Lincoln Anıtı: Gettysburg konuşması bir yanında İkinci başkanlık konuşması diğer yanında. | TED | هناك نصب لينكولن: خطاب جيتيسبورغ من جهة، والافتتاحية الثانية من الجهة الثانية. |
Önümüzdeki aylarda birkaç önseçim var, yani kağıt üzerinde bir zafer konuşması değil. | Open Subtitles | لدينا الكثير من الاساسيات فى الشهور القادمه لذا .. فعلياً ليس خطاب نصر |
AA'daki biriyle konuşması lazımdı ve bu senin herkesin götünü yalamasını sağlayacağını sandığın aptal dizi bölümünden çok daha önemli. | Open Subtitles | وأراد التحدث إلى شخص ملتحق بالبرنامج وهذا أهم بكثير من حلقتك التلفزيونية السخيفة التي تود من الجميع أن يتملقوك بشأنها. |
Steven Pinker'ın şiddetin tarihi hakkındaki çok sentetik konuşması gibi. | TED | مثل، حديث من ستيفن بينكر في تاريخ العنف، اصطناعية جداً. |
Hiç intihar girişimleri hakkında konuşabileceklerini düşünmüyorlardı ama onların konuşması için bir beklentinin olmadığı HALT etkinlikleri onları konuşmaya başlamak için rahat hissettirdi. | TED | لم يشعروا أنه يمكنهم التحدث عن محاولة انتحارهم، ولكن أحداث هالت، مع أنه لم يُتوقع منهم أن يتحدثوا، جعلتهم يشعرون بالارتياح لبدأ الحديث. |
Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil. | TED | الرئيس التنفيذي المليونير غالباً لن يتكلم مع الرجل الذي في الشارع |
Hasteneyi bırak... Mutfak konuşması yap. | Open Subtitles | توقفى عن كلام المستشفيات هذا تحدثى كلام مطابخ |
Eğer konuşması gerekiyorsa günah çıkarmaya gitsin, bütün başarısızlıkları için özür dileyerek! | Open Subtitles | اذا كان يحتاج الى الكلام يجب عليه ان يستغفر عن كل اخطائه |
St. Crispen Günü konuşması sayıImaz, öyle değil mi? | Open Subtitles | حسناً , ليس تقريباً خطبة عيد القديسين, أليس كذلك؟ |
En son isteyeceğimiz şey, Nobel Ödülü konuşması arifesinde müvekkilinize suç duyurusunda bulunmaktır. | Open Subtitles | آخر شيء نريد أن نفعله هو اتهام عميلك قبل خطاب احتفاله بجائزة نوبل |
- Geriye tek kalan, inandırıcı bir veda konuşması yapman. | Open Subtitles | كل ما عليكي فعله هو ان تقولي خطاب مقنع علم |
Belki evlilik teklifi, zam istemek, düğün konuşması. | TED | أو ربما عند تقدمك للزواج أو طلب ترقية، أو خطاب الزواج |
Bunlar konuşması zor şeyler, biliyorum ama konuşmak zorundayız, tamam mı? | Open Subtitles | أعلم أن هذه أمور يصعب مناقشتها لكن علينا التحدث بشأنها، اتفقنا؟ |
İnsan konuşması nefesimizin ağzımızdaki ses haznesinde ve solunum sistemimizde ustalıkla kontrol edilmesidir. | TED | ان قدرة الانسان على التحدث تعد منتهى البراعة في التلاعب بالانفاس بواسطة حجرة الصوت في حنجرة الانسان وجهازه التنفسي |
Sizler, ofise gidip arkadaşları ile konuşması gereken ya da oyun devriminde değişimi ateşlemesi gerekenlersiniz. | TED | لأنكم أنتم من عليهم العودة إلى المكتب أو التحدث إلى أصدقائكم و إشعال شعلة التغيير في ثورة اللعب. |
Bazı yolcular onlara kulak misafiri oldu, nasıl olduysa bunu bir terörist konuşması olarak algıladılar, onları uçaktan attırdılar. | TED | بعض المسافرين سمعوا حديثهم و أساؤوا الفهم و اعتقدوا أنه حديث ارهابيين, و تم طردهم من الطائرة. |
- Meg'le küçük bir baba-kız konuşması yaptık. - İşe yaramışa benziyor. | Open Subtitles | تكلمت مع ميغ حديث الأب مع بنته يبدو انه مفيد |
Sohbet, dükkân konuşması, görüşme... Siyahi bir berber dükkânının nitelikleri. | TED | الحديث وحديث الصالون والمحادثات، هي ما تشكل جوهر صالون الحلاقة للسود. |
Benim için bu konuda konuşması çok zor ve görünen o ki, bu konu diğer herkese de zor geliyor. O kadar ki, hiç kimse bu konudan bahsetmiyor. | TED | إنه من الصعب علي أن أتحدت عن ذلك، ويبدو أنه يصعب على أي كان أن يتكلم عن ذلك، لدرجة أن لا أحد يتحدث عن ذلك. |
Maço adam konuşması. Biraz kan içip arkadaşlarınla birlikte caka satarak dolaşırsın. | Open Subtitles | إنه فقط كلام الرجل القاسي , يتفاخر به أمام أصدقائه للحصول على الدمّ |
Tedavi olmadan Anuk'un konuşması gelişme gösteremeyecek. | TED | دون علاج، ستستمر مشكلة الكلام عند أنوك. |
Mezuniyet konuşması yapması için seçildiğini biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرفين أنه تم اختيارها لتلقي خطبة التخرج ؟ |
Sevgili Fransiskan mezhebi üyeleri Kutsal Babamız, Papa, beni ve bu hizmetkarları kendi adına konuşması için yetkili kıldı. | Open Subtitles | أخوتي الأحباء من الطائفة الفرانسيسكانية أبانا المُقدس ، البابا ، خولني أنا و وخدامه المخلصين هؤلاء للتحدث بالنيابة عنه |
Ertesi gün siyasi konuşması sebebiyle mahkeme karşısına yeniden çıktı. | TED | وفي اليوم الموالي، وقع وضعه في السجن مرة أخرى بسبب خطابه السياسي. |
Babam ve para konuşması olayında olduğu gibi, ...yine pek dinlediğimi söyleyemeyeceğim. | Open Subtitles | "وكما يحدث عندما يتحدّث والدي عن المال، لم أستوعب كثيراً ممّا قال" |
Dekan Caudwell, bu benim için konuşması zor bir konu. | Open Subtitles | عميد كودويل هذا شي صعب جدا بالنسبة لي للحديث بشأنه |
Dr. North, burada kardeşiniz olduğunu ve hemen sizinle konuşması gerektiğini söyleyen biri var. | Open Subtitles | د . نورث يوجد شخص هنا يقول أنه شقيقك ويريد التحدّث إليك حالاً |
Açıklayıcı ya da belirtici retorik, mevcut durum hakkında bir bildirge sunar, tıpkı nikâh konuşması gibi. | TED | الخطاب الاحتفالي أو التثبيتي الايضاحي الذي يُنتجُ بيانًا حول الوضع الراهن، كما في خطابات حفلات الزفاف. |
Bence bir beyefendinin bir leydiyle konuşması için garip bir yol. | Open Subtitles | مازلت أعتقد بأنه تصرف غريب من رجل محترم ليتحدث مع سيدة |