, anlaşmamız böyleydi. | Open Subtitles | أنتي تأخذين البنات الى المدرسة وأنا أقلّهم منها, هذا عادل, وهذا إتفاقنا |
Babalar ve kızları devreyi özel yollarla tamamlıyorlar. | TED | الآباء و البنات يكملون دوائر بطرق خاصة. |
Saatler içinde, işgalciler kraliçemizin tüm yavru kaynağını yakındaki en büyük yuvaya götürmüş olur ve kraliçenin hayatta kalan kızları onu terk eder. | TED | في غصون ساعات، ينقل المُغيرون كامل مخزون حضنة الملكة إلى أكبر خلية مجاورة وتهجر بنات الملكة الناجيات أمهن. |
Yoksa kızları tekrar tekrar ve tekrar kaybettiği için mi? | Open Subtitles | أم أن ذلك سيؤدي لخسارتكِ الفتاتين مراراً و تكراراً ؟ |
kızları kurtarıp para kazanabilirsin. Burası büyük bir şehir, değil mi? | Open Subtitles | تستطيع إنقاذ الفتاة وتربح الأموال أليست هذه بلد عظيمة أم ماذا؟ |
Aynı şekilde, çoğunlukla kızları, onların güzel saç ve elbiseleri için ama erkekleri zekaları için tamamladığımızda bir değer iletiriz. | TED | وعلى نفس المنوال، فنحن نعبر عن قيم محددة عندما نشيد بالفتيات بالإشادة بشعرهن الجميل أو لباسهن الجميل، ونشيد بذكاء الصبيان. |
- aslında ben daha çok kızları tercih ederim, "şey,vills"i olmayanları yani | Open Subtitles | حقيقتا احب ان اقضي معظم وقتي مع النساء التي بدون عضو ذكري |
Onların sadık küçük kızları gibi davranmaktan benim tarzım olmayan kıyafetler giymekten... | Open Subtitles | اتظاهر بأن اكون ابنتهم المطيعة. البس بطريقة ما، بحيث لا اكون نفسي. |
Ailesi, kızları seçildiği için gururluydu. | TED | والداها فخوران بأن ابنتهما قد تم اختيارها. |
- Bırak kızları ! - Kamyona binin kızlar. Binin. | Open Subtitles | دع الفتاتان تذهبن إدخلا الشاحنة يا فتيات إدخلا |
kızları Nadya, tesettüre ve başını örtmeye karar vermiş. | Open Subtitles | إبنتهم نادية قررت أن تلبس الحجاب أو غطاء الرأس |
Bakın; şu ortadaki yükseltinin halihazırda okula giden kızları var. | TED | أنظروا: تلك الحدبة الضخمة في المنتصف بالفعل الفتيات في المدارس. |
Liseden beri benim gibi tiplerle konuşmayı aklından bile geçirmeyecek kızları gözünden tanırım. | Open Subtitles | منذ المدرسة الثانوية كانت المشاكل تقع للفتيات اللواتي يحاولن التحدث الى رجل مثلي |
Çünkü ellerinde boşanmış, dul bir kızları olsun istemediler. Çünkü bu, elbette, ailelerinin onuruna leke getirirdi. | TED | لأنهم لا يريدون ابنة مطلقة بينهم لأن ذلك، بالطبع، من شأنه أن يجلب العار للأسرة. |
Babalar ve kızları, bir çoğunun bir süredir tecrübe bile etmediği fiziksel bağlantı kurma fırsatı buldular. | TED | حتى أن الآباء و بناتهم حصلوا على فرصة للقرب المكاني من بناتهم، و هذا شئ لم يحصل عليه الكثير منهم منذ فترة طويلة. |