Kılıcının ucu yıkımdan kaçmaya çalışan bir kadının ayağına değiyor. | TED | يتلاقى طرف سيفه بقدم امرأة أثناء محاولتها الهرب من الدمار. |
Lord Gilbert'in adamları, yakaladıkları rahip kaçmaya çalşırken onu öldürmüşlerdir. | Open Subtitles | أن احتجز رجاله هذا القسيس عند محاولته الهرب وقاموا بقتله |
kaçmaya, Şerif veya herhangi birisiyle konuşmaya çalışırsan, o kulaklarını keser. | Open Subtitles | ان حاولت الهرب او الذهاب الي الشيريف او غيرة سيقطع اذنيك |
Bu, Suriye nüfusunun yarısından fazlası kaçmaya zorlandı demek oluyor. | TED | وهذا يعني أن فوق نصف سكان سوريا أُجبروا على الفرار. |
kaçmaya çalıştım ama zihin güçleriyle beni yakalayıp sarsmaya başladı. | Open Subtitles | حاولت الهرب منها لكنها رفعتني بقواها البشرية وهزتني مثل الدمية |
kaçmaya çalıştım ama beyin gücüyle beni havaya kaldırıp, salladı. | Open Subtitles | حاولت الهرب منها لكنها رفعتني بقواها البشرية وهزتني مثل الدمية |
ama iki kere kaçmaya çalıştım. Birincisinde sadece dayak ile kurtuldum. | Open Subtitles | عندما جيئ بي هنا حاولوا أن يجعلوني مجنون, لذلك حاولت الهرب. |
Pis heriflerin görüntüleri artık elimde, kaçmaya kalkarlarsa, izlerini takip edip enseleyebileceğim. | Open Subtitles | الأن , لدي أفلام مراقبة للصوص لذا إذا حاول الهرب يمكنني تعقبهم |
Aslında şu anda kaçmaya çalışıyoruz, Ama biraz kavgaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | في الحقيقة نحن نحاول الهرب الآن و لكني أحتاج إلى شغب |
Sen kaçmaya çalıştın görevlide kendini korumak için seni dizinden vurdu. | Open Subtitles | فلقد حاولت الهرب كما ترى، وكان يدافع عن نفسه حين أصابك. |
Belki de artık kim olduğundan kaçmaya son vermen gerekiyordur. | Open Subtitles | ربما يكون من الافضل ان تتوقفي عن الهرب من حقيقتك |
kaçmaya çalıştım, çünkü şu anda bulunduğum bu ölüm yoluna girmek istemedim. | Open Subtitles | حاولت الهرب لمنع نفسي من القدوم لهذه المسرحية التي أنا بها الآن |
Karısı da mutfakta vurulmuş, yere düşmüş ve kaçmaya çalışmış. | Open Subtitles | الزوجة تم قتلها في المطبخ . سقطت , حاولت الهرب |
Sana zarar vereceklerini bilseydim asla kaçmaya çalışmazdım. Lütfen inan buna. | Open Subtitles | لو كنت اعلم أنهم سيؤذوكِ لما حاولت الهرب أبدًا، صدقيني رجاءً |
Hiç kimse kaçmaya, anne, baba ve kardeşlerini geride bırakmaya kalkışmadı. | Open Subtitles | لم يجرؤ أحدنا على الفرار وترك أبوه، أو أمه، أو أخوه |
Dediğimi unutmayın, Efendi Hawkins, ve bir daha kaçmaya çalışmayın. | Open Subtitles | استمع لما سأقوله لك يا فتى ولا تهرب مني مجددا |
Merlin geçitlerin, kaçmaya yardım etmesinin yanında suya da açıldığını söylemişti. | Open Subtitles | ميرلين قال ان هذه المياه تقود للهرب ولكن ايضا الى مياه |
Bir daha böyle kaçmaya çalışırsanız sizi temin ederim buna pişman olursunuz. | Open Subtitles | محاولة للهروب من هذا القبيل مرة أخرى، وأنا أعدكم سوف يندم عليه. |
kaçmaya, ortadan yok olmaya çalışıyorsa kızını da yanına alırdı. | Open Subtitles | لو كان هذا الرجل يريد ان يهرب لاخذ ابنته معه |
Ishmael, denize girerek “ruhundaki nemli ve çiseli Kasım”dan kaçmaya hazırlanırken kendi hikayesini anlatmaya başlar. | TED | بدأ اسماعيل برواية قصّته لنا عندما حاول الهروب من كآبته وعدم سعادته وإحباطه على الأرض بذهابه إلى البحر. |
Konu yer çekiminden kaçmaya geldiğinde bunun ilginç bir yolu var. | TED | ولكن عندما يتعلق الموضوع بالهرب من الجاذبية، هناك ثغرة. |
Teorim şu, hepimiz bazen kendi gerçekliğimizi incelemek, takdir etmek veya değiştirmek için kaçmaya çabalıyoruz. | TED | نظريتي هي بأننا جميعًا نعاني أحيانًا لكي نهرب لتحليل واقعنا، إما أن نقدّره أو نغيّره. |
Öykülere ve başka insanların hayatlarından kaçmaya her zaman ilgi duymuşumdur. | Open Subtitles | إنني مهتمة بالقصص منذ صغري و بالهروب إلى حياة الآخرين أيضاً. |
14 yaşında, bir bovling yolunda, oyun konsolundan çaldığım paralarla binadan kaçmaya çalışırken, güvenlik elemanı kolumu yakaladı ve hızla koştum. | TED | كان عمري 14 عاماً داخل مركز بولينج، كنت أسرق نقود لعبة أركاد وقبل الخروج من المبنى أمسك حارس الأمن ذراعي، فجريت. |
Geçmişimden kaçmaya çalıştım ama dün bana yetişti. | Open Subtitles | حاولت أن أهرب من ماضيَّ ولكنه جائنى بالأمس |
Süpheliler kaçmaya çalışıyordu ama, iki tanesini enseledim. | Open Subtitles | المشتبه بهم كَانوا يُحاولونَ الهُرُوب إعتقلَ إثنان منهم |
South Bronx'tan ve ülkedeki birçok şehirden beyazlar kaçmaya başlamış. Bankalar ayrımcı şekilde borç vermemeye başlamış ve bizim bölgemiz de | TED | وانتشر هروب البيض في جنوب برونكس وفي مدن كثيرة من الولايات المتحدة استخدمت البنوك الخطوط الحمراء، في بعض الأجزاء من المدينة |
Bir saçak altından diğerine koştum. Yağmurdan kaçmaya çalıştım. | Open Subtitles | أدخل واخرج الى الطرقات محاولة الابتعاد عن المطر |