Ailesi orada olacak ve herkesin gözü önünde ifade verecekler ve insanlar onun ne kadar depresyonda ve kendinde olmadığını öğrenecek. | Open Subtitles | وهم الآن خارجاً يبحثون عن أناس عرفوه وسيجدون هؤلاء الناس ليشهدوا أنه كان في حالة يأس ولم يكن يتصرف على طبيعته |
Tam olarak kendinde olmadığı için şanslıydım. | Open Subtitles | أجل, إني محظوظة لأنها لم تكن واعية تماماً |
Şırıngayı enjekte ettikten sonra dört dakika boyunca kendinde olmayacaksın. | Open Subtitles | بعد أن أعطيك هذه الحقنة ستغيبين عن الوعي لأربع دقائق |
kendinde değilsin. Kalbim birden göğsümü yumruklamaya başladı sanki! | Open Subtitles | أنت لست على طبيعتك قلبي يضرب في صدري فجأة |
Ağzından çıkanı kulağı duymuyor. kendinde değil. | Open Subtitles | إنها لا تعرف ماتقول إنها ليست على طبيعتها |
kendinde ya da değilsin, önemli olan, ben o çabayı sarf ettim. | Open Subtitles | ليست مسؤوليتي أنك واعي أو غير واعي كل ما أستطيع فعله هو بذل الجهد |
Belki de onu affedip öbür tarafa geçmiştir çünkü Robert kendinde değildi. | Open Subtitles | ربما عفت عنه وعبرت للضوء بسبب أنه لم يكن واعياً |
Evet. Her zaman uyusturulmus bir hâlde, hiçbir zaman kendinde degil. | Open Subtitles | أجل، يبدو و كأنّه قيّد التطبيب دائماً، و ليس على طبيعته. |
Evet. Her zaman uyuşturulmuş bir hâlde, hiçbir zaman kendinde değil. | Open Subtitles | أجل، يبدو و كأنّه قيّد التطبيب دائماً، و ليس على طبيعته. |
Ne olduğunu tahmin edebiliyorum. Birkaç gündür kendinde değil gibi. | Open Subtitles | لا أعلم ما الذي يحدث معه انه لا يتصرف على طبيعته في الأيام الفائتة |
Şu anda bilincin yerinde ve kendinde olmana rağmen aslında sen milyarlarca yıl önce öldün. | Open Subtitles | رغم أنكِ حالياً واعية ومدركة إلا أنكِ متِّ قبل مليارات السنين |
Anılarından bir ipucu bulabilmek için beynini oyarlarken kendinde olmasına gerek yok. | Open Subtitles | حسنا، أنها لا تحتاج له واعية لتنظيف ذاكرته عن أدلة. |
Ya da kurbanların bakışlarına dayanamadığının göstergesi. Kurbanlar kendinde olmasa bile. | Open Subtitles | أو بسبب عدم قدرته على احتمال نظرات الضحية له حتى وان كانت قد فقدت الوعي |
Aferin sana Algı Uzmanı Kız, ama adamdan hiçbir şey öğrenemeyeceğiz mesela kendinde değilse. | Open Subtitles | هذا جيد لك يا فتاة الاستقبال، ولكن نحن لن نحصل على شيئ منه إذا كان فاقداً الوعي |
Belki kafatasın kırılmıştır ve kendinde değilsindir. | Open Subtitles | ربما يكون السبب أنه لديكَ جمجمة متصدّعة ولستَ على طبيعتك |
Bu arada bu gece kendinde değilsin pek. | Open Subtitles | .. إذاً لم تكن علـى طبيعتك نوعـاً مـا الليلـة |
Dün ne olduğunu bilmiyor, ama yine de kendinde gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا أعلم ما الذي حدث بالأمس ولكن يبدو أنها على طبيعتها من جديد |
Harika.Şimdi narkoleptik Arjantinli kendinde değil. | Open Subtitles | رائع، الآن لدينا أرجنتيني مصاب بالناركلوبيا وغير واعي |
İlk olarak, hasta kendinde mi değil mi diye kontrol etmelisin. | Open Subtitles | أولا، يجبُ عليك التحقق إذا ماكان المريض واعياً |
Evet, ve ben oraya vardığımda, o kendinde değildi. | Open Subtitles | أجل, و عندما وصلت هناك, وجدته فاقد وعيه مسبقاً |
Ama sen kendindeydin. kendinde değilken bile kendindeydin hem de. | Open Subtitles | على عكسك، حتى عندما لم تكن كذلك كنت على سجيتك |
Kusura bakma. Bu aralar pek kendinde değil. | Open Subtitles | أنا آسف، هي لم تكن تتصرف على سجيتها مؤخراً |
Bana muhafızların cevap vermelerinin beş dakikayı aldığını ve geldiklerinde adamın kendinde olmadığını söyledi. | TED | وأخبرني أن استجابة الحراس استغرقت خمس دقائق، ولما أتوا، كان الرجل فاقدًا للوعي. |
Şuan pek kendinde değil, ve davranışlarına bakılırsa, pek yanında olmak istemezsin. | Open Subtitles | أنه ليس على سجيته في الوقت الحالي و بالإضافة إلى ذلك سلوكه لا أعتقد بأنه شخصاً تريدين أن تكوني حوله |
Ve vurabilirsin, demekle bayılt demek istedim, çünkü kendinde değil. | Open Subtitles | وأعني أن تصعقها فقط لأنها ليست بكامل وعيها |
Ya o sırada kendinde olduğunu öğrenirlerse? | Open Subtitles | ماذا يحدث لو عرفوا أنّكَ كنتَ واعٍ عندما حدث ذلك؟ |
- Sen kendinde değilsin hayatım. - Evet, kendimdeyim. | Open Subtitles | ـ أنتِ لستِ على طبيعتكِ ، يا عزيزتي ـ نعم ، أنا على طبيعتي |