Biliyorum. Bir keresinde, kaybettiği bir hava boşluğu hızlandırıcı partikülünü bulmuştum. | Open Subtitles | أعلم ، فقد وجدت له مسرع للجزئيات صغير كان قد أضاعه |
Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken bacaklarını kaybettiği bir hikâyede geçer. | TED | هنالك قصة تحكي عن غوّاص فقد ساقيه أثناء محاولته استخراج لؤلؤة من محّار عملاق. |
Sonuç olarak görmek istediğimiz şeylerden bir tanesi insanların ne kadar kilo kaybettiği değil robotlarla ne kadar etkileşim içinde olduklarıydı. | TED | اذن احد الاشياء التي اردنا النظر اليها فعلا ليس كم من الوزن خسر الناس لكن لكم من الزمن تفاعلوا مع الروبوت |
Parçalanmış kaslarını bir araya getiremem, kaybettiği kanı yerine koyamam. | Open Subtitles | لااستطيع جمع لحم ممزق ثانية ولا استعادة الدم الذي فقده |
Sanırım, bir ebeveyn için en zalim zaman, ...Çocuğunu kaybettiği an. | Open Subtitles | أعتقد أن أقسى مصير يمكن أن يواجهه الوالد هو فقدان الأبن |
Kaç adam kaybettiği, kazandığı sürece Malagant'ın umurunda değil. | Open Subtitles | مالاجانت لا يبالى كم يخسر من الرجال ، طالما يفوز |
Vaov. Dalga geçmenin gücünü bu kadar kaybettiği günleri göreceğim aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم أعتقد إنى سأرى فى يوم ما التهكم و هو يفقد قوته |
Biri sol kolunu kaybettiği ve sağlak olduğu için ne kadar şanslı olduğundan bahsediyordu. | TED | احد الأشخاص والذي وصف نفسه بأنه محظوظ، لأنه فقد ذراعه اليسرى، وهو أيمن. |
Yas tutmasından çok sevdiği birini kaybettiği belli. | Open Subtitles | ويبدو عليه مظاهر الحداد لانه فقد شخصا عزيزا. |
Lionel... babasını, küçük yaşta kaybettiği için yoğun bir anne sevgisi ile kutsandı. | Open Subtitles | ليونيل نظرا لفقدانه أبيه و هو فى سن صغير فقد حظى بحب متدفق من أمه |
Elbette aynı zamanda kumarda çok para kaybettiği de unutulmamalı. | Open Subtitles | البحر ، ولم يعد أبداً بالتأكيد ، بحيث فقد أيضاً مجموعة من . أموال القمار في نفس الوقت تقريباً |
Oh, tabi ya. Babamın tüm parayı o döküntülerde kaybettiği yer- | Open Subtitles | بالتأكيد ، حيث خسر أبى كل تلك النقود على هذا الهراء. |
Bu durumda, kimin kazanıp kimin kaybettiği önemli değil, Tanrım. | Open Subtitles | الآن ليس الأمر متعلقا بمن فاز أو خسر يا أبتي |
Uzun süre önce kaybettiği şeyleri yeniden kazanmaya çalışıyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | ينبأنا ملفه بأنه سيحاول إعادة شيئًا قد فقده من زمن بعيد |
Sürekli yapmaya devam edecek çünkü kaybettiği o şeyi asla geri alamayacak. | Open Subtitles | سيستمر فقط في فعلها مرارًا وتكرارًا لأنه لن يستعيد أبدًا ما فقده |
Okuldaki işini kaybettiği için kızgındı. | Open Subtitles | لقد كان قلق بسبب احتمال فقدان عمله في المدرسه |
Ben onun için büyük bir sorun ve kaybettiği bir sürü parayım. Ve inan bana para kaybetmekten nefret eder. | Open Subtitles | أنا عائق و قد يخسر الكثير من الأموال و صدقني إنه يكره أن يخسر نقوده |
Ve eğer fusiform gyrus hasar görürse, insanın yüzleri tanıma yeteneğini kaybettiği biliniyor. | TED | و معروف أنه إذا حدث ضرر في التلفيف المغزلي عند أحدهم، فإنه من الممكن أن يفقد القدرة على التعرف على الوجوه. |
Şimdi de iddiada kaybettiği parayı getirmezsem beni öldürmekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | الآن يهددني بالقتل مالم أدفع له خسارته في الرهانات |
kaybettiği münazaraların intikamını alıyor. | Open Subtitles | إنه انتقامه من جرّاء كل تلك المناقشات التي خسرها. |
Bu makinenin en iyi yanı bize, kaybettiği zerre yağı ve, kazandığı her kas kütlesini göstermesidir. | Open Subtitles | الشيء العظيم في هذه الأجهزة أنها ستعطينا أيّ أونصة من الدهون فقدها ، أيّ أونصة من العضل كسبها ، سوف تتبع ذلك |
Ve bir yıl önce kaybettiği oğlu ile karakolda bulduğunun aynı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | وقال إن ابنه الذى خسره العام الماضى لم يكن نفس الشخص الذى وجده فى القسم |
Pistin dışına çıkıp Ferrari'nin yakıt tankını patlattığında, ... kaybettiği zamanı geri kazanmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يحاول تعويض الوقت الضائع عندما خرج من المضمار. لكي يملأ خزان الوقود. |
Avrupa hala milyonlarca insanın hayatını kaybettiği tüm savaşları sona erdirecek olan savaşın yaralarını sarıyordu. | Open Subtitles | أوروبا لا تزال تتعافى من الحرب لإنهاء كل الحروب التي فيها الملايين من الرجال فقدوا حياتهم. |
Daha iyi bir iş bulamayacak, sonunda bu işi kaybettiği için Onüç'ü suçlayacağı anlamına gelir sonunda da Onüç kendini suçlayacak. | Open Subtitles | فهو لن يحظى بوظيفةٍ أفضل مما سيفضي به في النّهايةِ إلى استيائه منها لفقدانه هذه الوظيفة التي ستستاءُ منها في النهاية |
Bruno, dinle Andrea, neredeyse her gece bir oyuncağın küçük bir parçasını kaybettiği için kendinden geçercesine ağlıyor. | Open Subtitles | أندريا يبكي بدون توقف تقريبا كل ليلة فقط لأنه أضاع قطعة صغيرة من أحد لعبه |